Hürriyet yazarı Onur Baştürk, unutkanlıktan aynı kızla çıkma tesadüfünü bugünkü köşesine taşıdı.
Onur Baştürk'ün yazısı şöyle:
Unutkanlıktan aynı kızla çıktılar
Mehmet Y. Yılmaz geçen hafta Hürriyet Seyahat’teki yazısının girişinde Milan Kundera’nın Yavaşlık kitabından bahsediyordu.
Yavaşlık ile anımsama, hız ile unutma arasındaki gizli ilişkinin kitaptaki anlatımından dem vurarak...
Arada bir bu köşe topraklarında şehir hikayeleri de yazıyorum ya.
Şimdi anlatacağım hikayeyi dinleyince işte bu mesele geldi aklıma:
Çok hızlı yaşıyoruz ve dolayısıyla her şeyi aynı hızda unutuyoruz.
Üç gün önce izlenen
dizi yahut beş hafta önce yaşanan büyük aşk fark etmiyor.
Sürekli bir akış var ve habire her “an”ın yenisi geliyor önümüze.
BÖYLE BİR
UNUTMA OLAMAZ
Bu yüzden bellek de kaydetmiyor, direkt unutma kutusuna yolluyor bazı şeyleri.
Kendini yormamayı seçiyor herhalde.
Ama böyle bir unutma görmemişsinizdir!
Kahramanlarımız yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen, sürekli beraber sosyalleşen iki yakın erkek arkadaş.
Bir tanesi geçen yıl bir kızla çıkıyor.
Çok fazla sürmüyor ilişki, bir süre sonra ayrılıyorlar.
Aradan zaman geçiyor. Aynı kız geçtiğimiz haftalarda diğer adamla çıkmaya başlıyor.
Adam diyor ki, “Sen bana bir yerden tanıdık geliyorsun, ama nereden?”
Kız da aynı hislerde, ama birbirlerini bir türlü çıkaramıyorlar.
Sonra biraz deşip konuşunca ortaya çıkıyor.
“Aa” diyor kız,
“Ben senin yakın arkadaşınla çıkmıştım.
Kaç kez de aynı ortamda beraber bulunduk oysa.
Pes, nasıl hatırlamam!”
“Evet, doğru diyorsun” diyor adam da, “Şimdi hatırladım.”
İlişki devam etmiyor tabii, onlar da bir süre sonra ayrılıyor.
BU DAHA BAŞLANGIÇ
İki erkek arkadaştan biri diğerine bu olayı anlatırken gülüyordu, “Ya nasıl unutulur böyle bir şey! Hâlâ inanamıyorum” diye.
“Daha durun, bu başlangıç” dedim araya girerek,
“Bu hızda yaşamaya devam edersek iki yıl sonra filan ne kadar yakın arkadaş olduğunuzu da pekala unutabilirsiniz...”
Biraz ürkütücü mü konuşmuşum ne?
Ama öyle valla.