Yeni Akit yazarı Ali Osman Aydın, Ahmet Hakan'ı Pazartesi günü kaleme aldığı İhsan Şenocak yazısından dolayı topa tuttu.
Ahmet Hakan'ın sıradan her imamın vereceği bir cuma vaazından yola çıkarak İhsan Şenocak'a hakaret ettiğini savundu.
İşte Ali Osman Aydın'ın "Ahmet Hakan’dan “Bin Türlü Şerefsizlik…” başlıklı bugünkü yazısı:
Başlık için affınıza sığınıyorum…
Anlaşılacağı üzere başlıktaki galiz ifade, Ahmet Hakan’ın İhsan Şenocak’tan bahsettiği pazartesi günkü yazısından…
Bu metnin yazılmasının nedeni de Hakan’ın Şenocak Hoca için çekinmeden kullandığı işte bu ağır ifade.
Bu öyle ağır, öyle çirkin bir ifade ki…
Kavgada söylenmez…
Ama böyle kritik bir konu üzerine sarf edilince yol kavgasında söylenilenden daha fazla anlam ifade ediyor.
Daha kapsayıcı bir hal alıyor.
ÖNCE MESELEYE DAHA YAKINDAN BAKALIM. ..
“Sırf pantolon giydiler diye...” diye başlamış yazısına Ahmet Hakan…
Hâlbuki dört işlem bilen herkes rahatlıkla anlayacaktır ki Hoca söylediklerini “sırf” pantolon giyiliyor diye söylemiyor.
Hakan’ın amacı, İhsan Hoca’nın ömründe bir kez cuma hutbesi dinlemiş kimselerin garipsemeyeceği nasihatlerini çarpıtmak…
Hoca yalnızca pantolon giyinmekten bahsetmiyor vaazında, aksine daha geniş anlamda bakımlı dolaşmanın mahzurunu vurguluyor lisanı münasiple.
Hatta yalnızca kızlardan da değil erkeklerden de bahsediyor ve eleştirisini sadece üniversiteyle sınırlandırmayarak “sokağı ve film setlerini” de haklı olarak konuya dahil ediyor.
Yani Hoca bir din adamının pekala yapabileceği gibi bir tür toplum eleştirisine soyunuyor.
Ya da aydın sıfatıyla kırıp dökmeden kişisel tenkit hakkını kullanıyor diyelim…
Vaazındaysa bir ayet bir de hadis okuyor…
Yani kimi din adamlarının yorum merkezli uçarılıklarına veya Hakan gibilerin dini meseleleri kendi seküler vicdanlarına danışarak ışık hızıyla “şerefsizliğe” bağlamaları gibi ucuzluğa, edepsizliğe zinhar düşmeden usulünce nasihat ediyor.
Ancak Hakan için edebe çağrının tahammül edilebilir bir tarafı yok.
Bu yüzden bir din adamının kendi ilmi sahasında, üstelik cami çatısı altında, vaaz görevini yapması Hakan’ı deliye döndürüyor.
Ne diyor Hakan,
“Kısacası... Sinir bozucu, mide bulandırıcı türden bin türlü şerefsizlik...”
Hoca’nın ayet ve hadislerden yola çıkarak yaptığı hem de hiçbir radikal yan barındırmayan vaazını “bin türlü şerefsizlik(!)” olarak yorumluyor.
Yani Hakan’a göre Hoca kürsüye çıksın ama öyle Kuran’a, sünnete uygun şeyler değil de Hakan’ın Hürriyet’te geliştirdiği geniş mezhebe uygun bir şeyler anlatsın.
Anlatmadı mı?
Hakan’ın köşesinden kadınlara yaptıkları şirinliklere yeşil ışık yakılmadı mı?
“BİN TÜRLÜ ŞEREFSİZLİK…”
Oysa Hoca’nın söylediğinde İslami kaynakları bilenler, yolu camiye düşenler için şaşırtıcı hiçbir yan yok…
Vaaz Ahzap suresi 33’ü referans alıyor bir bakıma. Ne diyordu Ayet : “Evlerinizde oturun, ilk cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçılması gibi açılıp saçılmayın…”
Bu ayeti şerh eden o kadar çok hadis ve kelam-ı kibar var ki…
Yılların televizyoncusu olarak Hakan’ın bunları bilmemesi hiç değilse işitmemiş olması mümkün mü?
Değil…
Ama bilmiyormuş hatta böyle bahisler yokmuş gibi yapması mümkün…
O da ifsat makinesindeki pozisyonunu korumak için bunu yapıyor.
Şenocak Hoca’nın sözleri İmam Gazzali külliyatının bir yansıması değil mi?
İmam Abdülkadir Geylani’nin sözlerinden farklı mı bu nasihatler?
İmam-ı Rabbani’nin, Bediüzzaman’ın zengin külliyatlarından esinlenilmiş değil mi?
Değil İslami kaynaklar diğer inançlarda da bu konuda farklı bir tutum görmek imkansız.
Mesela Hoca’nın kot pantolon vurgusu Kitab-ı Mukaddes’teki “Kadınlar erkek giysisi, erkekler de kadın giysisi giymesin. Tanrınız RAB bu gibi şeyleri yapanlardan tiksinir. (Tesniye 22:5) ifadesinden farklı mı?
Hoca’nın dini bir misyonla babalara hitabı, İncil’deki “Ve ey babalar çocuklarınızı incitmeyin, fakat onları Rabbin terbiye ve nasihatiyle yetiştirin.” ifadesiyle çelişiyor mu?
Kadının kendini çekici hale getirerek dışarıda dolaşmasıyla ilgili Hoca’nın eleştirisi Konfüçyanizm’de “Kadının erkeklere karşı çekici olmaya çalışması cinsel suçtur.” ifadesiyle benzeşmiyor mu?
Zaten herhangi bir dinin neredeyse cinsel bir hüviyete bürünen popüler kültürle örtüşmesi, onu normal kabul etmesi mümkün mü?
ANCAK DİNLERİN NE SÖYLEDİĞİ HAKAN’IN UMURUNDA MI?
Bu öğretileri yayan, yaşayan insanlardan, bir kadının dizi setinde bulunmasından, ekranlarda görünmesinden hoşnut olacak bir kişi çıkar mı?
Hoca da bunu söylüyor zaten…
Şimdi Hakan’a sormak lazım… Şu kadar Peygamber, alim, inanç ve düşünce, başka dillerde ama benzer biçimde aynı gerçekleri söylüyorlar…
Acaba şu “bin türlü şerefsizlik” ifadesi yalnızca hoca için kullandığın bir söz mü yoksa benzer uyarıları yapan yukarıdaki gibi herkes için geçerli mi?
Aslında “bin türlü şerefsizlik” görmek için kafanı oraya buraya çevirmene lüzum yok Hakan…
Uzağa değil, hem milli hem dini olanla ilgili bir ifsat makinesi gibi çalışan gazetene göz atman kafi.
“Pantolon” kritiği yapmak “bin türlü şerefsizlik” ifadesinelayıksa milletin yatak odası döşemelerinde gezinerek yaptığınızHürriyet tipi gazetecilik de senden kallavi bir sıfatı hak ediyor doğrusu.
Bir tür resimli yatak odası edebiyatına dönen Kelebek’e nasıl bir isim takacaksın merak ediyorum? “Pantolon” konusuna bu kadar takıldığına göre “gay, lezbiyen” konuklarla köşesini şenlendiren arkadaşına, köşe yazarlığını “Şimdi ben gay mi oldum?” seviyesine indiren ihtiyar akıl hocalarına, Playboy yöneticiliği yapmış köşedaşlarına “kısaca” söyleyecek bir çift lafın vardır herhalde.
Mesela bunlarla ilgili de “bam bam bam” yazsan da bilsek…
Kadınlara “Ben o yobazlardan değilim.” şarlatanlığı yapmak için bu yollara tevessül etmen sempatiden çok acıma hissi uyandırıyor.
Kırıntılarında ziyafet çektiğin patron masalarının hatırı Hakk’ın hatırından çok anlaşılan ki anne ve babandan duymamış olmana ihtimal verilmeyecek hakikatleri alenen çarpıtıyor, hakarete boğuyorsun.
DEĞERLİ OKURLAR,
şu hacimce küçük ama ehemmiyet olarak büyük tartışma gösteriyor ki ülkemizde dini kökenli her şeye şiddetle muhalif olan kesim bu tür tepkileri korku salmak için kasten abartıyor. İsteniyor ki kimse ayyuka çıkmış aktüel ahlaki meselelerle ilgili bir şey söylemesin, hatta işi bu olan bir din adamı bile…
Neden?
Meydan, kendi göz zevkinden başka kriter tanımayan, Allah’ın açık uyarılarına bile doğrudan düşmanlık yapabilen güruhlarına kalsın istiyorlar.
Allah’ın “iyiliği emredin kötülükten sakındırın” emrine karşılık bu tartışmada da net bir şekilde görüldüğü gibi kötülüğü emredip, iyilikten men etmeye çalışıyorlar.
İyiliği emredeni bir takım bahaneler öne sürerek “bin türlü şerefsizlikle” itham ediyorlar.
Böylelikle gerçeğe çirkin, yalanaysa güzel kostümü giydirip topluma sunabiliyorlar.
Nitekim bu yolla kültürel bir tahakküm kurduklarını, şeytani öğretileri medya üzerinden toplumun ruhuna pompaladıklarını ve İlahi yasalara karşı açık bir savaş sürdürdüklerini sürekli anlatmaya çalışıyoruz.
İhsan Şenocak Hoca bu kişiye kendi cevabını verdikten sonra bizi yazmaya mecbur eden şey meselenin, hakaretin yalnızca Hoca ile sınırlı olmaması…
İlahi olana karşı yapılan “bin türlü şerefsizlik”, şahsımıza yapılan kadar zorumuza gitmiyorsa geç olmadan duralım, düşünelim…