Abone Ol

Yobaz Akit yazarı Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ı topa tuttu

Akit yazarı İdris Günaydın, “Üç makama üç dilekçe” isimli yazı dizisinin ikinci bölümünde Diyanet İşleri Ali Erbaş’ı ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nı eleştirdi.

Yobaz Akit yazarı Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ı topa tuttu

Akit yazarı İdris Günaydın, bugünkü yazısında Diyanet’i ve başkanını topa tuttu. Günaydın, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Ali Erbaş’ı eleştirdiği yazısında, kadınlara miras verilmemesi konusuna değinerek, kadınların mirastan pay alabilmesi için konunun hutbelere taşınmasını istedi.

İdris Günaydın, kadınların mirastan pay alamamalarını eleştirerek, bu konunun hutbelere taşınmasını ve kadınların mirastan pay almasının önünün açılmasını istedi.

İdris Günaydın’ın, “İkinci dilekçe: Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a” başlıklı yazısı yazısı şöyle:

Muhterem Ali Erbaş

Sizinle hacda, Metaf alanında kısa da olsa ayaküstü görüşmüştük. Orada ‘Size veya kuruma hitaben birkaç yazı yazdığımı’ beyan edince ‘Öyle mi’ diye tepki vermiştiniz. Basın kurumların aynasıdır. Biz de ayna görevimizi görelim..

Sayın Erbaş

Geçmiş yazılarımı da, tekrar incelemenizi, okumanızı tavsiye ederim. Zira her yazım tenkid ve tekliflerle doludur. Tenkitlerin hepsi de yapıcı tenkitlerdir.

Malumunuz, Türkiye’de Diyanet İşleri Başkanlığı makamını, fırsat bulsa bir gecede yok etmek isteyenler olduğu gibi, etkinliği minimize olsun düşüncesinde olanlar ve bizim tarikatın veya cemaatin arpalığı şeklinde olup bize hizmet etsin diyenler çokça bulunmaktadır.

Lakin milletimizin ekseriyeti mevcut haliyle devam etsin fakat etkinliği artsın inancındadır; çok şükür.

Geçmişte yaptığım tenkitlerin ikisini yine buraya alayım:

1- Türkiye’de kadınların mirastan pay alması ile ilgili durum sıkıntılı konulardan birisidir.. Kanaat, çoğu yerde, ‘kızlar hiç miras almaz’ şeklindedir.

İster şer’î isterse örfi anlamda ne babalar kızlara miras verir ne de babadan sonraya kalmış ise bu iş; erkek kardeşler bacılarına...

Bu konunun hassasiyetini ihtiva eden hutbelere ve vaazlara ihtiyaç var. Bunu kim yapacak? Elbette ki başında bulunduğunuz kurum...

2- Türkiye’de camilerin şadırvanları çok ölçüsüz. Abdest alırken rahat etmek nafile.

Bu konuda Giresun Teyyaredüzü Mahallesi Serpile Hatun Camii’nin şadırvanını örnek olarak sunuyorum. Tüm şadırvanlar o ölçüyle yapılsa mesele kalmaz. Bu konuda bir ‘tip proje’ hazırlanmalıdır. Yeni birkaç teklifim olacak. Hacla ilgili.

Malum hacca gittim. Türk hacıları çok yaşlı idi. Hacılarımız gençleştirilemez mi? Kontenjanın belli kısmı kırk yaşın altı olacak denilemez mi?

Hacda Türklerin yemeklerinin bir yerde pişirildiği söyleniyor. Bu yemekler Türk mutfağına uygun pişirilmiş mi? Türk damak tadına uygun...

Hacılarla ilgilenen görevlilerin hangi hacca niyet edecekleri konusunda detaylı ve can alıcı bilgiler verdiğine şahit olmadım. Her biri yetmişin üzerinde hacılar ne anlar bir iki nasihatle Haccı Temettuya, İfrada, Kırana niyet etmekten?

Bu konu daha detaylı işlenmeli ve tek tek hacılara sorulmalıdır.

Bir de kurban konusunda hepimiz şüphedeyiz. Suudların bu konuda hangi uygulama içinde olduklarından emin olamıyoruz.

Bu konuda daha ikna edici görseller sunulmalı değil mi?

Bir de Suud Hac Bakanlığı ile bu konu konuşulup kurbanların fakir ülkelerde kesilmesi sağlanamaz mı?

Bu meseleyle ilgili bir içtihat gerekiyorsa dünya üzerinde yetkili içtihat kurumları konuya kafa yorsunlar.

Vesselam.”