Bu çiftlerin amacı, kendilerini bekleyen 14 göz alıcı bekardan birini ilişkilerine davet ederek, üçlü bir ilişki üzerinden çok partnerli hayat tarzının kendilerine uygun olup olmadığını denemek.
BBC Culture'dan Clare Throp'un haberine göre, yarışmanın sunucusu Scott Evans, kumsalda kameraya gülümseyen çiftlere “Burası bu soruya yanıt arayacağınız güvenli bir alan” diyor.
Birkaç saat içinde hepsi yataklarına üçüncü bir kişi alıyor (tabii ki gece görüş kameralarının eşliğinde).
Sonraki sabah ise tahmin edilebileceği üzere işler karışıyor.
Tartışmalar, pişmanlıklar ve türlü türlü garip durum ekrana yansıyor.
Bu çöpçatanlık programında çiftler, ilişkilerine üçüncü bir kişiyi dahil etmeyi keşfediyor
ABD'nin Peacock platformunda yayınlanan Couple to Throuple çöpçatanlık programlarında bir yenilik yapsa da çok eşliliği hassas ve incelikli bir şekilde ele alan bir program değil.
Başından itibaren dram dolu.
Yine de çokaşklılığı (poliamori) veya daha geniş tanımıyla etik çok eşliliği ana akıma taşıyan en güncel program olması nedeniyle dikkat çekiyor.
Etik çok eşlilik, tarafların başkalarıyla ilişkiler yaşayabildiği tüm ilişki türleri için kullanılan bir şemsiye terim.
Örneğin çiftlerin romantik açıdan tek eşli olup cinsel açıdan çok eşli olduğu açık evlilikler de etik çok eşlilik tanımına giriyor.
Çokaşklılık ise bireylerin birden fazla kişiyle romantik ilişkiler yaşaması durumunda kullanılan bir terim.
Son haftalarda etik çok eşlilik daha sık gündeme gelir oldu.
New York Magazine’in Ocak sayısındaki kapağında çokaşklılık vardı.
Dergi bu ilişki türünün ana akım olmaya yaklaşacak kadar yaygınlaştığını aktardı.
İlişkileri açmak üzerine kapsamlı bir rehber hazırlayan dergi, bir polikülle (çok eşli ilişkilerdeki kişilerin partnerleri, partnerlerinin diğer partnerleri ve onların da partnerlerini içeren bir ağ) de röportaj yaptı.
Yine aynı dönemde Molly Roden Winter’ın yeni kitabı More: A Memoir of Open Marraige (Daha Fazlası: Bir Açık Evlilik Anısı) da piyasaya çıktı.
51 yaşındaki eski öğretmen, 2008’den bu yana kocasıyla çıktığı açık evlilik yolculuğunu anlatıyor.
Kitap yayımlandığından beri büyük ilgi gördü ve hakkında epey bir makale yazıldı.
New Yorker dergisindeki incelemenin başlığı "Çokaşklılık Nasıl Bu kadar Popüler Oldu?" idi.
Çokaşklılık, açık ilişkiler, özgür aşk ve başkalarıyla ilişkiye girmeye izin verilen ilişkiler… Adını nasıl koyarsanız koyun, etik çokeşlilik yeni bir şey değil.
Çokaşkılık terimi 1990’larda ortaya çıksa da çokeşli ilişkilerin yüzlerce yıllık tarihi var.
1997’de yayımlanan Ethical Slut (Etik Sürtük, Ayrıntı Yayınları) çok eşliliğin kitab-ı mukaddesi olarak bilinir.
Bu kitaptan 10, hatta 20 yıl sonra bile bu konu toplumda pek de gündemde olan bir şey değildi.
Fakat son dönemde bu değişiyor.
Esther Perel gibi ünlü seks terapistleri de çokaşklılığın kamuoyu gündemine gelmesine katkıda bulundu.
Ekranlarda filmler ve dizilerin daha gelenekselden uzak ilişki modellerini işlediğini görüyoruz.
Geçen yılki Passages (Pasajlar) filminde eşcinsel bir çiftten birinin bir kadınla heteroseksüel bir ilişki kurması anlatılıyordu.
Zendaya’nın başrolünde olacağı, Luca Guadagnino’nun bu yıl vizyona girecek filmi Challengers’ın fragmanında da üçlü bir (en azından cinsel) ilişkinin işlendiği görülüyor.
Gelip geçici bir moda değil
Çokaşklılığın “moda olduğunu” söyleyenlere tepki gösterenler de var.
Daha Fazla adlı kitabın yazarı Winter, Brooklyn’in zengin mahallelerinden birinde yaşıyor. New York Magazine’de çıkan makalenin de etkisiyle, çokaşklılığın hali vakti yerinde kentlilerin yeni yaşam tarzı olduğu yönünde eleştiriler var.
The Atlantic’e yazan Tyler Austin Harper, “Evlilik kurumundan en çok fayda gören sınıf, şimdi de tek eşliliği demode ve sıkıcı ilan ediyor” diyor.
İstatistikler ise açık ilişki fikrinin yayılmakta olduğunu gösteriyor.
Pew Research’e göre ABD’deki 30 yaş altı yetişkinlerin yüzde 51’i açık evliliği kabul edilebilir buluyor.
Anket şirketi YouGov da, ABD’lilerin üçte birinin ideal ilişki tanımının katı bir tek eşliliğin dışında bir şey olduğunu ortaya koymuştu.
Seks ve ilişki terapisti Rhian Kivits, “Son birkaç yılda çokaşklılığa açık veya bunu keşfetmek isteyen insan sayısında bir artış görüyorum” diyor ve ekliyor:
“Bazıları evliliklerini açmak isteyen çiftler, bazıları ilişkilerini açmak isteyen uzun süreli sevgililer, bazıları da çokaşklılığın kendi hayatlarını nasıl etkileyebileceğini ve bu fikre neden çekildiklerini anlamaya çalışan bekarlar.”
Öte yandan Kivits, çokaşklılıkla ilgilenen danışanlarının neredeyse tamamının 40 yaş altında olduğunu aktarıyor.
Sosyal medyanın, özellikle de TikTok’un gençlere etik çokeşlilik deneyimlerini paylaşma imkanı sağladığını söylüyor:
“Bu sosyal medya paylaşımları çokaşklılığı normalleştirmeye ve etrafındaki gizemi kaldırmaya yardımcı oldu. Ayrıca pek çok kişi bu içeriklerle bir bağ kurabildiği için bu fikir daha fazla kabul görüyor.
“Böylece çokaşklılığın sadece seks ve eş değiştirmeden ibaret olduğuna dair yanlış algıyı da yıkıyorlar. Çünkü çok aşklılık ilişkilenmek ve bağ kurmaktır.”
Feeld gibi çöpçatanlık uygulamaları da çok eşliliği keşfetmeyi kolaylaştırıyor.
Çift terapisti, podcast sunucusu ve yakında yayımlanacak How to Have Extraordinary Relationships (Nasıl Sıra Dışı İlişkiler Yaşayabilirisiniz) kitabının yazarı Lucy Cavendish, toplumdaki bu değişimin genç nesillerin öncülüğünde yaşandığını aktarıyor:
“Bana danışmaya gelenler arasında gençler, 20’lerindeki veya 30’larının başındaki çiftler çokaşklılık fikrine tamamen aşina ve bazıları etik çokeşli ilişkiler yaşıyor.”
Öte yandan seksle daha az ilgilenen daha yaşlı çiftlerin de evliliklerini açmaya ilgi gösterdiğini söylüyor:
“Yaşlılar arasında da ‘Etik çok eşlilik fikrini hiç düşündünüz mü?’ soruma evet yanıtı verenlerin sayısı 10 yıl önceye kıyasla daha fazla.”
Bu yüzden popüler kültürün, dönüşmekte olan davranış biçimlerimizi yansıtmak için çabalaması şaşırtıcı değil.
Fakat bunu her zaman doğru bir şekilde yapabildiklerini söylemek mümkün değil.
Çöpçatanlık programı Couple to Throuple’a getirilen en büyük eleştirilerden biri, çok eşliliğin çok dar bir versiyonunu göstermesi.
Program bireysel olarak çok eşli olmayı isteyenleri değil ilişkilerine üçüncü bir kişi ekleyip üçlü bir ilişki yaşamak isteyenleri gösteriyor ki bu grup çok eşliler arasında küçük bir grubu oluşturuyor.
Dahası çiftlerin biri hariç tamamı (en azından henüz yayımlanmış olan üç bölüm boyunca) bir kadın ve bir erkekten oluşan, birlikte olmak için de biseksüel bir kadın arayan çiftlerden oluşuyor.
Programdaki bekarların büyük kısmının çokaşklılık tecrübesi var ve bunu gerçekten yaşamak istiyorlar. Çiftler ise bunu sadece deniyor gibi gözüküyor.
Çokeşli ilişkilere dair betimlemelerin çokeşliler tarafından eleştirilmesi yeni değil.
Riverdale dizisinde de geçen yıl dört ana karakter dörtlü bir romantik ilişkiye başlamıştı.
Çokaşklılık ve Etik Çokeşlilik Örgütü (OPEN) İcra Kurulu Başkanı Brett Chamberlain, “Riverdale’de karakterlerin çokeşli ilişkisi, çok eşliliği insanların kimliğinin bir parçası olarak derinlemesine işlemek yerine sadece senaryoda izleyicileri şaşırtmak için hazırlanmış bir sürpriz gibi duruyor” diyor.
TV ve dizi sektörünün çokaşklı ilişkileri daha iyi bir şekilde yansıtmak için daha kırk fırın ekmek yemesi gerekse de Lucy Cavendish, tekeşliliği sorgulamanın bile başlı başına faydalı olduğunu söylüyor – her ne kadar çokeşlilik herkese göre olmasa da.
“Bu kendinizi ne kadar güvence altında hissettiğinizle alakalı” diyen Cavendish, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Pek çok kişi bu fikri sevmiyor çünkü aşık oldukları kişinin onları bırakmasından korkuyor ve beyinlerimiz bunu engellemek istiyor.
“Fakat ilişkiler ve seks hakkında konuştuğumuz konuları genişletmek her zaman faydalı olacaktır.”
BBC Türkçe