Abone Ol

Yiğit Bulut: Vazgeçmemi istiyorsanız beni öldürün

Hakkında ortaya atılan iddialara cevap veren Yiğit Bulut, 'günü gelene kadar her şeye sabredeceğim. Eğer vazgeçmemi istiyorsanız beni öldürün' ifadelerini kullandı.

Yiğit Bulut: Vazgeçmemi istiyorsanız beni öldürün

Star'dan Ömer Çamoğlu'nun haberine göre,

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut, TRT Haber TV'de Hasan Kurtulmuş'un sunduğu Derin Analiz programında, hakkındaki iddialara değindi. "Cevap vermem" diyen Bulut, meydan okudu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün grup konuşmasında isim vererek kendisine hakaretler yağdırdığını da hatırlatan Yiğit Bulut, "Artık, ana muhalefetin bu seviyeye düştüğü bir ortamda neyi konuşacağız, neden bahsedeceğiz.  Bu ülkenin insanları anayasa bekliyor, siz nelerle uğraşıyorsunuz, kimlere hakaret ediyorsunuz" ifadelerini kullandı.

Bulut, "İyilerin ve doğruların gözle görülmeyen orduları vardır" sözünü tekrarlarken, bu mücadeleden asla ve asla vazgeçmeyeceğinin altını çizdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a işaret ederek, onun mücadelesinin yanında kendi mücadelesinin ve diğerlerinin mücadelelerinin çok küçük kaldığını söyledi.

Ayrıca Yiğit Bulut'un, "Benim bu mücadeleden vazgeçmemi istiyorsanız, beni öldürün" şeklinde meydan okuması dikkat çekti.

Yiğit Bulut şöyle konuştu:

"BEN BUNLARA CEVAP VERMEM"

Ben böyle şeylere hiçbir zaman cevap vermem. Çünkü 10 seneden beri çok ciddi anlamda beni yıpratmaya yönelik, çok ciddi bir saldırı yönetiliyor. Ben bunların hiçbirine dönüp cevap vermem.

Çünkü benim egom önemli değil. Bizim belli bir davamız, belli bir hedefimiz var. O hedefe doğru ilerliyoruz. Ve bu hedefe doğru giderken de hiç kimse bizi yolumuzdan döndüremez.

Ama ben bu ülkede yaşayan herkesin, bu ülkenin güzel insanlarının, bazı şeyleri net bir şekilde görmelerini ve düşünmelerini istiyorum.

"ANA MUHALEFET PARTİSİ LİDERİ ADIMI VEREREK BANA HAKARETLER EDİYOR"

Bakın ben bugün çok üzüldüm. Ana muhalefet partisinin lideri çıkıp grup toplantısında benim adımı vererek, hakaretler ederek benden bahsediyor. Ve bu akşam ana muhalefet partisi anayasa komisyonunu dağıtarak komisyondan çekiliyor.

Artık, ana muhalefetin bu seviyeye düştüğü bir ortamda neyi konuşacağız, neden bahsedeceğiz.  Bu ülkenin insanları anayasa bekliyor, siz nelerle uğraşıyorsunuz, kimlere hakaret ediyorsunuz.

Yine aklını kaybetmiş bazı meczuplar, hayal dünyası aklını aşmış bazıları başka başka iftiralar, başka başka yalanlarla ortaya çıkıyor. Ben bunlara alışığım. Çünkü biz bu ülkede bir yeri tutmaya çalışıyoruz, bir mevziyi savunuyoruz. Bu ülkede menfaat  odaklarının, lobilerin, yerleşik düzenin karşısında verdiğimiz kararın arkasında durarak biz bir yeri savunmaya  çalışıyoruz.

Şahıslar hiç önemli değil. X gider, Y gelir, Y gider,  Z gelir. Bu bir hareket, bu hareketin bir lideri var.  Bu hareketin bir lideri var ve bu hareketin gittiği bir yer var.

İYİLERİN VE DOĞRULARIN GÖZLE GÖRÜLMEZ ORDULARI VARDIR

Bakın çok açık söyleyeyim.  İyilerin ve doğruların gözle görülmez orduları vardır. Ben bunların dönüp de hiçbirine cevap bile vermem. İyilerin ve doğruların gözle görülmez orduları vardır. Hayatımda sayısız defa gördüm. Bu tip hareketlere kalkışanlar tarihin çöplüğünde öğütülüp gittiler.

Onun için, ben herkese şunu söylüyorum. Bu ülkenin bir hedefi var. Bu ülkenin gitmesi gereken bir yol var. Bu ülkenin küresel emperyalist sisteme karşı bir duruşu var. Bu ülkenin içerideki yerleşik düzene karşı bir duruşu var.

O GÜN CANLI YAYIN AND İÇTİM, KİMSEYLE DE TANIŞMIYORDUM, YAPAYALNIZ BİR İNSANDIM

Ben yerleşik düzene karşı mücadele etmeye karar verdiğim gün, yerleşik düzenin televizyonuna çıktım, canlı yayında istifamı verdim ve "sizinle savaşacağım" diye o gün canlı yayında and içtim. Ben bunu yaptığım zaman kimseyle tanışmıyordum, yapayalnız bir insandım.

SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN'A ATMADIKLARI İFTİRA, YALAN KALMADI

Dolayısıyla, bugünlere bakarsanız, yolunda yürüyen insanlar, Sayın Recep Tayyip Erdoğan... Neler yaptılar? Neler yaptılar... Atmadıkları iftira kalmadı, atmadıkları yalan kalmadı. Alıp fiziki olarak hapse attılar. O gece bu ülkede bazı bölgelerde, deniz kıyılarında, evlerde, villalarda, yalılarda partiler yapıldı. "Ağacın başını küçükken kestik" dediler. "Ağaç yaş iken eğilmezse, başını böyle keseriz" diye kadehler kaldırıldı.

Ne oldu? Recep Tayyip Erdoğan inandığı yoldan asla vazgeçmedi ve ilerleye ilerleye halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı oldu. Onun yanında diğer şahıslardan verilecek örnekler çok küçük kalıyor. Ama bütün hepsini topladığınız zaman ortaya topyekün bir mücadele çıkıyor.

ACABA BU ADAMLARIN ÜZERİNE NEDEN BU KADAR GİDİLİYOR?

Ve ben şunu söylüyorum. Madem bu kadar uğraşıyorlar. Lütfen bu ülkenin insanları şunu düşünsün. Acaba bu adamlar ne yapıyor? Bu adamların ortaya koyduğu tez ne? Ve neden bu kadar saldırı altındalar, neden bu kadar çok uğraşılıyor? Neden bu kadar yalanla, iftiralarla sürekli üzerlerine gidiliyor?

Çünkü, bu ülkede yerleşik düzen, iç ve dış mihraklar, yerleşik düzenin içerideki ve dışarıdaki unsurlarının, bu ülkenin kanını emmeye alıştıkları düzene çomak sokuyoruz. Bakın açık söylüyorum. Bu düzene çomak sokan herkesi geçmişte yok ettiler. Küçük olsun, büyük olsun. Haşhaşinler diyoruz bakın. Kim haşhaşinler? Haşhaşinler, Anadolu coğrafyasının yolunu Türk milletine, İslam ümmetine açan ordunun başındaki aklı, yani o ordunun başındaki komutanı şehit eden alçak örgütün adı.

Haşhaşinler her kılığa girmiş olabilir, her makama gelmiş olabilir, her şeyi yapabilecek güce erişmiş olabilir. Ama mücadeleden asla ve asla vazgeçmeyeceğiz.

Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, Sayın Lider'in ortaya koyduğu bu mücadelede her türlü darbe alınabilir, her türlü saldırıya maruz kalınabilir, ama bu ülkenin ekonomik bağımsızlığı, finansal bağımsızlığı, siyasi bağımsızlığından asla ve asla vazgeçilemez.

HER ŞEYİ YAPABİLİRLER, DÖNÜP ONLARA CEVAP VERMEYECEĞİZ

Hırsı, aklını aşmış kişiler her şeyi yapabilir. Ama biz dönüp onlara asla ve asla cevap vermeyeceğiz. Tekrar ediyorum. İyilerin ve doğruların gözle görülmez orduları vardır, gereğini yaparlar. Dönüp arkanıza bakmayın bile. Meczuplara cevap yetiştirmeyin.

GÜNÜ GELENE KADAR HER ŞEYE SABREDECEĞİM

Günü gelene kadar her şeye sabredeceğim. Gün şudur. Gün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tam ekonomik bağımsızlığını kazandığı, içerideki finansal sülüklerden kurtulduğu, halk iktidarının tam tesis edildiği gündür. Bakın ben vatandaş olarak anayasa bekliyorum, ana muhalefet partisinin lideri bugün kürsüden bana hakaret ediyor. Ben kimim ki? Ben hiçim, bir garip adamım. Ama ben vatandaş olarak anayasa beklerken, ana muhalefet anayasa komisyonunu dağıtıp çekiliyor.

Benim babam Adalet Partisi milletvekiliydi. 1980 Darbesi'nde ben babasız kaldım. 2 buçuk lira mıydı, kuruş muydu tam hatırlamıyorum, o parayı bizim sınıftaki Sultan'dan borç alıyordum. 2 buçuk liramız yoktu. Babam da yoktu. Neden hükümete güvenoyu verdiği için.

CİĞERİMİZ DE YERİNDEN KOPSA SABREDECEĞİZ

Tekrar ediyorum. Bu ülke tam bağımsız olana kadar, ciğerimiz de yerinden kopsa her şeye sabredeceğiz. Herkes Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın çektiklerine baksın. Bu hareket, bu yürüyüş esnasında çektiği acılara baksın.

Bu ülkenin valisi, belediye başkanıyken Recep Tayyip Erdoğan'ın elini sıkmadı. Bu en küçük olay. Bu ülkede, yerleşik düzenin unsurları medya gücünü kullanarak Recep Tayyip Erdoğan'ı hapse attırıp o gece kutlama yaptı. Ne oldu? Sadece Allah'ın dediği oldu. Ne oldu yalanlar, ne oldu iftiralar, ne oldu engellemeler, ne oldu manipülasyonlar, ne oldu medyanın tamamını kontrol etmeler? Bakın bugün Cumhurbaşkanlığı koltuğunda, yüzde 52'yle seçilmiş, bu ülkedeki yerleşik fitnenin engellemeye çalıştığı kişi oturuyor. 30 yıldır engellemeye çalışıyorlar.

EĞER BENİM BU MÜCADELEDEN VAZGEÇMEMİ İSTİYORSANIZ BENİ ÖLDÜRÜN

Bizim şahsi olarak zarar görmemiz, karalanmamız, mücadelede yara almamız hiç önemli değil. Bizler birer neferiz.

Şunu da söyleyeyim. Yerleşik düzenin hazmedemediği bir şey var. Bu can bu bedenden çıkmadıkça, ben bu mücadeleden vazgeçmeyceğim. Eğer benim bu mücadeleden vazgeçmemi istiyorsanız beni öldürün. Bu kadar açık söylüyorum. Ama sakın yaralı bırakmayın.