Mine Kırıkkanat'ın Vatan Gazetesindeki köşesinden:
Fransa ile İtalya'yı karşı karşıya getiren 2006 Dünya Kupası finalinin skor tablosu, hayranlarının kısaca Zizu diye andığı Zinedine Zidane'ın golüyle açılmıştı. Dünya futbol tarihinin son yirmi yılına damgasını vuran en iyi oyunculardan biri, belki de en baştaki "iyi" Zidane'ın nefis bir penaltıyla attığı gol, Fransa'yı 1-0 öne geçirdi.
Ama İtalyanların misillemesi gecikmedi.
Marco Materazzi'nin kornerden attığı gol, skoru eşitledi.
Oyuncular arasındaki gerilim yüksekti. Zidane'ı etkisizleştirmek görevi, belli ki Materazzi'ye verilmişti ve İtalyan oyuncu, Zizu'nun sinirleriyle oynayan bir zebella markajı yapıyordu. Fransız oyuncuya iki kez bir şeyler söylediği açıkça görüldü.
Kuşkusuz iltifat değil, taciz ediyordu.
Ama Zidane'ın, İtalyanların meşum çenesine alışık ve başka birine söylense çileden çıkılacak provokasyonlara gelmeyecek kadar deneyimli, hatta çelik sinirleri olduğu biliniyordu.
Tam adıyla Zinedine Yazid (Yezit) Zidane, uzun futbol kariyerinde sevimli, alçakgönüllü, efendi ve sakin bir "yıldız" olarak ünlenmişti.
Maç, takımlar yenişemeden bitti ve 30 dakikalık uzatmaya geçildi.
Materazzi'nin markaja aldığı Zidane'a yine laf attığı görüldü.
109'uncu dakikada, yan yana değillerdi oysa, Zidane maçı bıraktı, Meterazzi'ye yaklaştı ve tüm dünyanın gözleri önünde kafasını midesine gömdüğü İtalyan'ı, yere yıktı.
Yıldız futbolcu, Materazzi'nin kendisine ettiği lafla, onu yere devirmeye karar verdiği ana kadar olan sürede kuşkusuz her şeyi göze almıştı: Takımına dünya finalini kaybettirmekten, lekesiz kariyerini bir kafa vuruşuyla bitirmeye kadar her şeyi...
O gün bugündür, Materazzi'nin Zidane'ı çileden çıkaran tacizi hakkında pek çok spekülasyon yapıldı. Anasına küfretti, kız kardeşine pornografik önerilerde bulundu falan denildi. Ama ne provokatör dişe dokunur bir ipucu verdi, ne de mağdur konuştu.
Çünkü işin aslı, küfürbazın da, muhatabın da itiraf edemeyeceği kadar acıklı ve rezilceydi.
Fransızlar, böyle muammalarda "cherchez la femme" derler, "kadını arayın!" Elbette bir kadın vardı işin içinde. Materazzi'nin Zidane'a söylediklerinde, iki isim geçiyordu: Veronique ve Fabio.
Veronique Lentisco Zidane, Zizu'nun karısı ve 4 çocuğunun annesiydi. Fabio ise, bu yıl Avrupa'nın en iyi futbolcusu seçilerek "Altın Top"u alan Fabio Cannavaro...
Materazzi ve Cannavaro'nun Inter'de birlikte oynadıkları yıllarda Veronique, kocası Zidane'ı genç ve yakışıklı Cannavaro ile aldatmıştı. Zidane, ilişkinin farkına varmış, eşini belki hâlâ onu sevdiği için, belki de çocukları yüzünden bağışlamıştı.
İşte Materazzi, en hassas yanından, yaralı yüreğinden, karısının Cannavaro ile ilişkisinden vuracak tümceler söylemişti Cezayir asıllı futbolcuya.
Bir İtalyan'ın ağzından bu tümcelerin hangi formatta döküldüğünü en iyi biz Türkler tahmin edebiliriz, değil mi!
"Karın memnun kalmış mıydı Fabio'dan?" ya da "Cannavaro senden iyiymiş ha!" ilk iki kışkırtma olabilir, örneğin...
Kaderin cilvesine bakın ki, Fabio Cannavaro, şimdi karısının gönlündeki yerini kaptığı Zidane'ın Real Madrid'inde oynuyor...
Zinedine Zidane'ın Cezayirli bir kadın şarkıcının evinden çıkarken yayınlanan son fotoğrafı, bence basit bir kaçamak değil, Dünya Kupası sırasında deşilen bir yürek yarasının da sonucu.
Ve Zidane, Dünya Kupası zaferini feda edecek, kariyerini kırmızı kartla sonuçlandıracak kadar yaralanan bağrına, hâlâ çocukları için taş basacak cesur ve iyi bir insan. Uğradığı ihanet karşısında, aynı türden bir intikamla yetiniyor, o kadar.