“Yahudilikte eski çağlardan günümüzü, örtünme ile ilgili gelenekler farklılık gösterir. Dünyanın farklı bölgelerinde yaşamış olan din bilginleri, bu konuda farklı görüşler savunur” diyen Besalel yazısında, kaynaklarda Yahudi kadınının hangi durumda örtünüp, örtünmediğine dair yer alan bilgileri paylaştı.
TEVRAT’TA ÖRTÜNME
Yusuf Besalel’in “Yahudilikte örtünme” başlıklı yazısının ilgili bölümü şu şekilde:
“Tevrat döneminde kadınlar bir tevazu ve dürüstlük ifadesi olarak, başlarını başörtüsü ve tülbent gibi şeylerle örterlerdi. Kadının saçını örtmemesi, utandırıcı bir şeydi.
Talmudik zamanlarda kadının saçını örtmesi gelenekselleşti. Evli bir kadının saçını örtmeden evinden çıkması, erkeğin ona Ketuba’da (yazılı evlilik akti) yazılı tazminatı vermeme hakkıyla beraber onu boşamasını meşru kılmaktaydı.
Günümüzde ise ancak ultra-Ortodoks kadınlar devamlı olarak saçlarını örter. Buna karşılık Alaha’ya göre evli olmayan kadınların saçlarını örtme mecburiyetinin olmaması ise; erkeklere kadının evli olup olmadığını belirtmek içindir.
18. yüzyılın önemli dini otoritelerinden Vilna Gaonu dahi başın örtülmesini ihtiyarî olarak değerlendirirken; Aşkenaz ve Sefarad din adamları, Ortaçağ’dan beri giderek başın örtülmesini savunmuşlardı.
Bu durum, bu çağlardan kalma resimlendirilmiş din kitaplarında da belirgindir. Örneğin İspanyol ve Portekiz Yahudileri külahlar, Alman Yahudileri de sivri ‘Yahudi şapkası’ (Judenhat) giymekteydi. Hasidler, Polonya ve Rusya’da Şabat ve diğer dini bayramlarda ‘ştraymel’ ve ‘spodik’ şapkalarını giyiyorlardı.
Aşkenazlar da, 18. yüzyılın başlarından itibaren bir kipa (Yidiş dilinde kappel veya yarmuka) giymeyi bütün çalışma saatleri boyunca itiyat edindi.
Reform Yahudiliği doğduğunda, bu akım başın örtülmesi adetini dua okunması anında dahi terk etti. Lâkin bu davranış daima izlenmedi. Konservatif akım mensuplarıysa, başın örtülmesini dini olaylarla sınırladı.