İçişleri Bakanlığı'ndaki değişim sonrası ilginç bilgiler düşüyor kulislere.
Özellikle Eski Bakan Süleyman Soylu ile birlikte çalışanlar hakkında iddialar havalarda uçuşuyor.
Bu iddialardan bazılarını araştırdığımda farklı bağlantılara ulaştım. Bunlardan üçünü aktaracağım. Ancak bu polis müdürlerinin isimlerini şimdilik açıklamayacağım.
İddialardan ilki; Emniyet Genel Müdürlüğü'nün merkez teşkilatında görev yapan üst düzey bir polis müdürü hakkında.
Söz konusu polis müdürü görev yeri itibarıyla son derece önemli bir birimin başında. Bu isim, halen Ankara'da özellikle elektrik ihaleleri alan bir iş insanının da yakın arkadaşı. Büyük inşaatlarda elektrik işleri yapan iş insanı, geçmişteki FETÖ ile bağlantısı iddiası çerçevesinde adli yargıda yargılandı. Yerel mahkemede ceza istenilen dosyası süreç gereğince İstinaf'a gönderildi.
İşte bu aşamada üst düzey polis müdürü, arkadaşının dosyası için İstinaf'ta devreye girdi. Hakkında ceza istenilen dosyadan iş insanı "sempatik kanallar" kullanılarak ceza almadan kurtuldu.
Yargılama süreci devam ederken, bu defa iki dost arasında alışveriş dönemi başladı. Cezadan kurtulan iş insanı, Ankara'nın en kıymetli bölgelerinden Çayyolu'nda ticari işleriyle sahip olduğu bir evi "yakın dostuna" değerinin yaklaşık üçte bir fiyatına devretti!
Al gülüm ver gülüm. Herkese pek de kısmet olmayacak türden bir mal edinme hali. Makamını kullanarak dostluğun ötesine geçen ticari bir alışveriş.
Emniyet Genel Müdürlüğü merkez teşkilatındaki bu olayla ilgili Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş'ın bilgisinin olup olmadığını bilmiyorum. Biliyor da işlem yapmadıysa ayrı. Bilmiyorsa da ayrı konu maalesef.
Teşkilatta ayyuka çıkan ikinci iddia, yine Ankara'dan. Ancak iddianın merkezi bu kez Ankara Emniyet Müdürlüğü.
Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde üst düzey de görev yapan bir polis müdürünün, yine makam ve mevkiini kullanarak dolaylı yoldan mal sahibi olduğu iddiası dilden dile konuşuyor.
Bu üst düzey polis müdürü, yine başkentin özellikle gençlerin gece hayatının odağında olan ve çokça tanınan Çankaya bölgesinde bir gece kulübünü, yakını üzerinden satın aldı.
Paranın sahibi polis müdürü. Devir için ödendiği ifade edilen miktar bir milyon 600 bin dolar civarında. Dünkü resmi kur üzerinden yaklaşık 37 milyon lira! Hadi diyelim kur dün yükseldi, 20 liradan hesaplarsak 32 milyon lira.
Yine bir önceki iddiada olduğu gibi söz konusu polis müdürünün amiri konumundaki Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz bu süreçten bilgi sahibi mi acaba?
Son iddianın yeri ise, ülkenin çok gözde bir tatil beldesi. Aynı zamanda büyük rant olanağı olan bu ilçede görev yapan ilçe emniyet müdürü, kendisine ait özel bir tekne yaptırıyor.
Tekneden tekneye fark var elbette. Sözünü ettiğim zenginlerin kullandığı ultra süper bir yat olmamakla birlikte basit bir tekne de değil.
Üst düzey bir emniyet müdürünün tekne sahibi olması mevcut yaşam koşullarında pek tanık olunacak durum değil.
Bunu geçiyorum. Asıl konu, deniz kenarında yer alan ve göçmen kaçakçılığının ana üslerinden birisi olan ilçenin emniyet müdürünün teknesini göçmen kaçakçılığından sabıkalı bir kişinin atölyesinde imal ettirmesi.
Ayrıca teknenin imali ve denize inmesi sürecinde gereken yasal işlemler var. İlçe emniyet müdürü, gereken prosedür için oğlunun adına bir şirket kurdu.
Yetmedi, kendi görev bölgesinin dışındaki yerde imal edilen teknenin işlerinin takip edilmesi için emrindeki polisleri görevlendirmek geri kalmıyor. İlçe emniyete ait sivil plakalı araçlar teknenin imal edildiği atölye etrafında görülüyor.
Daha ilginci, yerel yöneticilerin bir bölümü gelişmelerden haberdar. Ama herkes sessizliğini koruyor her nedense?
tolga şardan T24