Sözcü'den Hakan Kaya'nın haberine göre, SÖZCÜ yazarı Yılmaz Özdil, gazeteci Tuba Emlek'in Youtube kanalında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
“FELAKETİN EN BÜYÜK SORUMLUSU OY SANDIĞI YERİNE OYUNU GIDA KOLİSİNE ATAN VATANDAŞLAR”
Türkiye’deki kötü gidişatı yorumlayan Özdil, şu ifadeleri kullandı:
* 20 senedir yalancı baharlar üretildi, suni düşmanlar üretildi. Artık düşmanlar o kadar tükendi ki soğan üreticileri, marketçiler terörist ilan edildi. Şimdi de simitçiler terörist ilan edilecek. Bu yalanlarla 20 senedir Türkiye’yi bu noktaya getirdiler.
* Bu felaketin Türkiye’nin başına gelmesindeki en büyük sorumlu bana göre oyunu oy sandığı yerine gıda kolisine atan vatandaştan kaynaklanıyor. Bu milletin bir bölümü hem kendi geleceğini, hem çocuğunun geleceğini, hem de bu ülkenin pırıl pırıl insanlarının geleceğini 2 paket avanta makarnaya sattı.
* TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu Umre’ye gitti, yanlarında da yalaka gazetecileri götürdüler. Umre’de zemzemle yıkandılar, fotoğraflarını yayımladılar. İşte Türkiye bugün faciaya bu tür iş adamları yüzünden geldi.
* Yani Umre’ye gidip zemzem suyuyla yıkanan TOBB Başkanı’na sormak lazım, ‘ekmek kaç para, niye böyle oldu? Asgari ücret niye böyle?’ diye.
“AKP DİNİ SÖMÜREN PARTİ DEĞİL, YOKSULLUĞU SÖMÜREN BİR PARTİ”
Taşeron sisteminin AKP tarafından çıkartıldığını söyleyen Özdil, şöyle konuştu:
* Soma’da yaşadığımız maden faciasının temelinde aslında AKP’nin taşeron sistemi var. Ama bakıyorsunuz Soma’da bile sandıktan AKP çıkıyor. Neden, çünkü taşeron sistemiyle AKP çağdaş köleler haline getirdiği insanları, bölgeleri ekmek parasıyla tehdit ederek kendisine oy vermesini sağlıyor.
* Bugün taşeron sisteminin yoğun olarak insanları çağdaş köle haline getirdiği ilçelerimize bakın hem Ege’de hem de Karadeniz’de insanların ölerek AKP’ye oy verdiğini görürsünüz. AKP aslında zannedildiği gibi dini sömüren bir parti değil, yoksulluğu sömüren bir partidir.
“TÜRKİYE BUGÜN İTİBARİYLE DEMOKRASİ GRUBUNDAN DA DIŞLANMIŞ BİR ÜLKE”
Amerika’nın ev sahipliğinde gerçekleştirdiği demokrasi zirvesinde Türkiye’nin bulunmadığına dikkat çeken Özdil, konuşmasına şöyle devam etti:
* Türkiye bir NATO üyesi ama fiilen NATO’nun dışına atılmış bir NATO ülkesi. Türkiye güya AB ile müzakere halinde bir ülke ama AB’den dışlanmış, kapının önüne konmuş bir ülke görünümünde. AB Türkiye’yi fiilen Orta Doğu masasına koyuyor.
* Türkiye bu zihniyet yüzünden, bu kötü yönetim yüzünden, özellikle tek adam rejimine geçtikten sonraki süreçte hızlı bir şekilde NATO’dan dışlanmış bir NATO üyesi, Avrupa’dan dışlanmış bir Avrupa ülkesiydi, bugün itibariyle demokrasi grubundan dışlanmış ülke. Bu ülkenin ekonomisi düzgün olabilir mi?
* 2018 seçimiyle birlikte Türkiye, demokrasiden uzaklaştı. Bu korkunç bir şey. Birtakım Arap ülkeleriyle bir şeyler yapmaya çalışıyor, aslında Arap Birliği’nden bile Türkiye dışlanmış bir ülke. Arap Birliği’nden dışlanmış tek Müslüman ülke Türkiye.
“BENİM HAPSE GİRMEMİ İSTEYEN HULUSİ BEY HERHALDE BU İŞLERE BAKIYORDUR”
Özdil, Aselsan, Roketsan ve Havelsan’ın Katar'a satılacağı iddialarına ilişkin ise şöyle konuştu:
* Aselsan’ın satılma ihtimalini ben mümkün görmüyorum. Aselsan’ı AKP bile satamaz. Aselsan’ı satamazsın ama Aselsan’ın malını satarsın Arap da alır onu Ukrayna’ya verir sonra Rusya bunun faturasını sana keser.
* Aselsan üzerinden satılacak bazı askeri teknolojilerin Türkiye’nin başına bela olabileceğini ben askerliğini kısa dönem yapmış bir vatandaş olarak bile görüyorum. Herhalde askerliğini şu anda orgeneral olarak yapan arkadaşlar da görüyordur.
* Mesela Hulusi Akar falan görüyordur. Benim hapse girmemi isteyen Hulusi Bey herhalde bu işlere bakıyordur. Ben Arapların yerinde olsam bugün alacağıma iki ay sonra alırım daha ucuza alırım. İş bu hale geldi.
“BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİNE DİLENCİ GİBİ EL AÇTILAR”
İktidarın, Arap ülkeleriyle olan yakın ilişkisine de değinen Özdil, “‘Şerefsiz’ dedikleri, 15 Temmuz darbesini yaptı dedikleri, Birleşik Arap Emirliklerine dilenci gibi el açtılar. ‘Katil’ dedikleri Suudi Arabistan’a ceket ilikliyorlar. Halbuki aynı Suudi Arabistan senin mallarını bile marketlerinde satmadı. Sen adama yalakalık yapacağım dile takla atıyorsun” diye konuştu.
“PEŞ PEŞE YAPTIĞIMIZ YANLIŞ HAMLELERLE BÖLGENİN TEK KAYBEDENİ OLDUK”
Doğu Akdeniz’deki boru hattı projesine Akdeniz’de kıyısı olmayan Birleşik Arap Emirlikleri’nin ortak edildiğini vurgulayan Özdil, şunları söyledi:
* ABD, Yunanistan’ın Dedeağacı’na üs kurdu. Bütün Yunan adalarını silahlandırdı. Dedeağaç’a devasa bir doğalgaz platformu kuruyorlar. Buranın doğalgazını ABD ve Katar verecek.
* Peş peşe yaptığımız yanlış hamlelerle bölgenin tek kaybedeni olduk. 9 milyon Suriyeliyi sırtımızda taşır olduk. Yaklaşık 15 milyon Türk vatandaşı olmayan insanı da taşıyor Türkiye.
* Bunların altından Türkiye’nin kalkabilmesi mümkün değil. Her anlamda sıfırı tüketmiş vaziyette. Allah sonumuzu hayır etsin.
“SEDAT PEKER NEREDE?”
Meclis’te yaşanan kavgaların odak noktasının Sedat Peker’in iddiaları olduğunu söyleyen Özdil, “Sedat Peker şimdi nerede? Bunun peşine düşmeyecek olan muhalefet, kokainin izini nasıl sürecek? Muhalefet daha büyük iddiaların, daha somut iddiaların peşine düşüp, sahip çıkmak lazım. Osman Kavala’nın akıbetini merak ederken ki etmeliyiz, Selahattin Demirtaş’ın akıbetini merak ederken ki etmeliyiz. Sedat Peker’in akıbetini de merak etmeliyiz” ifadelerini kullandı.
“MUTLAKA MHP’NİN DE KAZANILMASI LAZIM”
Özdil, “Mutlaka MHP’nin de kazanılması lazım. Eğer bir bloksa bu bloğu büyütmenin yolunu da bulmak lazım. Çünkü teknik olarak AKP’nin fişini MHP çeker. Hepimiz birbirimizi dinliyoruz, dolayısıyla MHP ile oturup konuşmakta fayda var diye düşünüyorum. En azından TÜİK Başkanı ile konuşmaktan daha verimli bir konuşma olur. Seçilmiş insanlarla, seçilmiş partilerle diyalog halinde olmak daima iyidir diye düşünüyorum. Ortak ana fikir oluşturuluyorsa, ortak ana fikirdeki ortak paydaları da büyütmekte fayda var” diye konuştu.
“METİN FEYZİOĞLU, YETKİYİ SARAY’A DEVRETTİĞİ GÜN ZATEN BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANLIĞINI KAYBETMİŞTİ”
Metin Feyzioğlu’nun Türkiye Barolar Birliği seçimini kaybetmesini de değerlendiren Özdil, şunları söyledi:
* Metin Feyzioğlu, barolarda avukatlardan aldığı yetkiyi götürdü Saray’a teslim etti. Yani halk arasındaki tabirle ‘döndü’.
* Feyzioğlu, yetkiyi Saray’a devrettiği gün zaten Barolar Birliği Başkanlığını kaybetmişti. Bana sorarsan insan içine çıkamaz hale gelmiştir.
* Çünkü Barolar Birliği Başkanıyken, seçildiğinde insanların ona gösterdiği takdire bakın, sonra aldığı yetkiyi Saray’ın emrine verdiğinde aynı kişilerden uğradığı hakarete bakın. Bu korkunç bir şey.
* Metin Feyzioğlu’nu seçen barolar, bugün yine hukukun üstünlüğünü savunan bir kişiyi Barolar Birliği Başkanı yaparak aslında avukatlar bulundukları yerden ayrılmadıklarını gösterdi.
“ATATÜRK’Ü SIRTINDAN BIÇAKLAYAN TOPLUM ŞU ANDA BUNUN BEDELİNİ ÖDÜYOR”
Özdil, şöyle konuştu:
* Geldiğimiz nokta şu, Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’sine ihanet etmenin bedelini ödüyor Türkiye. Mustafa Kemal Atatürk’ü sırtından bıçaklamanın faturasını ödüyor. Mustafa Kemal Atatürk’e lanet okuyan nankör Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ve onu buna cesaretlendirenlerin faturası.
* Özü itibariyle tek tek her sorunumuza bakabiliriz. Ama hepsinin çıkış noktası Atatürk aydınlanmasıdır.
* Atatürk aydınlanmasından, Mustafa Kemal Atatürk Cumhuriyetinin felsefesinden uzaklaştığı için Türkiye bugün dünyanın çıkmaz sokağına girmiş vaziyette.
* Mustafa Kemal Atatürk’ü sırtından bıçaklayan toplum şu anda bunun bedelini ödüyor.