Karagül, "Şunu biliyoruz; Kürtlerde PKK-DEM çizgisi, Türklerde CHP çizgisi bittiği an, ortada hiçbir sorun kalmayacaktır... Türkiye’nin ve coğrafyanın geleceği için; bu iki yabancı unsur, topraklarımızdan tasfiye edilmelidir. Türkiye’nin milli varlığı, coğrafyanın harita bütünlüğü tamamen bu tasfiyeye bağlıdır. Ve artık bunun zamanı gelmiştir" değerlendirmesinde bulundu.
İbrahim Karagül, "Trump kazandı, ‘Masa’lar dağıldı. Bizdeki ‘terör ekseni’ açığa düştü. ABD’de iç hesaplaşma başlar. Türkiye’de 'İç Cephe' dağıtılır" başlığıyla kaleme aldığı yazısında, ana muhalefet partisi CHP'nin PKK ile iş birliği yaparak Türkiye'de "iç cephe" oluşturduğunu iddia etti. "Türkiye, bölgesel savaş tehditlerine karşı olağanüstü tedbirler alırken, içerideki toplumsal bütünlüğü güçlendirmeye, malum İç Cephe’yi zayıflatmaya dönük radikal adımlar attı" diyen Karagül, kayyım atamalarının ise bunun ilk halkası olduğunu savundu.
İbrahim Karagül, şunları yazdı:
"CHP, DEM ile birlikte harekete geçti ve sokakları karıştırmaya başladı. CHP yönetici kadroları, belediyelerde, kurumlarda yürüttüğü örgütlenmeyi harekete geçirdi.
Mesele sadece kayyum değildi. Mesele içeriden vurma talimatlarıydı. Şu an tam da bu oluyor. CHP ve DEM, sırtını PKK’ya vermiş, İsrail’e vermiş halde Türkiye’yi içeriden vuruyor.
...
Kendi elleriyle kendilerini ifşa ettiler. Terörü, terör örgütlerini, Türkiye’yi küçültmek isteyenleri arkalarına alarak siyasetle kamufle ettikleri o korkunç plan bütün çıplaklığı ile ortaya serildi.
Bu haliyle, seçim öncesi aday belirlemelerinde CHP-HDP (DEM) ortaklığı değil, asıl CHP-PKK ortaklığı kanıtlanmıştır. CHP’nin terörün kuluçkası, “odak noktası” haline geldiği, terör kadrolarının CHP kadrolarını şekillendirdiği, formatladığı kanıtlanmıştır.
Türkiye kamuoyu “muhalefet” adı altında terör, Türkiye ile savaş kurgusu ile aldatılmıştır. Bu haliyle CHP, tam anlamıyla bir iç güvenlik sorununa, bir milli güvenlik meselesine dönüşmüştür.
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi, siyasi partileri terör örgütleriyle aynı masaya oturtanlar, terör üzerinden Türkiye’yi küçültme planlarına devam etmiş, PKK’nın üst aklı olanlar CHP’yi bir araç olarak kullanmıştır.
Bıraktık DEM’i, bu aşamadan sonra CHP terörle arasına mesafe koyma sınavı ile karşı karşıya kalacaktır. CHP öncü kadrolarıyla PKK’yı yöneten akıl arasındaki ilişki açıktır ve buna müdahale edilmelidir. Türkiye’nin terörle savaşı, Suriye’deki operasyonlarının içerideki adresi burasıdır.
Türkiye’nin uzattığı eli reddettiler. Öyleyse bundan sonra “Meşru Müdafaa” değil, Meşru Müdahale” dönemi başlayacaktır. Türkiye’nin yeni varoluş mücadelesinde bu alan da bir cepheye dönüşecektir. CHP yöneticilerinin oynadığı tehlikeli oyun, gizli ajanda artık siyasetle kamufle edilemeyecek bir noktaya gelmiştir.
Şimdi ABD’deki yeni durumu bekleyecekler. Onlar için bir Masa kurulacak mı, içeride benzer bir destek alabilecekler mi, CHP-DEM-PKK ekseni desteklenecek mi? Buna bakacaklar, bu yönde arayışlar içine girecekler. Avrupa Birliği desteği onlar için artık asla yeterli olmayacak çünkü AB’nin böyle bir gücü kalmadı.
Açıkçası Türk Baasçılar ve Kürt Baasçılar için zor bir dönem başladı. Şunu biliyoruz; Kürtlerde PKK-DEM çizgisi, Türklerde CHP çizgisi bittiği an, ortada hiçbir sorun kalmayacaktır.
Daha doğrusu; Türk Baasçılığı ile Kürt Baasçılığı tasfiye edilmeden Türkiye’de huzur, coğrafyada barış mümkün olmayacaktır. Türk Baasçılığı ile Kürt Baasçılığı; ABD ve Avrupa’nın Türkiye ve coğrafyaya yönelik istilacı, işgalci hayallerinin içerideki taşıyıcısı, Truva Atı’dır.
Bütün harita çalışmaları bu iki “iç işgalci” kadroların ortaklığıyla yürütülmektedir.
Türkiye’nin ve coğrafyanın geleceği için; bu iki yabancı unsur, topraklarımızdan tasfiye edilmelidir. Türkiye’nin milli varlığı, coğrafyanın harita bütünlüğü tamamen bu “tasfiyeye” bağlıdır. Ve artık bunun zamanı gelmiştir. Ellerinden bu silahı da alma vakti gelmiştir."
Yazının tamamını okumak için tıklayın