Yılmaz Özdil yazısında, "Tek adam seçildikten sonra yine tevazu gösterdi, asla kişisel ikbal peşinde değiliz, hamdolsun benim milletim 'bu fakiri' bir faninin görebileceği tüm makamlara getirdi, bir insan daha ne isteyebilir ki dedi. Bizler de hakikaten daha ne isteyebilir acaba diye düşünüyorduk ki… Vahdettin Köşkü'nü, Dolmabahçe Sarayı'nı, Beylerbeyi Sarayı'nı, Huber Köşkü'nü, Yıldız Sarayı Mabeyn Köşkü'nü, Beykoz Kasrı'nı, Savarona'yı istedi, Abdülaziz'in altın varaklı padişah koltuğunu kullanmaya başladı, Marmaris'e 300 yazlık saray, Ahlat'a göl manzaralı saray yaptırmaya başladı. TRT'de programa katıldı, ne kadar mütevazı olduğunu anlattı, 'Fakir'lerin evlerine giderek yer sofrasında iftar yaptığını söyledi, benim bu 'fakir' evlerine gitme geleneğim taa belediye başkanlığımdan başlar, 'fakir' evlerini ziyaret etmek insanın yorgunluğunu alıyor, insana enerji veriyor' dedi." ifadesini kullandı.
Özdil, "Kendi sarayında, insana enerji vermesi için, chia tohumu eşliğinde ejder meyveli smoothie, starex meyvesi eşliğinde aloevera, pataşur içinde çerkez tavuğu, tartalet içinde humus, zencefilli somon suşi, susamlı levrek simidi ikram edildiği ortaya çıktı.
Ramazan münasebetiyle konuştu, petrol zengini ülkeleri fırçaladı, 'Bunlar çıkardıkları petrolün sadece zekatını 'fakir'lere verseler dünyada 'fakir' kalmaz' dedi. Petrol zengini Katar şeyhinin, 'bu fakir'e iki katlı, asansörlü, yedi yatak odalı, donanımsız hali bile 2.5 milyar lira değerinde olan, Boeing 747-8 model uçak hediye ettiği ortaya çıktı. Aile bakanımız Zehranım, sanırım bu nedenle 'yoksulluk Türkiye için sorun olmaktan çıktı' dedi." düşüncesini dile getirdi.