Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk “Muhalefeti motive etmek” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Öztürk seçimlere 4 gün kala kaleme aldığı yazısında muhalefet cephesinin motivasyonunun yüksek olduğunu kaydetti.
“SEÇİM SONUCUNU ETKİLEYECEK ORANDA FAZLA OYU VAR HDP’NİN”
Kemal Öztürk şunları kaydetti:
“Konsensus Araştırma Şirketi’nin Başkanı Murat Sarı, HDP seçmeninin % 25’inin, partisinin adayının olmadığı yerlerde sandığa gitmeyeceğini tespit ettiğini söylemişti yaklaşık bir ay önce. Çok dikkatimi çekmişti.
İstanbul’da, özellikle kritik yerlerdeki başkan adaylarıyla görüştüm. En çok dikkat çektikleri konulardan biri, muhalefet cephesinin motivasyonunun yüksek olduğu yönündeki tespitiydi.
Kürt kökenli seçmenlerin yoğun olduğu yerlerde HDP tabanını merak ediyordum. Zira bazı ilçelerde seçim sonucunu etkileyecek oranda fazla oyu var HDP’nin. Tabii Büyükşehir’i de.
O ilçelerdeki başkan adayları da HDP teşkilatında ve tabanında bir konsolidasyon gördüklerini, sahada sıkı çalıştıklarını ifade ettiler.
Bunun üzerine araştırma şirketlerinin bir kısmını aradım. Son dönem anket yapanlarda, HDP seçmeninin önemli illerde % 85 oranında sandığa gideceğini tespit edenler var. Murat Sarı bu durumun çok fazla değişmediğini düşünüyor. Ama sahada bulunanların kanaati öyle değil.”
“KARARSIZ KALMA ORANI EN ÇOK MİLLİYETÇİ MUHAFAZAKAR OYLARDA GÖZÜKÜYOR”
“Antalya, Mersin, Adana, İstanbul, Bursa, İzmir, gibi yerlerde sandığa gidip AK Parti karşıtı adaya oy vereceğini söyleyen ve bunun için çalışan HDP seçmeninde artış var” diyen Öztürk şöyle devam etti:
“Bu durumu tetikleyen şey, son 15 günde Cumhur İttifakı liderleri ve önemli sözcülerinin oldukça sert bir biçimde HDP’ye yüklenmesi olsa gerek.
İşin ilginç yanı ise Ankara hariç, HDP’ye yönelik agresif seçim stratejisi izleyen başkan adayı pek yok. Hatta ‘HDP oylarına talibiz’ imasında bulunan AK Parti adayları bile var.
Beka meselesi üzerinden HDP’yi bu denli ‘düşmanlaştırmanın’ iki amacı olabilir. Ortada duran seçmeni, kötüyü göstererek Cumhur İttifakı’na çekmek, milliyetçi muhafazakar oyları konsolide edip, tahkim etmek.
Bu stratejinin ne kadar başarılı olduğunu en kesin sandıkta göreceğiz tabii. Ancak anketlerde sandığa gitmeme ve kararsız kalma oranı en çok milliyetçi muhafazakar oylarda gözüküyor. Ayrıca MHP tabanının, kendi partisinin adayları olmayan bazı yerlerde sandığa gidip oy verme oranını %55 olarak tespit eden araştırma şirketleri bulunuyor.”
“İKTİDAR CEPHESİNDE TABANI KONSOLİDE ETME STRATEJİSİNİN TAM BAŞARIYA ULAŞTIĞINI SÖYLEMEK ZOR”
Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk, yazısını şöyle sürdürdü:
“Bu tespiti sahada test etme imkanım da oldu. Bu yazıyı yazdığım Erzurum’da, Ağrı’da, daha önce gittiğim Antalya, Sakarya ve İstanbul’da birçok AK Partili aday, MHP seçmeninden oy almada ciddi endişeleri olduğunu ifade ettiler bana.
Aynı şekilde AK Parti seçmeninde kendi adayı olmayan bazı yerlerde sandığa gidip oy verme oranlarında da bir düşüş tespit ediliyor.
Yani iktidar cephesinde tabanı konsolide etme stratejisinin tam başarıya ulaştığını söylemek zor. Bu benim ve araştırma şirketlerinin tespiti. Gerçeği sandıkta öğreneceğiz.
Bu arada CHP, İYİ Parti, Saadet ve diğer partilerde başka adaylara oy vermede benzer sorunlar yaşandığını da belirtmeliyim. Sanırım ittifak kültürü henüz oturmadı seçmende.”
“BİRÇOK ŞEHİRDE BU DURUM AK PARTİ VE MHP ADAYLARININ ALEYHİNE OLABİLİR”
Yazısında “Peki bu stratejinin yan etkisi oldu mu?” diyen soran Öztürk şunları kaydetti:
“İşte bunu en çok HDP tabanında görüyoruz. Saha gözlemlerine çok güvendiğim bir araştırma şirketi başkanı, şu anda İstanbul’da en sıkı çalışan örgütün HDP olduğunu söylüyor.
Hatırlayın, aslında Cumhur İttifakı daha önceki iki seçimde de vardı ve oyları düşmemişti, hatta artmıştı. Ama o zaman Erdoğan ve Bahçeli çok dikkatli bir dil kullanmış ve HDP’yi yok saymışlardı adeta.
Bu arada gerginlikten CHP seçmeni ve teşkilatı içinde kendi iç çekişmelerini unutup, seçime asılanlar son düzlükte arttı. Tansiyonu, suçlamayı, hafif yollu tehditleri arttıran Cumhur İttifakı’na karşı, Millet İttifakı’nda partisine, adayına, oyuna sahip çıkma duygusu daha çok kabardı. Örnek Ankara.
Zaten karşıtlık stratejisinin doğal sonucu budur. Bu stratejiyle kendi tabanını da, karşı tarafı da konsolide edersin. Kimin tabanı çoksa o kazanır.
Buradaki sorun Millet İttifakı’nın bu kez yüksek oya sahip olması. Her iki taraf aynı düzeyde konsolide olsa bile, birçok şehirde bu durum AK Parti ve MHP adaylarının aleyhine olabilir. Adana, Antalya, Bursa, Mersin, Balıkesir, İstanbul gibi.”
“CUMHUR İTTİFAKI KENDİ TABANINI KONSOLİDE EDERKEN, DAHA ÇOK MUHALEFETİ MOTİVE ETMİŞ GİBİ”
Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk yazısını şöyle noktaladı:
“İki önemli araştırma şirketinin başkanıyla şöyle bir simülasyon yaptık: Eğer AK Parti, HDP’yi yok saysaydı, CHP’ye ayarında yüklenseydi ve her zamanki gibi kendi projelerini, hizmetlerini anlatsaydı ne olurdu?
İkisinin kanaati de çok önemli değişim olacağı yönünde.
Ben de aynı kanaatteyim. Bir kere İstanbul böyle diken üstünde olmazdı. HDP’nin % 10’luk oyu bu kadar konsolide olmazdı. CHP kendi iç sorunlarıyla daha çok uğraşırdı. Yorgun olan seçmen yüksek gerilimden bu kadar negatif etkilenmezdi.
Bu simülasyonun sonucunu da yine sandıkta göreceğiz.
Ancak gördüğüm o ki, Cumhur İttifakı kendi tabanını konsolide ederken, daha çok muhalefeti motive etmiş gibi.”