Sözcü yazarları Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil, FETÖ davasında müebbet hapis cezası alan Ahmet Altan, Mehmet Altan ve gazeteci Nazlı Ilıcak'a verilen "ağırlaştırılmış müebbet hapis" cezasına tepki gösterdi. Halk TV canlı yayınında konuşan iki isme, salonda bulunanlar "Yatsınlar, yatsınlar" diye tepki gösterdi.
Habertürk yazarı Nagehan Alçı ise yaşananları Akrep yanılgısı başlığıyla köşesine şöyle taşıdı:
"Ülke olarak çok ilginç günlerden geçiyoruz. Altanlar ve Nazlı Ilıcak’a verilen idama denk karara dair hem iktidar hem anaakım muhalefet tabanından bir itiraz gelmediğini, bilakis karardan sevinç duyulduğunu görüyorum. Ertuğrul Özkök AK Parti tabanında bu ağırlaştırılmış müebbetlerden rahatsız olan çok insan olduğunu yazdı ama gerçekçi konuşursak bu gözlem doğru değil.
Muhalefet tabanının en geniş kesimi olan ve kendine “Kemalist-laikulusalcı” diyen toplumsal taban da bu hükümlerden çok mutlu olduğu gibi bir de bu kararları kendileri vermiş gibi bir psikoloji içindeler. Sosyal medyada tepkileri dikkatle inceledim. Birçok “ulusalcı-laik”yurttaş, “Altanlar ve Ilıcak ağırlaştırılmış müebbeti yedi. Sıra Erdoğan ve yandaşlarına da gelecek. Onlar da günlerini görecekler” diye özetlenebilecek tweet’ler atmış ya da sözlükler benzeri platformlara bu minvalde yüzlerce entry girilmiş. Bu durum, anaakım laik muhalefet tabanı açısından artık gerçek bir delirme ve şuursuzluk haline işaret ediyor.
Dündar ve Özdil'e karşı o salonda slogan atıldı?
Sanki bu üç yazarı tutuklayan ve müebbeti veren irade kendi iradeleri de, bir de Erdoğan ve AK Partilileri tutuklayacaklar! Kimin kimleri hapse atabilecek gücünün olduğunun bile farkında olmayan, kaybettikleri imtiyazları yüzünden ruh sağlıkları bozulmuş bir kesim bu.
Öyle ki artık kendi yazarlarında bile “hoşgörülü” bir tavır görünce kızıyor, tepki gösteriyorlar. İdama denk hükmün açıklandığı gün Halk TV izliyordum. Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil bu karara ve üç ismin içerde olmasına karşı çıktı. Bunun üzerine salondaki hava değişti, onları izleyen kitle “Yanlış konuşuyorsunuz. Yatsınlar! Yatsınlar!” diye slogan atmaya başladı. Özdil ve Dündar da kendilerine yönelen tepkileri duyunca fazla uzatmadan konuyu değiştirdiler. O sırada iktidar tabanından bazılarından ise “Dündar ve Özdil sıranın kendilerine geleceğini bildiği için bu karara karşı çıkıyorlar, iktidarda olsalar Altanlar’a, Ilıcak’a acımazlar”diye mesajlar geliyordu. Kısacası karşılıklı fanatizmler birbirini besliyordu.
Muhalif taban böyle olursa...
Toplumun çok büyük çoğunluğunun ruh hali, iktidarıyla muhalefetiyle böyle. Nasıl olduysa oldu ve toplumsal vaziyetimiz birbirimizin gözünü oymak ister hale getirdi bizleri.
Muhalefet tabanının içinde özgürlükçü ve demokrat kitle çok az. Anaakım muhalefetin kahir ekseriyeti Yılmaz Özdil çizgisini bile yetersiz bulan, başkaları için özgürlük talep ettiğinde Özdil gibi ulusalcı yazarlara kızan fanatik bir çizgide. Bu artık Atatürkçülük de değil, faşizme benzer bir ideoloji.
Bu muhalif kafa hükümetin ana alternatifi oldukça AK Parti daha uzun yıllar iktidarda kalır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tabanı ve sistem eskiye dönüşe izin vermez.
AK Parti'ye yararlı, Türkiye'ye zararlı
AK Parti’yi destekleyen bir yazar olarak bu duruma sevinebilirim ama sevinmiyorum çünkü bu alternatifsizlik durumunun Türkiye demokrasisi için zararlı olduğuna inanıyorum. AK Parti için yararlı ama Türkiye için zararlı bir ruh bu. İktidarı daha fazla özgürlük ve daha fazla hukuk yönünde zorlayan bir muhalefet tabanı yok. Bilakis AK Parti’yi daha otoriter olmaya iten bir rövanşist kafa var karşıda. Oysa bu kafayla kendilerine geri dönülmez zararlar verecek bir akrep yanılgısı içindeler. Herkes ötekine sağır ve orta vadede bunun değişebileceğini de sanmıyorum. Maalesef."