Kemal Öztürk, "Biliyorsunuz bizim millete siyasi mühendislik hareketleri ters gelir. Milletimiz sandıkta herkesi şaşırtmayı çok sever. Bu sefer de çok şaşıracağımız şeyler olabilir, benden söylemesi" dedi.
Öztürk'ün "İttifak ittifak büyüyen bir siyaset vardır" başlığıyla (23 Şubat 2018) yayımlanan yazısı şöyle:
Günlerdir konuşup durduğumuz ittifak meselesi dün ete kemiğe bürünmüş halde, bir kanun teklifi olarak karşımıza çıktı nihayet.
Kanunu anlayana kadar mahvolduk
İyi oldu da, konuyu anlayan var mı bir sorun. Dün NTV de canlı yayına çıkacağım, konuyu anlamak için paralıyorum kendimi. Meseleye yakınlardır diye Ankara’daki arkadaşları aradım. Basın toplantısı yapıldığı saatten beri herkes birbirine soruyormuş: ‘Burası ne demek, oylar nasıl toplanacak?... Kafalar fena karışmış anlayacağınız.
Sonunda benimle beraber NTV’ye çıkacak olan ANAR Başkanı İbrahim Uslu imdadımıza yetişti. Oğuz Haksever, NTV editörleri ve ben, İbrahim Uslu’nun etrafına toplaştık. O da dersini iyi çalışmış, temiz yüzlü, çalışkan öğrenci olarak bir güzel anlattı. “Ya çok basit, karıştıracak bir şey yok” diyerek de bir de tatlı tatlı ezdi bizi.
Allah var konuyu anladık da rahatladık. NTV editörleri, ‘zaten ben de böyle yapmıştım, yazılıdan 8 bekliyorum’ diyen, diğer çalışkan öğrenci edasında işlerinin başına döndüler. KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdık, ‘ben de İbrahim gibi düşünüyorum’ diye karizmayı çizdirmedi. Biz ise son dakika yazılıya çalışmış öğrenciler olarak canlı yayına çıktık.
Yeni kanunu en iyi anlatan formülü buldum
Bundan sonra partiler önce teşkilatlarına, sonra vatandaşa bu yeni sistemi anlatacak. Bana sorarsanız kanunda yazdığı şekliyle anlatırlarsa, vay bu milletin haline, kimse anlamaz. Ben, tüm partiler için yeni sistemi en kolay şekliyle anlatacak bir formül buldum:
“Bizim partinin amblemini neredeyse gördüysen oraya mührü bas, gerisini sorma”.
Bunda gayri anlatma şekli seçerseniz işler karışır benden söylemesi.
Kanun teklifi ile amaçlananlar gerçekleşir mi?
Kanun teklifini hazırlarken sanırım kafalarda iki konu hep dolaşmış.
BİR: Barajı düşürmeyelim. MHP, ‘Ben barajın üstünde, İyi Parti ve HDP barajın altında kalsın’ diye pek bir tutkulu istek geçirmiş içinden sanırım. AK Parti de, ‘baraj düşerse en çok benden vekil gidecek, niye gitsin kardeşim?’ demiştir.
İKİ: Herkesi ittifak yapmaya zorlayalım. CHP-HDP ittifak yapsın da bir kaşık suda boğalım. Bu da MHP ve AK Parti’nin ortak temennisi galiba.
Biliyorsunuz bizim millete siyasi mühendislik hareketleri ters gelir. Milletimiz sandıkta herkesi şaşırtmayı çok sever. Bu sefer de çok şaşıracağımız şeyler olabilir, benden söylemesi.
Hesaba katılmayan gelişmeler olur mu?
Arzu edilenlerin hepsi gerçekleşir mi bilemem. Ancak hesaba katılmayan birçok siyasi gelişmelerin yaşanacağını söyleyebilirim.
Ben tahminlerimi sıralayayım. Seçimden sonra çıkartır tekrar okuruz.
BİR: CHP-HDP ittifakı asla olmayacaktır. Zira CHP, HDP’nin baraj altında kalmasını ve oylarının CHP’ye gitmesini canı gönülden istiyor. Afrin konusunda, PYD’nin terör örgütü olması konusunda yarım ağız konuşmalar ve bocalama bundan. Kürt oylarına talipler. Lakin "Kürt sorunu konusunda tek satırlık tutarlı cümlesi olmayan CHP’ye Kürtler neden oy verecek?" onu sormuyorlar kendilerine.
İKİ: Eğer baraj düşürülseydi, parlamentoya girecek her yeni milletvekili AK Parti hanesinden gidecekti çoğunlukla. Buna “çoktan çok, azdan az gider” kuralı denir. Şimdi baraj düşürülmedi ama tüm küçük partilere ittifak yaparak, barajı geçme fırsatı tanınmış olundu. Bu da parlamentoya yeni partilerin ve vekillerin girmesi demektir. İyi Parti, Saadet, BBP, TKP gibi küçük parti seçmenleri, ‘oylar boşa gitmesin, büyük partiyi destekleyeyim’ demeyecek yani. Bu durumda en çok milletvekili kimden eksilecek sizce?
ÜÇ: Seçmenin sandık başı oy verme psikolojisi tamamen değişecektir. Yerel seçimlerde bile Belediye ile İl Genel Meclisi oylarını ayıran ve iktidara mesaj gönderen seçmen bilinci, parlamento ve cumhurbaşkanlığı ayrımı yaparak bir denge kurmak, iktidara mesaj göndermek istemeyecek mi sizce? Bence isteyecek.
DÖRT: HDP, şu anda bile seçim barajının sınırlarında dolaşıyor. Eğer teşkilatları toparlanırsa, mağduru oynarsa, solun en marjinal partileri, unutulmuş gruplarını ve eski tüfeklerini bir araya getirip bir ittifak kurarlarsa, barajı aşar mı? Aşar diyen araştırma şirketleri çoğunlukta. Ben çok emin değilim.
BEŞ: En çok şikayetçi olduğumuz kamplaşma, kutuplaşma ve ayrıştırma sorunu bu ittifaklar sayesinde bitebilir. Bakınız MHP ve AK Parti arasında bir zamanlar yaşanan çok sert kavgalar yok artık. Eğer CHP, İYİ Parti, Saadet vb. muhafazakar partilerle ittifak yaparsa, toplumda seküler-dindar ayrımı, milli ve yerli-gayri milli tartışması da bitmiş olacaktır. İttifaklar siyasetin yumuşamasına, kutuplaşmaya engel olmak için fırsat.
ALTI: MHP-AK Parti ittifakını zorlayacak en önemli ittifak, CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, DP ittifakı olacaktır. Dengeleri çok etkileyecek bu bloklaşmanın tek sebebi de bu kanun teklifidir.
Şimdi AK Partili arkadaşların, ‘yahu biz niye kendimizi böyle zora soktuk ki? % 35 ile iktidar olurken, böyle ittifaklarla uğraşmazken, küçük partilerin kaprisini çekmezken, nasıl buraya geldik?' diye içlerinden soruyorlardır eminim.
Bu konu daha çok konuşulur. İttifak ittifak büyüyen bir siyaset var artık.