Özdil yazısında, "Yoksul ailelerin çocuklarıydık ama, hiçbir şeyimiz yokken bile, hiç olmazsa elimizde salça sürülmüş bir dilim ekmeğimiz vardı.Veya, toz şeker serpilmiş bir dilim ekmeğimiz. Geleceğe dair masum, saf, temiz hayallerimiz vardı. Pırıl pırıl umutlarımız.
Şimdi o bir dilim ekmeği yerken, utanıyoruz. 65 yaşındayım diyor mesela, halk ekmek kuyruğundaki bir ablamız, eşi hasta, evde yatıyor, kar yağıyor, bir lira ucuza ekmek alabilmek için iki saattir burdayım diye anlatıyor. Cebimde ay sonuna kadar 5 lira 25 kuruşum kaldı diyor emekli bir abimiz, ay sonuna daha 12 gün varken, çıkarıp gösteriyor 5 lira 25 kuruşunu, 5 ekmek aldım, bu kaldı diyor.
1500 lira maaşla geçinmeye çalışıyorum diyor, ben yaşlarda bir başka emekli arkadaşımız, elinde poşet, poşette üç ekmek… Bir liranın hesabını yapacağım hiç aklıma gelmezdi diyor." ifadesini kullandı.
Özdil, "38 yıldır bu ülkede gazetecilik yapıyorum, yüreğimin taşıyabileceğinden fazla insani sıkıntı gördüm, hatırlamak istemediğim boyutlarda sıkışmış hayatlara tanıklık ettim… Ama milleti, kitlesel olarak hiç bu kadar darda görmedim." düşüncesini dile getirdi.