Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, 23 Nisan 1920'de Hacı Bayram Veli Camisi'nde kılınan cuma namazının ardından açılışı yapılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde yaşanan kavgalar ve anayasa değişiklif teklifinin geçmesine ilişkin olarak, "Şimdi, her akşam televizyon karşısına oturup, kendilerine 'dindar' diyenlerin, Kuran'la namazla mevlidle açılan bu mübarek TBMM'yi lağvetmek için nasıl uğraştığını ibretle seyrediyoruz" yorumunu yaptı.
Özdil'in Sözcü'de "Hacı Bayram Veli" başlığıyla yayımlanan (21 Ocak 2017) yazısı şöyle:
23 Nisan 1920.
Cuma.
Hacı Bayram Camisi'nde mahşeri kalabalık toplanmıştı.
Bizzat Mustafa Kemal tarafından kaleme alınan ve yurdun her köşesine ulaştırılan “millete açık davetiye”de şöyle deniliyordu…
“Allah'ın izniyle Nisan'ın yirmiüçüncü cuma günü, cuma namazından sonra Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.
Açılış gününü cumaya tesadüf ettirmekle, o günün mübarekliğinden istifade edip, bütün milletvekilleriyle birlikte Hacı Bayram Veli Camisi'nde cuma namazı kılınarak, Kuran'dan ve namazdan feyz alınacaktır.
Namazdan sonra peygamberimizin sancağı ve sakal-ı şerifi taşınarak, Meclis önüne gidilecektir. Meclis binasına girmeden önce dua okunacak, kurban kesilecektir.
Bugünün kutsiyetini sonsuza kadar ulaştırmak maksadıyla, Ankara'da vali beyefendinin organizesiyle hatim indirilecek, Buhari-i Şerif okutulacak, hatmin geri kalan kısmı cuma namazından sonra Meclis önünde tamamlanacaktır.
Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde buhariler okunup, hatimler indirilecek. Cuma günü ezandan önce minarelerde salavatlar getirilecek. Bu dini ve vatani merasimin yerine getirilmesinden sonra, camilerden çıkıldıktan sonra, topraklarımızın her tarafında hükümet konağına gelinerek, Meclis'ın açılışından dolayı resmi kutlamalar yapılacak, tebrikler kabul edilecektir. Yine her tarafta cuma namazından önce münasip şekilde mevlid-i şerif okunacaktır.
Bu tebliğin derhal yayınlanıp, her vasıtayla, en hızlı şekilde, en ücra köylere, en küçük askeri birliklere, memleketin bütün teşkilat ve müesseselerine ulaştırılması sağlanacaktır. Ayrıca, büyük levhalar halinde her tarafa yazılacak, mümkün olan yerlerde bastırılıp bedava dağıtılacaktır.
Cenab-ı Hak'tan tam bir muvaffakiyet niyaz ediyoruz.”
Heyeti temsiliye namına, imza…
Mustafa Kemal.
TBMM'nin bir anlamda temel taşı olan Hacı Bayram Camisi, İstanbul'un fethinden çook önce 1427'de inşa edilmişti. Adını, hemen bahçesindeki Hacı Bayram türbesinden alıyordu. Hacı Bayram-ı Veli, Ankara'da doğmuş, tasavvuf felsefesinin en önemli temsilcilerinden biri olmuş, eserlerini Türkçe yazmış, Anadolu'da Türkçe'nin yaygınlaşmasına büyük katkı sağlamıştı.
*
Sanki bugün söylenmiş gibi taptaze yaşayan, yüzyıllardır insanlığı derinden etkileyen nasihatlarından bazıları şunlardı… Kin, gerçekleri gören gözleri bile kör eder. İnsanlığınızı koruyunuz. Kötülükten uzaklaşınız. İyilerle beraber olunuz. Cahilden sakınınız. İlim tahsil ediniz. İlim sahiplerine hürmet ediniz. Nefsinizi daima kontrol altında tutunuz. Size teklif edilecek işlerde dikkat ediniz, size ait olmayan bir görüşü savunmak zorunda kalmayınız. Padişah huzurunda dahi olsanız, hakikati söylemekten korkmayınız. Padişah sizi hoşlanmadığınız bir işe tayin ederse, kabul etmeyiniz. Düşününüz. Kıymet biliniz. Emanete hıyanet çirkindir, emaneti koruyunuz.
Ve şimdi, her akşam televizyon karşısına oturup, kendilerine “dindar” diyenlerin, Kuran'la namazla mevlidle açılan bu mübarek TBMM'yi lağvetmek için nasıl uğraştığını ibretle seyrediyoruz.
TBMM'yi korumaya çalışanlara karşı badem bıyıklılar yetmedi, türbanlıların nasıl saldırdığını, feto derneğine üye kadınların nasıl saldırdığını ibretle seyrediyoruz.
TBMM'nin harcında bulunan Hacı Bayram Veli'nin anlatmaya çalıştığı, sanırım tam olarak bu…
Emanete hıyanet hakikaten çok çirkinleşebiliyor!