Cahit Saraçoğlu imzasıyla yayımlanan metinde, Türkiye’deki odakları ile beraberce geliştirdikleri ve organize hareket ettikleri ekonomik saldırı alınan tedbirlerle boşa çıkarılırken oynanan oyunu gören halkın yönetime desteğini ise pekiştirdi" diye yazıldı.
Yeni Şafak'ta yer alan metin aynen şöyle:
Küresel finans kuruluşlarının 24 Haziran öncesinde AK Parti’yi zayıflatıp muhalefeti güçlendirmek için yaptığı dolar spekülasyonu ters tepti. Ekonomik saldırılara ancak güçlü hükümet ve güçlü liderle karşı konulabileceğini bilen vatandaşların AK Parti’ye desteği arttı. Son anket AK Parti’de 1,5-2 oranında yükseliş olduğunu gösteriyor.
Küresel finans kuruluşlarının 24 Haziran’da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi AK Parti zayıflatıp muhalefeti güçlendirme projesi çuvalladı.
Hiçbir sebep yokken doların sürekli yükselmesinin bir seçim çalışması olduğunu düşünen vatandaşlar, ekonomik saldırılara ancak güçlü lider ve güçlü hükümetle karşı konulabileceğinde hem fikir. Son yapılan anket de bunu destekliyor. Son anket AK Parti’de 1,5-2 oranında yükseliş olduğunu gösteriyor.
Dolar üzerinden başladı
‘Soros’çu ekonomi tetikçileri nisan ayında alınan seçim kararı ile birlikte hedeflerine Türkiye’yi koydu.
AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yıpratılıp devrilmesini buna karşın muhalefetin güçlendirilmesini amaçlayan ekonomik saldırılara start dolar kuru üzerinden verildi. Ancak çokuluslu bir saldırı ile uluslararası piyasalarda faaliyet gösteren belli çevrelerin umduklarını bulamayacakları ortaya çıktı.
Türkiye’deki odakları ile beraberce geliştirdikleri ve organize hareket ettikleri ekonomik saldırı alınan tedbirlerle boşa çıkarılırken oynanan oyunu gören halkın yönetime desteğini ise pekiştirdi.
Güçlü liderle aşarız
Anketlere göre, son günlerde dolar kurunu spekülatif şekilde 4,90’lara çıkaran çevrelerin hamlesine kamuoyunda ciddi bir tepki oluştu. Kamuoyunda Türkiye’nin uluslararası bir müdahale ile karşı karşıya olduğu fikrinin anket sonuçlarına yansıdığı gözleniyor.
Sonuçlar, ortaya çıkan çokuluslu ekonomik türbülansın ancak güçlü bir lider ve güçlü bir hükümet ile aşılabileceği görüşünün kamuoyunda geliştiğini gösterdi. Saldırı yapan çevrelerin muhalefeti güçlendirme amaçlı bu adımlarının da kamuoyu tarafından boşa çıkarıldığı görüldü.
2008 krizi ve IMF borcu hafızlarda
Anketlerde ortaya çıkan bir diğer sonuç ise, 2008 yılında ABD’de mortgage krizi ile başlayan ardından AB’ye sıçrayan ekonomik buhrandan Türkiye’nin hiç etkilenmediği görüşünün de halkta hakim olduğu.
O dönemdeki ekonomik sıkıntıya güçlü bir lider ve güçlü bir partinin işbaşında olması sayesinde girilmediği görüşünün ankete yansıdığı gözlendi.
Anketlere yansıyan ikinci bir sonuç ise ekonomik müdahalelerin 2008 yılından sonra ve IMF’ye olan bütün zamanların tüm borçlarının kapatılmasının ardından da yapıldığının vatandaşların hafızasında yer aldığı.
Bu durumun da anket sonuçlarına yansıdığına dikkat çekilirken, kamuoyunda seçimlere kadar ekonomik saldırıların daha da süreceği görüşünün hakim olduğu vurgulandı.
Amaç halkı tedirgin etmek
Kamuoyu nezdinde ekonomik atakların altında AK Parti’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı zayıflatmak ve halk üzerinde tedirginlik oluşturmanın yattığına dikkat çekiliyor. Anket sonuçlarını yorumlayan uzmanlar, sıkıntıya düşürülmüş bir ekonominin ancak güçlü bir iktidar ve lider tarafından savuşturulacağına dair görüşün kamuoyunda güçlendiğini dile getiriyor.
Muhalefet altında kalır
Anket sonuçları kamuoyunda muhalefet partilerine yönelik ciddi bir güvensizliğin olduğunu da ortaya koydu. Türkiye’nin böyle bir olayla yeniden karşılaşması halinde muhalefetin ülkeyi çözümsüzlüğe itebileceği ve üstesinden gelemeyeceği kanaat ve endişesinin kamuoyunda paylaşıldığı belirtiliyor.
Saldırının dili değişiyor
‘Soros’çu çokuluslu sermayenin Türkiye içerisinde bazı kalemlerinin ise bundan sonra yapılacak saldırılarla ilgili bir dil değişikliğine gitmesi dikkat çekti.
Bu kapsamda bugüne kadar ‘ekonomi kötü yönetiliyor’ diyemeyen bu kesimin, ekonomi üzerinden yapılan saldırılar esnasında Merkez Bankası’nın faizi artırmasından başka çaresinin olmadığını dile getirdiği hatırlatılıyor.
Son zamanlarda yapılan hamleleri, ‘ekonomik saldırı’ olarak nitelendiren bu kesimler olayların hükümetin lehine döndüğünü anlamaları üzerine şimdi ise ‘hükümet niye mücadele etmiyor’ söylemine geçtiklerine dikkat çekiliyor.