Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, Almanya'da seçmenlerin sandık kurulan merkezlere Diyanet'in cenaze araçları ile taşınmasıyla ilgili olarak "Full aksesuar. Çelik jant. Deri koltuk. Klimalı. Durmak yok, gömmeye devam yani. Yurttaşlık görevidir. Sen, yenge, kaynana; ananı da al bin gari" görüşünü dile getirdi.
Yılmaz Özdil'in "Demokrasi aracı, cenaze arabası" başlığıyla yayımlanan (4 Nisan 2017) yazısı şöyle:
Asrın liderimiz belediye başkanlarına şu tavsiyede bulundu: “Ben belediye başkanıyken Mercedes cenaze arabaları aldım, hayatında Mercedes kullanmayanların hiç olmazsa cenazeleri Mercedes'e binsin dedim, bari ahirete Mercedes'le gitsinler dedim, bu lüks cenaze arabaları cenazelerin ailelerine büyük moral oldu, siz de öyle yapın, insanları ahirete Mercedes'le gönderin.”
Asrın liderimiz gasilhane açılışı yaparken, ahalinin yüreğine su serpti: “Artık ölülerinizi nereye götüreceğiz diye düşünmeyeceksiniz, belediye başkanınız ölülerinizi sağlama aldı, hakikaten güzel, şık bir gasilhane hazırlamış, hayırlı olsun, eskiden ölüleri kimse düşünmüyordu, geleceğe oy verin.”
Asrın liderimiz miting kürsüsünden seçmenlere izah etti: “Ölmeyecek olan var mı? Altın kaplı sarayların olsa ne yazar? Biz kefenimizi giydik. Sonunda gideceğimiz yer iki metre çukur. Oraya defnedecekler. Er kişi niyetine deyip, gömecekler. Olay bu. Bunu hep birlikte, sizlerle başaracağız.”
Asrın liderimiz muhalefete ders verdi: “Zincirlikuyu mezarlığının girişinde ‘her nefis ölümü tadacaktır' yazıyor. CHP'nin profesör adayı ‘çok sinir bozucu' diyor. Profesör olmuş, ne nedir bilmiyor. Cenaze namazına gidiyorsan, orada yeşil örtüde ne yazıyor? Biz ölüme inanmışız. Öleceğiz. Bizi nereye koyacaklar? İki metreküp mezara koymayacaklar mı? Gömecekler. Gömdükten sonra herkes dağılıp gidecek, olay bu.”
Asrın liderimiz şehit ailelerine moral verdi: “Ne mutlu size.”
Asrın liderimiz lisan bilmenin önemini anlattı: “Dünyada hangi millet vardır ki, ecdadının mezar taşını okuyamaz? Dünyada hangi millet vardır ki, dedesinin mezar taşını okuyamaz?”
Asrın liderimiz şeref duyduğu mesleğini açıkladı: “İmam hatipte okurken bir kısım öğretmenlerimiz bize ‘ölü yıkayıcı mı olacaksınız?' diyordu. Evet, biz gassalız. Bu bizim için şereftir.”
Asrın liderimiz öğretim yılı açılışında konuştu, öğrencilere eğitim vizyonu verdi: “Bu ülkede ölü yıkayıcılarına da ihtiyaç var. Bunların ölüleri kimin önüne geliyor? İmamın önüne geliyor. Bu işi bilenin önüne geliyor. Bir Müslümanın imam‐müezzin aramaması lazım. Kendi ölüsünü kendisi yıkayacak bilgiye, kabiliyete erişmesi lazım. İşin aslı bu. Yoksa ölüleriniz ortada kalır.”
Sayın hükümetimiz, Mhp'den seçilip, tık diye Akp'ye geçen Beypazarı belediye başkanına transfer teşekkürü olarak neler hibe etmişti? Dört cenazeyi aynı anda taşıyabilen lüks cenaze arabası, 80 tabut, 2 bin 500 kefen bezi... Hiç kullanılmamış, gıcır gıcır, güle güle kullanın, iyi günlerde!
Akp tarafından yönetilen bir belediyemiz, icraatını “son yolculuğa yardım” müjdesiyle duyurmuştu. Peki neydi o müjde? Gururla anlatmışlardı: “Vatandaşlarımızın cenazelerini ücretsiz olarak yerinden alacak, yıkayacak ve kefene saracak olan morgumuz törenle hizmete açıldı.”
Bir başka Akp'li belediyemizin ise, kışlık yardımı bile ahiret odaklıydı: “Belediye kabristanından kesilerek, sobaya girecek şekilde paketlenmiş odunlar, evlere ücretsiz, itinayla teslim edilmektedir.”
Cenaze, ahiret, mezarlık, gasilhane, ölü, kefen, tabut, defin, mezar taşı, morg, gassal.
Netice kardeşim?
Almanya'daki seçmenleri, sandık kurulan merkezlere Diyanet'in cenaze arabaları taşıyor!
Full aksesuar.
Çelik jant.
Deri koltuk.
Klimalı.
Durmak yok... Gömmeye devam yani.
Yurttaşlık görevidir.
Sen, yenge, kaynana...
Ananı da al bin gari.