Savaş Özbey köşesine taşıdığı Öykü Serter'in açıklamalarını yorumladı ve Öykü Serter’in yaptığı “yasak aşk” itirafında bana tek mantıklı gelen kısım, bunun irinli bir durum olduğunu kabul etmesi. Hatayı, suçu kabul etmek insanı ferahlatır, özgürleştirir. Ama ancak o kadar dedi
Özbey şöyle devam etti:
Bir süredir ekranlarda olmayan sunucu Öykü Serter’in yasak aşk itirafı sığ magazin gündemine tsunami gibi çarptı.
Serter, Armağan Çağlayan’ın YouTube programı “196Sekiz”de evli bir erkekle uzun süre birliktelik yaşadığını anlattı:
“Bir yuvam olsa, keşke bir çocuğum olsa diye hayal kurmuş genç bir kadındım ve çok âşık oldum.”
Buraya kadar bir şey yok. Son derece makul ve masum bir istek.
Ama zurna şurada zırt diyor:
“Medeni durumu beraber olmaya müsait olmayan biriyle çok uzun süre birlikteydim. Ama yuva yıkan kadın değilim. Zaten uzun süre önce çözülmüş bir yuva vardı. Benden önce defalarca yaşanmış ilişkiler vardı.”
Galiba “yasak aşk” yaşayanların ortak savunma cümlesi bu: “Zaten uzun süre önce çözülmüş bir yuva vardı.”
Yani ne demeye getiriyorlar? Aslında şunu: Ben hiçbir şeyin olumsuza gitmesinden sorumlu değilim. Hiçbir vebalim yok. Ben olmasam da o ilişki zaten bitmişti...”
Ama buna karar verecek kişi kendisi değil ki. O ilişkinin iki tarafı. Evli mi kardeşim? Evli. Nokta.
Aralarındaki medeni durumu dağıtmadıkları sürece, kimsenin dışarıdan “Bitmişti, bitmemişti, az kalmıştı” gibi ahkam kesmeye hakkı yok
Yazının devamı için tıklayınız