Asrın liderimiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurarak, Türkiye'yi resmen şikayet etti mi hiç?
Etti.
Hapis cezasına çarptırılmıştı, adil yargılama yapılmadı dedi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu.
★
Hiç kimse çıkıp “eyy asrın liderimiz, hem Avrupa'ya haçlı ittifakı diyorsun, hem de memleketi haçlılara şikayet ediyorsun” dedi mi?
Demedi.
Anayasal hakkıydı, hakkını kullandı.
★
Asrın liderimiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne bir defa daha başvurarak, Türkiye'yi gene resmen şikayet etti mi?
Gene etti.
Mahkumiyetine ilişkin sicil kaydı silinmişti ama, Yargıtay bu kararı yok sayıyordu, hukukum çiğnendi dedi, yürütmeyi durdurma kararı için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu.
★
Hiç kimse çıkıp “eyy asrın liderimiz, hem Avrupa'ya gavur toprakları diyorsun, hem de memleketi gavur topraklarına şikayet ediyorsun” dedi mi?
Demedi.
Anayasal hakkıydı, hakkını kullandı.
★
Asrın liderimiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne üçüncü defa başvurarak, Türkiye'yi gene resmen şikayet etti mi?
Üçüncü defa da etti.
Hem de YSK'ya karşı şikayetçi oldu.
Siyasi yasak getirilmişti, seçme seçilme hakkı elinden alınmıştı, Yüksek Seçim Kurulu kararının haksız, yanlış ve hukuksuz olduğunu belirterek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu.
★
Hiç kimse çıkıp “eyy asrın liderimiz, hem Avrupa'ya nazi diyorsun, hem de memleketi nazilere şikayet ediyorsun” dedi mi?
Demedi.
Anayasal hakkıydı, hakkını kullandı.
★
Peki, dindar cumhurbaşkanımız abdullah gül, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurarak, Türkiye'yi resmen şikayet etti mi?
O da etti.
Eşi hayrünnisanım, först leydi olmadan önce türban taktığı için üniversiteye kayıt yaptıramamıştı, haklarım engellendi dedi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu.
★
Hiç kimse çıkıp “eyy dindar cumhurbaşkanı, kendin muhalefetteyken, Avrupa'ya hıristiyanlar birliği diyordun, Türkiye'yi zenginler köşkünün bahçesindeki köpek kulübesine koyacaklar diyordun, şimdi bizim memleketi o köpek kulübeli hıristiyanlar birliğine mi şikayet ediyorsun” dedi mi?
Demedi.
Anayasal hakkıydı, hakkını kullandı.
★
Atatürk Cumhuriyeti'ne her türlü küfürü eden yobaz-yandaş akit gazetesinin, akp tarafından akil ilan edilen şeriatçı yazarları abdurrahman dilipakla hasan karakaya, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurarak, Türkiye'yi resmen şikayet etti mi?
Onlar da etti.
Vefat eden deniz kuvvetleri komutanımız hakkında hakaret içerikli yazılar yazmışlar, tazminata mahkum edilmişlerdi, tazminatı ödeyemedikleri için abdurrahman dilipakın evine haciz gelmişti, ifade özgürlüğümüz ihlal edildi dediler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdular.
★
Hiç kimse çıkıp “ulan din bezirganları, üç kuruş para için Vatikancı mı oldunuz” dedi mi?
Demedi.
Anayasal haklarıydı, haklarını kullandılar.
★
Hal böyleyken…
İstanbul büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, Avrupa Konseyi yerel yönetimler kongresinde konuştu, Türkiye'yi tek kelime şikayet etmediği gibi, demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü savundu, seçimle gelen seçimle gitmeli dedi, Avrupa'nın gözünün içine baka baka Barış Pınarı harekatının kesinlikle şart olduğunu söyledi.
★
İçişleri bakanımız çıktı “ahmak” dedi.
“Avrupa'ya giderek Türkiye'yi şikayet eden ahmağa söylüyorum” dedi.
“Avrupa'ya gidip Türkiye'yi şikayet etmek akıl sağlığı işareti midir?” dedi.
★
Akıl sağlığıyla alakalı bir işaret olduğunu sanmıyorum ama, içişleri bakanımızın zeka seviyesiyle alakalı bir işaret olduğu kesin!