Mehmet Y. Yılmazz'ın yazısından ilgili bölüm şöyle:
Diyanet İşleri, 15 Temmuz’un 5. yıl dönümünde “din istismarı ile mücadele” konulu bir kitap yayınladı. Kitapta, dini istismar edenlerin 11 karakteristik özelliği sıralanıyor. Sizler için bu 11 özelliği aşağıya aktarıyorum, bakın bakalım kaç tanesi Erdoğan’ın yaptığına uyuyor.
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin il başkanlarını topladı ve orman yangınları ile nasıl başarıyla mücadele ettiklerini anlatırken şunu söyledi:
“Muhalefet ne der, ne demez, yok. Allah ne der. Biz buna baktık ve bunu yaptık.”
Muhalefetin eleştirileri ile Allah'ın kelamı arasında nasıl bir ilişki var diye düşünebilirsiniz.
İlk bakışta bir tür “dam üstünde saksağan” cümlesi gibi görünüyor ama değil.
Erdoğan'ın hiç vazgeçmediği, bu uğurda bir zamanlar Fetullahçılar ile bile iş tuttuğu “menzil – i maksudu” bu sözleri söyleten.
AKP iktidara geldiği günden beri Türkiye'yi değiştirmek istiyor.
Toplumsal yaşamı, kendi İslam anlayışına göre dönüştürme peşinde.
Milli Eğitim'in tarikatlara teslim edilmesi, imam hatip eğitiminin lise ve ortaokul düzeyinde neredeyse zorunlu hale getirilmesi, bu hedefin bir parçası.
Diyanet İşleri'nin kendi görev alanıyla alakasız konularda bile daha görünür kılınması, Milli Eğitim'den tutun pandemi için kurulan “sosyal bilim” kuruluna kadar temsil ediliyor olması da aynı politikanın sonucu.
Mahkeme kararlarında bile dini referanslara yer verilmeye başlanması da!
Her Cuma, namaz çıkışında cami kapısında basın toplantısı yapması da aynı hedefe yönelik.
Kuşkusuz ki Anayasa'nın “laik demokratik hukuk devleti” ilkesini kaldırabilecek bir güce bugün için sahip değil.
Ancak hukuk devletinin bir polis devletine dönüşmesine ramak kaldığını, demokratik hakların hızla buharlaşmakta olduğunu ve bütün bunları yapabilmek için Anayasa'nın söz konusu maddesini değiştirmenin de gerekmediğini yaşayarak öğrendik.
Ve öyle görünüyor ki yaklaşan seçimi kaybetme ihtimali yükseldikçe, siyaset dilinde önceki gün yaptığına benzer atıflara daha çok rastlayacağız.
Bir yandan laik – İslamcı çatışmasını körükleyerek, tabanı konsolide etmeyi hedefliyor, diğer yandan da “menzil – maksuduna” doğru küçük adımlar atıyor.
Her ne kadar Erdoğan, Allah'ın ne dediğine bakarak işlerini yürüttüğünü iddia ediyor olsa da Allah'ın bütün bu işlere ne diyeceğini bildiğini kimse iddia edemez.
Ancak, Diyanet İşleri, 15 Temmuz'un 5. yıl dönümünde “din istismarı ile mücadele” konulu bir kitap yayınladı.
Kitapta, dini istismar edenlerin 11 karakteristik özelliği sıralanıyor.
Sizler için bu 11 özelliği aşağıya aktarıyorum, bakın bakalım kaç tanesi Erdoğan'ın yaptığına uyuyor:
1- Allah ve peygamberle görüştüğü algısı oluşturmak.
2- Dini anlamda kendisini yegâne kaynak kabul etmek.
3- Grup mensubiyetini aile, millet ve ümmet bağlılığının önüne geçirmek.
4- Mabetleri istismar etmek.
5- Hakikat tekelciliği yapmak.
6- Tekfir etmek. (Kendisi gibi olmayanları Müslüman kabul etmemek.)
7- Mehdi ve mesih gibi sıfatlara bürünmek.
8- Masumiyet / günahsızlık iddiasında bulunmak.
9- Görünmez güçlerden destek aldığını iddia etmek.
10- Gençlerin dini duygularını istismar etmek.
11- Dini konulardaki bilgisizlikten yararlanmak.