Yalçın Küçük'ün son kitabı, "Materyalist Gözlerimle Yazarlarımız" altbaşlığını taşıyan"Tenkit" Tekin Yayınevi'nden çıktı.
Türk aydınını ele aldığı kitabın Nâzım Hikmet'le ilgili bölümlerinde hayli ses getirecek iddialarda bulunan Prof. Küçük, Nazım Hikmet'in hayatını kaybetmesine neden olan kalp krizini geçirirken eşi Vera'nın yan odada bir başkasıyla birlikte olduğunu ileri sürdü.
İşte Yalçın Küçük'ün kaleminden Tenkit'ten tartışma yaratacak o bölümler:
"Yalnızlık ve insansızlık, Nâzım'ın yazgısıdır.
İkinci vatanında, Nâzım'ın hiçbir işi yoktur.
Sadece "cephe" örgütlerinde bir konuşmacı ve şiir okuyucusudur. Kadın olarak payına düşen, sadece koleksiyonculardır. Bunlarla, sabahları yeni bir dünyaya uyanmak imkânsızdır. Nâzım, sabahları, şafakta, ancak aç karnına tüttürülen bir sigaradan tad almaktadır. Halbuki sabahlar, bütün kaygı ve düşüncelerden uzaktır. Düşünen bir insan için en büyük dünya sabahtır. Sevgi ve arzu, dünyasıdır. Sabah'tır. Yeni vatanında, Nâzım'ın sabahı yoktur.
Belki sevgili bildiği bir koleksiyoncu yan odada, bir hoyrat vücutla sabahı deniyor; "karısı" bile Nâzım'ın ölümünü, vücudu çok soğuduktan sonra anlamıştı. Nâzım, ikinci vatanında, sadece ve sadece kocaldığını fark etmek zorunda kalıyordu."
VERA'YA SERT SÖZLER
Kitabın "Zavallı Nâzım" başlığını taşıyan bölümünde Nâzım Hikmet'in eşi Vera Tulyakova'nın "Nâzım'la" ismini taşıyan kitabını ele alan Yalçın Küçük, Vera'nın kitabı, Nâzım'la beraberliğini anlatmak için değil, kendisini savunmak için yazdığı görüşünü ortaya atıp ekliyor: "Eğer herhangi bir "Nâzımsever" bu kitabı okumuş olsaydı ya artık Nâzım'ı sevmekten vazgeçmeli ya da bu kitabı reddetmeliydi. Çünkü bu kitapta son derece zavallı, acınacak ölçüde cılız bir Nâzım var."
"Tulyakova, Nâzım Hikmet'i hiç sevmiş midir?" sorusuna yanıt arayan Prof. Küçük, "Vera Tulyakova acaba Nâzım öldükten ve kendisi yaşlandıktan sonra mı Nâzım Hikmet'i sevmeye başladı? Bilemiyorum" deyip, Tulyakova'nın Nâzım Hikmet'e geç kalmış düşkünlüğünde ticari bir kaygı bulunabileceğini, Sovyetlerin çözülüşü esnasında Avrupa'da ve Türkiye'de düzenlenen Nâzım toplantılarının ve "Nâzım'a yurttaşlık kampanyaları"nın da bu "ticari" kaygıya elverişli ortam oluşturduğunu savunuyor.
Nâzım'ın hayatının ayrıntılarına eğilmesini "Ben, Hikmet'i, en çok sevdiklerim gibi, en çok didikliyorum." diyerek açıklayan Yalçın Küçük'ün Tenkit'teki Nâzım Hikmet tezleri hayli konuşulacağa benziyor.