Kitabınıza ismini veren, kadınların adapsızlığı ve erkeklerin hayâsızlığının tarifi ne?
- Kadınların bedenlerini hunharca dünyevi, gelip geçici, içi boş, suni zevkler uğruna kullandırmayı normal sayıp bunu matah bir şeymiş gibi paylaşıma açık hale getirmesiyle önü alınamaz bir adapsızlık süreci başlar. İşte tam bu noktada medeniyet ve modernlikle karıştırılan her türlü edepsizliğin kol kola dans etmesi, tehlike sinyalinin ne denli etkili çaldığının tek kanıtıdır. Tabii bu adapsızlık tek taraflı olmuyor. Destek kaynağı olarak hayâsız erkekler devreye giriyor. Bu erkekler çoğunlukla kişiliği olmayan ama parası olan ya da parası olmayan ama yetersizliği olan yani görünüşte sağlam ama gerçekte eğreti erkekler.
“Medeniyet ve modernlikle karıştırılan her türlü edepsizlik” diye açıkladığınız adap ve hayâ kavramları herkese göre değişebilir... Sizce kırmızı çizgisi ne?
- Önce kendini, sonra karşındakini sakınan, dürüst bir şahsiyet olabilmek. Uygulaması zor, kazanımı çok ama içinde bulunduğumuz durumda pek tercih edilemeyen bir durum. Bu yüzden tüm adâpsızlıkları sıradan sayıp sonra da canımız acıdıkça veryansın ediyoruz. Benim kırmızı çizgim varlık sebebimle değerimi birbirinden uzaklaştırmadan sahte resimlere malzeme olmamak.
Adapsız kadın ve hayâsız erkeklerin sayısı çok mu?
- Çok... Kendi çalıştığım medya sektöründe de buna şahidim. Sadece çalışan değil mazbut yaşayan ve ailelerin içinde de bunun örnekleri var. Bu artışın sebebi de her şeyin kolay ulaşılır olması ve tüketilmesi. Kadın ve erkek yer değiştirdi. Kadınlar maço, erkekler kılıbık klişesi vardır ya gerçeğe döndü. Kadınlar daha pervasız ama erkekler daha çekinir hale geldi. Bunun bir sebebi de televizyon dizileri, sinema filmleri ve teknolojiyle bize yerleşen algı oldu.
Neden erkeklere rehber hazırladınız?
- Çünkü kadına değer vermeyen, aldatan, tecavüz eden, kadını başka bedenlere satan, ticari bir meta olarak kullanan, öz kızını sokağa atan ya da attıran erkeğin ta kendisi. Bu yüzden yaşanmış kadın hikâyelerini erkekler okusun diye yazdım. Okusunlar da sebep oldukları faciayla yüzleşsinler istedim.
Peki erkekler ne söylüyor, kadınlar ne anlıyor?
- Erkek cinsel anlamda doyuma ulaşsın, sorgu suul edilmesin, özgür olsun ama yanında güzel bir kadın olsun hiç konuşmasın, konuşursa da ustaca analizler yapmasın. Ha bir de bunun yanında mesleği, parası, iyi bir ailesi olsun. Olsun da olsun...
“Devir değişti Leyla ile Mecnun da değişti” diyorsunuz. Kadın-erkek ilişkileri neye dönüştü?
- Her şeyi kolay ve hızlı elde edip çabuk tüketiyoruz. Aç kurtlar gibi yiyip bitiriyoruz. Mesela; erkekler eşlerine sadık değil, kadınlar da kendilerine sadık değil. Erkekler kadınları bir lokmada yerken, kadınlar da yenilmiş olmanın acısıyla başka açlara malzeme oluyor. Aslında ilişkilerin bu hale gelmesinin temel sebebi insan olmaktan uzaklaşmadaki hızımız, ısrarımız! Tabii bu ısrara karşılık Leyla da değişiyor Mecnun da.
Artık ilişkilere “Ya bir sabah uyandığımda yanımda olmazsa” korkusu hakim. Çözüm ne olabilir?
- Tüm ilişkilerimiz korkularımızla şekilleniyor. “O yanımda olmazsa”nın iki karşılığı var. Birincisi: “Ya yanımda olmazsa ben nasıl böyle bir hayat yaşarım, nasıl tatile gider, markalı giyim kuşamdan uzak kalıp, parasız yaşarım, sınırsız kredi kartı harcamasını nasıl yaparım?” İkincisi: “Ben onsuz nasıl nefes alırım, hayatımın en anlamlı yerini onsuz nasıl doldururum?” Yanıt sizin.
hürriyet