Bozma kararında Ilıcalı'nın topluma malolmuş birisi olduğu belirtilerek, eleştirilere katlanma yükümlülüğü bulunduğu vurgulandı.
Cumhuriyet’ten Canan Coşkun’un haberine göre, gazeteci Perihan Mağden, Hakan Gence'ye verdiği röportajda Acun Ilıcalı'nın kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle Aralık 2014'te İstanbul 16. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 5 bin lira tazminat cezasına çarptırılmıştı. Röportajı yapan Gence de 5 bin lira para cezasına mahkum edilmişti. Para cezasının temyiz edilmesi ile birlikte Yargıtay 4. Hukuk Dairesi incelemeyi tamamladı ve Mağden ve Gence'ye verilen para cezası kararını bozdu.
“Basının ayrı bir konumu var”
Yargıtay, bozma ilamında, Anayasa'nın 28. ve Basın Kanunu'nun 1. ve 3. maddeleri ile basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı belirtildi. Bu güvencenin amacının toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesinin gerçekleşebilmesi için olduğu vurgulandı.
Bu durumun da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklı olacağına dikkat çekildi. Kararda, basının olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumlu olduğu belirtildi. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunduğu vurgulandı.
Temel ölçüt “kamu yararı”
Kararda, basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda, hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına almasının düşünülemeyeceği ifade edildi.
Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği kaydedilerek, bunun için temel ölçütünkamu yararı olduğu belirtildi. Yazılı ve görsel basının bu işlevini yerine getirirken yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmesi, haberde özle biçim arasındaki dengenin korunması gerektiği aktarıldı.
“Dava tümden reddedilmeliydi”
Kararda, basının objektif sınırlar içinde kalarakyayın yapması gerektiği ifade edilerek, o anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından basının sorumlu tutulamayacağı belirtildi. Davaya konu somut olayda söz konusu röportajın Ilıcalı'nın televizyoncu kimliği ve yaptığı programlar ele alınarak, kişisel düşüncelere yer verilerek yazıldığı anlatıldı.
Röportajın eleştiri sınırlarıiçinde kaldığı ve Ilıcalı'nın topluma malolmuş bir insan olarak eleştirilere katlanma yükümlülüğübulunduğu ifade edildi. Davanın tümden reddedilmesi gerektiğini belirten Yargıtay, Mağden ve Gence'den alınan 5'er bin liralık tazminatın istek halinde geri verilmesine oy çokluğu ile karar verdi.
“Sevindirici karar”
Mağden'in avukatı Veysel Ok, kararın ifade özgürlüğü anlamında çok önemli bir karar olduğunu belirterek, “Çünkü eleştiriyi hatta sert, kırıcı eleştiriyi koruyan bir karar. Yargıtay, kararında siyasetçilere ek olarak TV fenomenlerini de kamusal bir kişilik olarak tanımlamış.
Kamusal kişilerin eleştiri sınırlarının daha geniş olduğunun altını çizmiş. Sonuç olarak Avrupa standartlarıyla uyumlu ve özellikle bu günlerde böylesine güçlü bir kararın çıkması sevindirici” ifadelerini kullandı.