İşte o röportaj;
Muhterem Nur’la hiç bir araya geldiniz mi?
- Gelmedik. Yönetmenimiz Ketche’ye “Eğer uygunsa, o da böyle bir şey isterse Muhterem Hanım’la tanışabilirim” dedim. Ketche, “Filmde birebir Muhterem Nur görmek istemiyorum. Bu kadar acılar yaşamış karakterin iyisiyle kötüsüyle hep yanında olan bir kadın görmek istiyorum” dedi.
Ya beğenmeseydi performansınızı Muhterem Hanım?
- Yok, Muhterem Hanım’la telefonla konuştuk. Çok zarifti. O kadar mutlu eden bir telefon konuşması oldu ki benim için.
Nasıl bulmuş sizi?
- O kadar hoş cümleler kurdu ki bana, uçtum tabii. Sonuçta tiyatroda oynadığımız karakterler, hâlihazırda yaşamıyor. Sizin hayal gücünüze kalmış tarafları var. Fakat burada yaşayan bir kadın var. Ve filmde kendini izledikten sonra bana, “İçime mi girdiniz Zerrin Hanım, ne yaptınız? O kadar mutlu oldum ki, sizden başkasını düşünemezdim” dedi. Bütün bunlar beni çok mutlu etti. Ben de ona “Başka kim ne derse desin, umurumda değil. Siz bunları söylüyorsanız yeter” diye karşılık verdim.
Müslüm Baba’nın hayatında en çok sizi etkileyen ne oldu?
- Tek bir şey söylemek imkânsız. O kadar enteresan bağlantılar, o kadar ilginç virajlar almış ki... Hepsi çok ilginç. Hakikaten birisi gelip, “Böyle bir senaryo yazdım” dese, inandırıcı gelmez. “Hadi canım artık, o kadarı da olmaz” dersin.
Hayatınızda hiç 21 yaş ufak sevgiliniz oldu mu?
- Yok. (Gülüyor)
Muhterem Nur ve Müslüm Gürses’in arasındaki bu yaş farkını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Bilemiyorum... İnsanların arasındaki denge, kendilerine kalmış bir şey. Onlar memnunsa, kimseye bir şey demek düşmez.
Müslüm Gürses’i canlandıran Timuçin Esen’le bu büyük aşkı nasıl yorumladınız?
- Hakan Günday, senaryoyu çok güzel yazmış. Oradan yola çıktım. Senaryo ne diyorsa, öyle ilerledim.