Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) saygın gazetelerinden Washington Post'ta yayımlanan makalede, "Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türkiye’de tweet atmak suça, zaten sorunlu olan demokrasi de diktatörlüğe dönüştü. Bir zamanlar aydınlık bir ılımlılığın örneği olmaya hevesli olan bir millet, Erdoğan tarafından yavaş yavaş ama karşı durulmaz bir şekilde kasvetli ve totaliter bir hapishaneye dönüştürülüyor" dendi.
Yayın Kurulu tarafından "Post'un Görüşü" ifadesiyle paylaşılan makalede, "Son yaşanan gerilemeyle geçen hafta 23 gazeteci terör örgütü mensubu oldukları ve bu konuda tweet attıkları gibi açıkça saçmasapan bir gerekçeyle iki ila yedi yıl arasında hapis cezasına çarptırıldı. İki gazeteci de terör örgütüne destek vermek suçlamasıyla daha az cezalar aldı" ifadelerine yer verildi.
Makalede "2016’daki başarısız darbe girişiminin hedefinde olan Erdoğan, basın mensupları, bürokratlar, akademisyenler, hukukçular ve toplumun diğer kesimlerinde düşman olarak gördüğü kişilere karşı bir baskı operasyonu başlattı. 60 binden fazla kişi tutuklandı, 150 bin kişi işinden atıldı. Erdoğan’ın öncelikli hedefi Pensilvanya’da yaşayan Fetullah Gülen’in takipçileri oldu. Erdoğan, bir zamanlar politik müttefiki olan Gülen’in darbe girişiminde bulunduğunu iddia ediyor ve terörizmle suçluyor. Gülen, bu iddiayı reddediyor" görüşü dile getirildi.
Makalede şu ifadelere yer verildi:
Bir zamanlar Türkiye’de güçlü ve bağımsız bir basın vardı, ancak Erdoğan çok yönlü bir seferberlik başlattı: Medya kuruluşlarını kapatmak, sahiplerini değiştirmek ve yandaş hâkim ile savcıları kullanmak. Son görülen davalarda, bazı muhabir ve editörler Twitter’da söylediklerinden dolayı ceza aldı. İki gazeteciyi temsil eden avukat Barış Topuk, daha önceki bir duruşmada “Bizim fikrimize göre, müvekkillerimizin üyesi olmakla suçlanması gereken örgütün adı TTÖ olmalı: Twitter Terör Örgütü. Dava dosyasına giren silah ya da bomba yok, sadece yazılar ve tweetler var” dedi. Kapatılan Zaman gazetesinde editörlük yapan Ali Akkuş “Hiçbir diktatör basını susturamaz” diye tweet attı. Savcı “diktatör” sözünü cımbızla aldı ve Akkuş’a karşı yapılan suçlamalara delil saydı. Akkuş, 7 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Aynı suçlamayla karşı karşıya olan Millet gazetesi editörü Cuma Ulus da daha önceki duruşmada şunları söyledi: “21 yıldır gazetecilik yapıyorum. Terörizm ve şiddete karşı durdum, tüm hayatım boyunca ifade özgürlüğünü savundum.” Savcılar iddianamede 3 tweet ve 22 retweete yer vererek darbe girişimi suçlamasında bulundu.
Ayrıca, Cumhuriyet’in 17 mevcut ve eski yazarı, karikatüristi ve yöneticisi de hâkim karşısındaydı. Bunun yanında, Erdoğan’ın internet yayıncılığı ve internetteki ifade özgürlüğünü hedef aldığı da söylenenler arasında…
Şova dönüşen bu yargılamalar, Türkiye’nin Batı demokrasisinin normlarından, insan haklarından ve hukukun üstünlüğünden ne kadar uzaklaştığının altını çiziyor. Erdoğan, halinden memnun bir şekilde Rusya, Çin, Mısır, Küba ve iktidarını meşrulaştırıp diğerlerini yönetmek için baskı ve beyin yıkamayı kullanan diğer ülkelerin yolunda ilerliyor. Erdoğan’ın diktatörlüğünün adını koymak gerekiyor. Kulaklarını tıkasa da ABD ve diğer ülkeler protestoda bulunmalı, hem de güçlü bir şekilde…
(T24 - İnan Ketenciler)