Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, “Onurunla çalış hayaline ulaş” sloganıyla televizyonlarda yayımlanan kamu spotunu hatırlatarak, eleştirilerde bulundu. Söz konusu reklamı, "Vatan görevi 'işsiz mesleği'ne dönüştürülüyordu. Milli şuur kavramının yerine 'dükkan' konuluyordu" diyerek eleştiren Özdil, İdlib'dne gelen şehit haberlerini hatırlatarak, "O köy kahvesinde ağaç altındaki tahta masada “dükkan hayali” kuran gariban delikanlılarımız onlar. Mekanları cennet olsun. Ama, bu milletin çocuklarına bunu yapanların ne öbür dünyada mekanı olsun, ne de bu dünyada dükkanı olsun inşallah!" diye yazdı.
Özdil'in "Dükkân" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Eminim hatırlarsınız… Üç yıl kadar önceydi. “Kamu spotu” adı altında televizyonlarda bangır bangır reklam yayınlıyorlardı.
★
Bir köy kahvesiydi. Bahçede, ağaç altındaki tahta masada, dalgın dalgın uzaklara bakan bir delikanlı tek başına oturuyordu. Çay bile içmiyordu. O sırada bir başka delikanlı gelip, yanına oturuyor ve “hayırdır kardeş, neden böyle kara kara düşünüyorsun” diye soruyordu. Kara kara düşünen delikanlı anlatıyordu… “Kanka, askerlik vatan borcu ama, aileme kim bakacak?” Meğer, derdi buydu… Tarlada bahçede çalışıp ailesini geçindiriyordu, ama askerlik yaşı gelmişti, askere gidince ailesinin geliri kesilecekti, onu düşünüyordu.
Haklıydı. Çok da şanslıydı. Yanına gelen arkadaşı hemen akıl veriyordu…
“Bizim eski mahalledeki Mehmet'i hatırlıyor musun, bizim Mehmet sözleşmeli er olmuş, üç bin lira civarında maaşla üç yıl boyunca görev yapmış, sonra ikramiyesiyle birlikte terhis olmuş, hatta memleketine gidip dükkan açmış” diyordu.
Kara kara düşünürken bunları duyan delikanlının yüzünde aniden güller açıyordu ve sevinçle, umutla soruyordu…
“Üç yılda hem vatan borcunu öde, hem maaş al, üç yıl sonra da işini kur, nasıl başvuracağız?” Öbür delikanlı da arkadaşının geleceğini kurtarmanın keyfiyle cevaplıyordu… “Kara kuvvetleri komutanlığının internet sitesine giriyorsun, gerisi kolay!”
★
Kamu spotu denilen reklam buydu.
“Onurunla çalış Hayaline ulaş”
Reklamın sloganı da buydu.
Mete Han'dan başlayan 2 bin 200 yıllık “asker millet” geleneği… Askerliği anca parayla yapan millet haline getiriliyordu. Vatan görevi “işsiz mesleği”ne dönüştürülüyordu. Milli şuur kavramının yerine “dükkan” konuluyordu.
Memleketi yıllardır “hayaldi gerçek oldu” palavrasıyla yöneten zihniyet, kendi çocuklarını bedelli askerlikle kurtarırken, yoksul çocuklara işte bu “hayal”i sunuyordu.
Şimdi bakın lütfen Suriye'deki şehitlerimize… Uzman onbaşı. Uzman çavuş. Sözleşmeli er. Dün üç şehit daha verdik… Aynı.
O köy kahvesinde ağaç altındaki tahta masada “dükkan hayali” kuran gariban delikanlılarımız onlar. Mekanları cennet olsun. Ama, bu milletin çocuklarına bunu yapanların ne öbür dünyada mekanı olsun, ne de bu dünyada dükkanı olsun inşallah!