Ömer Çamoğlu ve Gizem Özden’in röportajı...
Hakkınızda araştırma yapıp daha detaylı bilgi edinmek için internete girdik, fakat o kadar az bilgi var ki memleketinizi bile öğrenemedik. Beşiktaş’ta doğup büyüdüğünüzü biliyoruz.
Eyvah! Diyerek söze başlıyor ve gülüyor. Daha ne olsun Beşiktaşlı’yım işte Çarşı kızıyım. Annem Adapazarı-Karasulu, babam da İstanbullu. Ben İstinye’de doğdum, daha sonra Beşiktaş’a geldim ve hep orada kaldım ama artık orada değilim.
İSMİM "YOCALODİ" DEĞİL, "YONCA"
İlk çıktığınız zamanlarda isminizin Yoncalodi olduğu düşünülüyordu. Soyadınızın Lodi olduğu sonra öğrenildi? Lodi’nin anlamı ne? Melodiden geldiğini düşünenler vardı çünkü…
O tamamen bir karakter hatası bence. Hiç öyle bilerek yapılmış bir şey yok. Ozaman kullanılan yazı karakterinden kaynaklı bir durum. Böyle bir konu bir gün dahi konuşulmadı ilk albüm çıkarken. Yonca adım, Lodi de soyadım. Hatta en çokta sinir olduğum şeylerden biri birleşik yazılması. Artık son zamanlarda bu durum aşıldı. Lodi, prens soyundan gelen anlamını taşıyor.
Pop şarkıcılar genelde alaylı oluyor. Siz mekteplisiniz, konservatuar çıkışlısınız. Neden pop? Konservatuar çıkışlı olanlar genelde popu tercih etmiyorlar çünkü.
Aslında operacı olayım düşüncesiyle de girmedim ben konservatuara. Tamamen eğitim almak adına, hocalarımın yönlendirmesiyle girdim. Operayı da zamanla sevdim fakat okula girdiğimde başka yerlerde de çalışmaya başladım okul orkestrasıyla ve para kazanmaya başladım bu işten. Daha doğrusu var olan bir gruba dahil oldum. Sahne tozunu yuttuktan sonra da bu işi çok sevdim ve bir anda kader ağlarını ördü diyebilirim. Pop müzik tüm dünyaya egemen olan çok revaçta olan bir müzik türü. İçinin boş olarak algılatılmasının bir dayanağı yok bence. The Beatles da pop müzik yapmış, Abba’da… Türkiye’de pop müzik yapıyorsan doğu kökenimizi de batı kökenimizi de rahatça kullanabiliyorsun demektir. Pop müzik buna izin veriyor. Pop müziğe bakış açılarının farklı olmasıyla alakalı bir durum söz konusu. Bu durumu kişiselleştirmek istemiyorum ama 10 yıl sonra başkasını dinlemeyi tercih etmezsin, ama beni dinlersin. O zaman mutlu olurum bu kadar basit.
"AYAKLARINA SIKDIRTIYORUM"
‘Ekşi Sözlük’te sizin hakkınızda olumsuz yoruma pek rastlayamadık. Bu kadar iğneleyici bir sitede sevilmek kolay değil. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Sildirtiyorum onları, ayaklarından vurdurtuyorum diye gülerek başlıyor cümlesine… Bu işin en başından bu yana kendimle ilgili büyük cümleler kurmadım, büyük cümleleri sevmem. Çok da utanırım biri beni övdüğü zaman. Fakat gerçekliğimle gurur duyuyorum. Galiba en çok dışarıya yansıyan ve şarkılarımı söylerken de başarılı olamama sebep olan gerçekliğimdir. En çok inandığım ve sığındığım şey bu çünkü. Maskelerle yaşamayı bilmiyorum ben. Elle dokunulur olmak her zaman işlerimi kolaylaştırdı. İlk günden beri bana çok inandılar. Ben hep müzik yapmayı hedefledim ve hep bu yolda ilerledim. Saygı duyuluyor olmayı her zaman her şeyin üstünde tuttum.
"OKULDAN KOVULMADIM, KENDİM AYRILDIM"
Yalnız bir yorumda sizin Mimar Sinan Üniversitesi’ne 1.likle girmenize rağmen, 2. Senenizde okuldan ayrıldığınız iddia ediliyor.
Ben bitirmedim Mimar Sinan üniversitesi’ni. 2. Sınıfta da değilde son senemde ayrıldım. Hatta sözlükte atıldı deniliyor fakat yok öyle bir şey. Kendi isteğimle ayrıldım. Çünkü benim yolum başka bir yöne gidiyordu. Bir yol ayrımına girmem lazımdı. Ya operacı olacaktım ya da bu tarafı seçmem gerekiyordu. Ben hiçbir zaman mezunum demedim zaten. Sonuçta bu benim kararımdı. Bir sabah kalktım ben bu işi halletmeliyim dedim ve hocalarımla konuştum, bırakacağımı söyledim. Kıyamet kopardılar nasıl olur diye. Ben başka bir yolu seçtim dedim ve oraya gidiyorum dedim. O yüzden saklayacak, gocunacak bir durumum yok. Zaten öyle zor bir okulu okuyupta o işi yapmamak büyük haksızlık olacaktı. Öyle günler geçirdim ki çalıştığım kulüpte sahneden sabah 4’te inip, sabah 8’de şan dersine giriyordum. İşler iyice zorlaşmaya başlamıştı ve pişman değilim şu an verdiğim karardan. Bizde genelde diplomayı alıp duvara asmak meşhur olduğu için. Atıldı demek kolaya geliyor tabi ki.
CANIM AİLEM DİZİSİ VE "EMANET"
En çok sevilen parçalarınızdan biri olan ‘Emanet’ Canım Ailem dizisinde tanındı. Bu konuda farklı metodlar deniyorsunuz. Herkes CD’yi piyasaya sürerken siz dijital ortamı tercih ediyorsunuz. Sizi buna iten sebep ne?
Artık hızlanıyoruz, biraz daha yavaş olmayı öğrenmemiz gerekiyor aslında. Ama maalesef çağ bizi daha cok hıza teşvik ediyor. Ettikçe de daha çabuk yorulan, tüketen bir nesil haline geldik. Bizden sonrakileri daha büyük tehlike bekliyor bence. Ama bu hıza ayak uydurmak zorundayız. Dijital ortam bizim işimizi çok kolaylaştıran bir şey. Bugün bir şarkı kaydı girip, akşamına dijital platformda yayınlayabiliyoruz. Bu kadar hız varken eski metodlar ne kadar geçerli de olsa tercih edilen taraf o oluyor. Ben tabi ki albüm yapmakta ısrar ediyorum. Çünkü arşivlik albümler yapmaya çalışıyorum. Ama dijital ortamı da ihmal etmemek lazım. Canım Ailem konusuna gelince o bir metoddan çok diziyle şarkının kendini bulmasıydı. Dizi çok samimiydi, şarkı çok duyguluydu ve sanki birbirleri için yazılmış gibi bir izlenim ortaya çıktı. Herşeyin formülü eşittir içtenlik.
Son zamanlarda dizilerde şarkı tanıtımı ön planda. Mesela Gülse Birsel Yalan Dünya dizisinde Nil Karaibrahimgil’in Şarkılarını tanıtıyor ya da her hafta başka bir grubu çıkarıp tanıtıyor.. Dizilerde şarkı tanıtımı sizden sonra artmaya başladı. Bu duruma nasıl bakıyorsunuz?
Türk insanı en çok televzyon ekranı başında vakit geçiriyor. O yüzden de en fazla kitleye ulaşabilme şansın dizilerde sesini duyurmaya bağlı. Dizilerde ses duyurma İkinci Bahar’la başlamıştı sanırım. Müzikle ekranda gördüğünüz şeyin kuvveti eğer çarpışmıyorsa hiçbir şey veremezsiniz. Selvi Boylum Al Yazmalım dediğimizde aklımıza müziği hemen gelir. Müthiş bir film ve çok güçlü bir müzik. Müziğin hafızası görsel hafızayla birleştiği zaman işin rengi değişiyor ve iş büyüyor. Seyirci kitlesinin fokus olduğu bir anda şarkıyı seyirciye duyurmak en güzel yol bence. Bu sezonda da Bir Çocuk Sevdim şarkısını söyledim ve Bir Çocuk Sevdim dizisinin jeneriği oldu. Gelecek sezona da yine yapabilirim.
Peki dizi müzikleri yapan sanatçılar arasında en çok kimi beğenirsiniz?
Nail yurtsever ile çalışıyorum. Toygar Işıklı benim 8-9 yıl birlikte çalıştığım bas gitaristimdi, sonra dizilere başladı. Bence çok başarılı. Onunla her zaman her şekilde çalışırım. Benim için şarkı esastır, isim önemli değil ama genelde sevdiğim isimler yapıyor bu işi.
"ALBÜMLERDEN DEĞİL, KONSERLERDEN KAZANIYORUZ"
Dijital ortamda yaptığınız satış mı yoksa albüm çıkarmak mı daha kazançlı?
Her ikisi de. Albüm satışlarının eski rakamlarda olmaması dijital ortamdan kaynaklanıyor. Yasal platformlardan bahsediyorum. Bir şarkıcı aslında en çok sahneden para kazanıyor. Albüm satışı ve dijital satışları genelde yapımcı firma alıyor. Korsan herkesin ağzını yakmış durumda. Bu konuda da ses duyurmak maksatlı çok çalışma yapılıyor.
VATANDAŞ FARKINDA OLMADAN "HIRSIZLIĞA" ORTAK OLUYOR
Şarkım yayılsın da nasıl yayılırsa yayılsın zihniyeti mi var peki?
Bu zihniyet de vardır illa ki ama eninde sonunda bu yine kendine zarar. Çünkü bir süre sonra yapımcı da o işe para yatıramaz hale geliyor. Sende yapamaz hale geliyorsun.
Nasıl önüne geçilir bunun sizce?
Meslek grupları çeşitli sistemler geliştiriyorlar, uğraşıyorlar. Tüm dünyada daha oturmuş bir şey değil. Bizim de daha telif haklarıyla ilgili aşmamız gereken çok fazla yol var. Ama böyle devam edersek şu andakinden de ciddi sorunlarımız olacak. Yasal olan sitelerden çok yasal olmayanlar faal olduğu için albüm çıktıktan 15 dk sonra ‘full albüm indir’ diye bir link çıkıyor ve ben kalp krizi geçiriyorum. Ha benim evimden gelip bir eşya çalmışsın, ha bunu yapmışsın. O daha büyüğü çünkü benim aylarımın emeği o. Benim gelir kapım bu sonuçta. Hırsızlık olduğunun da tam farkında değiller sanırım. Bence dinleyiciyi bilinçlendirmek en büyük koruma yöntemi olacaktır.
Albüm fiyatları buna neden olabilir mi acaba? Biraz daha ucuz olsa…
Yapım şirketleri bu durumdam en fazla zarar görenler bence. Ne kadar düşük tutulabilir ki? Bir şarkı indiriyorsun 1 TL. Bu paraya simit alamazsın bazı semtlerde. Fiziki olarak alma tamam, gir bir yasal siteye 1 TL’ye o şarkıyı dinle, satın al. Sonra başka bir şarkı daha dinle 2 TL ver. Ama gidip başkasının cebinden çalınan paraya sende para katma.
ROCK ŞARKILAR DA SÖYLÜYORUM
Rock müzikte duygular daha iyi ifade ediliyor diye bir sözünüz var. Rock müzikle ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz? Rock şarkı yapmayı ya da albüme koymayı düşünür müsünüz?
Ben pop müzik şarkıcısıyım, pop müziği pek bırakcak bir durumum söz konusu değil ama bazı üniversite konserlerinde sevdiğim rock şarkıları seslendiriyorum. Albümde yer vermem diye kesin bir şey demem. Kesin cümlelerim yoktur.
Sizce sizinle özdeşleşen bir şarkınız var mı? Lonca Lodi dendiğinde insanların aklına hangi şarkı gelir ya da gelmeli? Bizce Emanet…
Tek şarkıyla anılırsam sorun var demektir. Böyle 4-5 tane şarkı var. Bunlardan biri Sana Bir Şey Olmasın, Düştüysek Kalkarız, Milat, Emanet, Anlatma… Hepsi dönem dönem çok sevildi. Yıllar sonra tek şarkıyla hatırlanırsam, emeğime yazık derim ben o zaman. Tek şarkıyla anılmak istemem.
Gündemde en çok neleri takip edersiniz?
Gündemi takip edip mutsuz olsam bile herşeyi takip ediyorum.
Gazete mi okursunuz yoksa interneti mi takip edersiniz?
Gazete alıyorum, her akşam o saatte evde olamazsam da internetten takip ediyorum. Hemen hemen tüm haberleri takip ederim. Sosyal medya da ani gelişmeleri anlamak için iyi bir araç. İnternet gazeteciliği, yazarlığı, bloglar çok hızlı bir şekilde gelişiyor. Takip etmemek çok büyük bir cehalet artık. Takip etmek istemesenizde her yerden karşınıza çıkabiliyor.
"ARTIK ŞARKILARIMI PAYLAŞACAĞIM"
Yonca Lodi imzalı bir şarkı kimsenin kasedinde göremedik. Kimseye şarkılarınızı vermeyi düşünmüyor musunuz?
Artık kendime uygun bulmadığım, şarkılarımı vermeyi düşünüyorum. Bazen erkek ağzıyla bile yazdığım şarkılar olabiliyor. Paylaşacağım artık bundan sonra…
Müzik sektöründe olmasaydınız hangi sektörü seçerdiniz?
Gazeteci olurdum.
"TEK SERMAYEN ÇIPLAK POZLARINSA..."
Sosyal medyanın günümüzde kullanılış şeklini etik buluyor musunuz? Sosyal medyayı oğlunuzun hayatının neresinde görüyorsunuz?
Benim oğlum şu anda bilgisayarı açmıyor bile. Mesela bir Facebook hesabı var, 18 yaşında görünüyor orada. Birlikte fotoğraf yüklüyoruz. Sonuçta bunu bir yaştan sonra engelleyemeyeceğiz, ama ergen kesim için çok kötü hikayeler, yazışmalar duydum. Bunu nasıl engellenebilir bilmiyorum. Bazen ‘benim çocuğum yapmaz’ dediğimiz birçok şey başımıza gelebiliyor.
Müstehcen görüntüler için devlet kendince bir takım önlemler alıyor. Fakat biz bunu ünlüler açısından soruyoruz. Bazı ünlülerin Twitter’da uygunsuz fotoğraf paylaşması ilerde tüm ünlülerin başına iş açabilir mi?
Ünlü olarak yaklaşmak yerine, yetişkin birer insan olarak sorumluluklarımızın farkında olmak lazım. Sadece ‘ünlüyüm ve sorumluyum’ diye düşünmemek lazım. ‘İnsanım ve sorumluyum’ diye düşünmek lazım. O zaman herkes çuvaldızı önce kendine batırıp ne yaptığının farkına varacaktır. Ama tek sermayen eğer o pozlarınsa o zaman fazla söylenecek bir şey yok.
Ünlü insanlara göre ayırmamak lazım diyorsunuz ama halk biraz da ünlülere göre yönlenmiyor mu sizce?
Ama tüm dünyada böyle bu. Yıllarca Jennifer Lopez’in poposunu konustuk burada, bende konuştum. Beni aşan bir konu bu aslında. Bir sosyologla konuşup nerden geliniyor, nereye gidiliyor, ne yapılıyor diye… Ben bir ünlü olarak, birey olarak, anne olarak elimden gelenin de üstünde bir çaba gösteriyorum. Bu benim kendi oto kontrolüm, elimdeki bu ünü bu yönde kullanmak benim kendi kişisel tasarrufumdur. Kendi yöntemlerimle kendi çocuğumu korurum ama başkasına ‘sen neden çıplak fotoğrafını Twitter’e koyuyorsun?’ diyemem. Ama bunun toplu olarak engellenmesi mi doğrudur bilmiyorum. Çünkü sansür her zaman yasağı kaşıyan bir şeydir. Yasak her zaman caziptir. Hele 12-13 yaşlarında ergen bir çocuğa yasak, olmaz tu kaka der, yasaklarsan daha çok o yöne itmiş olursun.
Ben niye Twitter’e girdim? Çünkü çok fazla sahte hesap vardı. Benim adıma herkesle yazışılıyordu. O yüzden gerçek bir hesap açarak ‘Ben Buradayım, kanmayın’ demek zorunda kaldım. Çokta geç girdim Twitter’e. Bu kirliliğinde farkındayım tabi ki ama içine girmeden uzak duruyorum.Twitter hesabımı işimle ilgili besliyorum. Çıplak fotoğrafları, reklamları vs etik bulmuyorum.
Facebook’ta da özel hesabım var sadece arkadaşlarımın ekli olduğu…
Müziği ne olursa bırakırsınız?
Müzikte tabu olmaz. Asla bırakmayayım lütfen. (gülüyor) Asla müziği bırakamam.
VE... CAN BONOMO
Can Bonomo ve Eurovision şarkımızla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Olmazsa olmaz bir soru bu her halde. Ben Can’ı çok seviyorum, çok başarılı buluyorum. Çok şahsına münasır biri. Heyecanını, güvenini, cıvıl cıvıl halini seviyorum.
7. de olsa 77. de olsa önemli olan tek şey, Türkiye’yi orda güzel temsil edebilmesi. Bizim şarkımızıdinleyince diğer temsilci şarkılar için ‘bunlar da şarkı mı’ diyorsunuz. Can’a haksızlık yapmayın. Bugüne kadar Eurovision’a gönderdiğimiz şarkılar mis gibi şarkılardı. Ama sonuçta orada da bir sürü politika ve oyunlar dönüyor. Komşu komşuya oy veriyor, biz de yapıyoruz aynısını. Hayat bu kadar ciddiye alınacak bir şey değil, hayatı biraz hafif yaşamak lazım. Can’ın yaptığı müziğin ne kadar güzel bir müzik olduğunu anladık bence. Müzik kanalları hiç umursamıyorken Can’ın kliplerinin döndürmeye başladılar. Bence yeni müzik adına da çok keyifli bir şey.
EN ÇOK DUA EDERİM
En çok merak edilen konu olarak halk arasında ‘ünlülerin hiç derdi olmuyor mu?’ sorusudur takdir edersiniz ki. Siz sıkıntılı olduğunuz anlarda ne yaparsınız, neye sığınırsınız?
Uzaylı değilim ben de insanım aynı şeyleri yaparım. Ben de en çok dua ederim, kendi kendime kalırım, uyurum, yorganın altına girerim. Her depresyona giren insanın yaptığı gibi. Çok kötüysem dostlarımdan uzak dururum, tek başıma atlatmayı denerim. Her hangi bir insandan çok farklı değil yani.
Ünlülerin dünyasında bu kadar dedikodu, laf dönerken sizin bu sektörde ‘dostum’ diye nitelendirdiğiniz isimler var mı?
Yok. Arkadaşım diyebileceğim var ama, dost kavramı çok başka bir şey. Ama isimleri bende kalsın. (gülüyor)