Abbotsholme: Bir okul hikayesi

Bazı yazarlara göre kurduğu okul Platon’un “İdeal Okulu”nun gerçek bir numunesiydi. Tamamen modern ve rasyonel karakterli, çok yönlü bir eğitim sunuluyordu. Yatılı eğitim veren okula, ilk yıllarda 11-18 yaş arası erkek çocuklar kabul edildi.

Tarih Dedektifi Tarih Dedektifi

GLAD🪷DAY☘️LOVE☘️AND☘️DUTY☘️

Konu başlığımız bir film afişinden ya da banka reklamından alıntı değil! Kozmetik ürün tanıtımı veya seçim sloganı hiç değil! 

1889 yılında İngiltere’nin Derbyshire kentinde kurulmuş “Abbotsholme” adlı okulun sloganı bu! (The Guardian, 07 Mayıs 1914:3).

Okulun amblemi olan; çiçekle bezeli bir yıldızın beş köşesine bu motto yerleştirilmiş: Mutlu günler, sevgi ve görev! (Derby Daily Telegraph, 28 Nisan 1960:25). Cesaret, dürüstlük, tevazu, bütünlük ve saygıyı barındıran beş değer üzerine bina edilmiş “Abbotsholme”.

Bu değerler, belirli günlerde okul panolarında görmeye alıştığımız kavram şemaları gibi askıda bırakılmamış. Cesaret kavramının yerleşmesi için; öğrencinin gücünü sınayan, zorlayıcı ama keyifli aktiviteler hazırlanmış.

Bireyin başkalarına karşı sorumlu olduğu, alçakgönüllü ve saygılı olması gerektiği, birlik ve beraberliğin öncelikli olduğu bilinci; öğrenciye yaşatılarak kazandırılmış. Öğrenci için gerekli bilgiler; onun bireysel akademik yeteneğinin en iyisini elde etmesi için en uygun yöntemlerle sunulmuş. Peki kapitalizmin hüküm sürdüğü bir yerde bu okulu kim kurmuş? 


Okulun kurucusu; İskoç asıllı eğitimci Dr. Cecil Reddie (1858-1932). (The Scotsman, 12 Şubat 1932:6). 

A. Graham Bell, A. Conan Doyle, Robert L. Stevenson gibi ünlü isimlerin gittiği Edinburg Üniversitesi’nden mezun olan Reddie, kimya bölümünü bitirdikten sonra doğa bilimleri üzerine master ve doktora yaptı. Bir kaç yıllık öğretmenlik deneyiminin ardından, fikirlerinden etkilendiği sosyalist şair Edward Carpenter’in desteğiyle “New School Abbotsholme” adlı okulu kurdu. (The Guardian, 17 Temmuz 1929:8). 

Öğrencilik dönemlerinde klasik müfredattan ve  rekabetçi eğitim anlayışından sıkılan Reddie, yeni bir şeyler ortaya koymak gerektiğini düşünüyordu. Yeninin yinelenmediği, yeniliğin hakkının verildiği bir dönemde; rekabetçi toplum yerine işbirliğini teşvik eden; aşırı kitap okumak yerine uygulamalı eğitim ve öğretimi hedefleyen “yeni” bir eğitim yaklaşımı geliştirdi. İlk başlarda, altı erkek öğrenci ile açtığı okulunun, ileride tüm dünyayı etkileyecek bir eğitim reformuna zemin hazırlayacağını öngörmemişti. (The Guardian, 03 Haziran 1958:7).

Bazı yazarlara göre kurduğu okul Platon’un “İdeal Okulu”nun gerçek bir numunesiydi. Tamamen modern ve rasyonel karakterli, çok yönlü bir eğitim sunuluyordu. Yatılı eğitim veren okula, ilk yıllarda 11-18 yaş arası erkek çocuklar kabul edildi.

Öğrenciyi rekabete dayalı sınavların sebep olduğu aşırı baskıdan kurtarmak için; sadece oyuna dayalı olmayan; fiziki güce, ilgi alanlarına,  zekaya göre hazırlanan adım adım pratik çalışma esasları oluşturulmuştu. (The Times, 14 Nisan 1900: 9).

Burada hümanistik eğitim temel alınıyordu. El işleri, bahçe düzenleme, marangozluk, müzik dersleri, el ve göz koordinasyonununun gelişimi için tasarlanmış oyunlar okuldaki en önemli aktivitelerdendi. (Morning Post, 27 Aralık 1900:2).

Öğrenciler sabah erkenden kalkıp spor yapıyor, kahvaltılarını hazırlıyor, yataklarını düzeltiyordu. Yeni bir oyun alanı istiyorlarsa bunu kendileri inşa ediyor ya da nehirde köprü yıkılmışsa tamir ediyorlardı. Akademik sınavlar için gerekli teorik dersler de uygulamalı halde sunuluyordu.

Öğretmen seçiminde titiz davranan Reddie, alınacak öğretmenlerin alkol ve sigara alışkanlığının olmamasına ve spor yapmalarına özellikle dikkat ediyordu. İlham kaynağı J.J. Rousseau olmasına rağmen Kant’ın ahlak esaslarını benimsemişti.

Müfredatı öğrenci isteklerine göre belirlenen, ceza sisteminin olmadığı Rousseau’nun okulu, uzun ömürlü olmamıştı. Bu sebeple Dr. Reddie, okulda uygulanacak disiplin kurallarını belirlerken tavize asla yer vermiyordu. (M. Rahmi, Tedrisat, Nisan 1920:645). 

1896 yılında “The Times”ta yayınlanan, öğrenci velilerine ait mektuplardan anlaşıldığı üzere, okulun yedi yıl içerisinde geldiği nokta dikkat çekiciydi. Veliler, deneysel öğretime dayanan bu “orijinal” okulun rutin okullardan oldukça farklı olduğunu söylüyor, Dr. Reddie’nin başarısını takdir ediyorlardı. (The Times, 1896:9). 

Reddie’nin 1900 yılında yayınladığı “Abbotsholme” adlı kitapta okula dair detaylı bilgiler ve fotoğraflar bulunmaktadır. (C. Reddie, Abbotsholme, London, 1900:21).

20.yy’a girerken “Yeni Okul”ların sayısı gittikçe artmaya başladı. Alman eğitimci H. Lietz, gözlem yaptığı bu okullardan ilham alarak “Landerziehungsheime”ı (1898); Fransız eğitimci yazar E. Demolins ise meşhur “Ecole des Roches”u (1899) kurmuştu. Genç Kalem Ömer Seyfettin, “Efruz Bey”de yer alan; Asilzadeler, Bilgi Bucağında ve Açık Hava Mektebi öykülerinde, bu okulları alaycı bir dille eleştirse de “New School” akımı Türk eğitim tarihinde bir çığır açmıştır. 

1915 yılında ünlü eğitimci M. Satı Bey’in Beyazıt’ta bir konakta kurduğu “Yeni Mektep”, ülkemizde “yeni okul” prensiplerinden ilham alarak faaliyete geçen ilk özel okuldur. Meşrutiyet döneminde Avrupa’daki “yeni okullar”ı ziyaret eden M. Satı Bey, oradaki okullarla sosyal yaşam arasındaki bağlantıyı gözlemlemiş; döndüğünde Türkiye’de bu tarz eğitim yapan okullar açmak için girişimde bulunmuştur.

El işleri, müzik, edebi sohbetler, uygulamalı öğretim, spor aktiviteleri, eğitsel geziler gibi “yeni okul” etkinlikleri, özel okullar ve öğretmen okullarında hayata geçirilmiştir. Köy Enstitüleri (1940) denince akla gelen ilk isimlerden olan; H. Raşit Öymen ve İ. H. Tonguç da Avrupa seyahatlerinde “yeni okul”lardan ilham almış eğitimcilerdir. 

Reddie’nin geliştirdiği “New School” eğitim modeli, kıta Avrupa’sını aşarak ABD’ye uzanmıştı. Rusya’da “Yeni Okul” benzeri “Tecrübe İstasyonları” kurulurken; ABD’de “learning by doing” rüzgarları esiyordu. (Ş. D. Acar, Yeni Dünyaya Mukaddime, İstanbul, 2012). 


Dünya savaşlarının neden olduğu yıkım, toplumun diğer kurumları gibi okulları da etkiledi. Savaşın ardından gelen ekonomik sıkıntılar, pek çok ülkede özel okulların bir çoğunu kapanma noktasına getirdi. Devlet okullarının bir kısmında eğitime ara verildi. Savaş döneminde büyük sıkıntılar atlatan “Abbotsholme New School” günümüzde hala varlığını sürdürmektedir. İngiliz okulları içinde özel bir yere sahip olan bu okul: “Schools that buck the trend” (The Guardian, 08 Ekim 1991:59) ve “Schools that broke the rules” (The Guardian, 27 Mayıs 1999:42) sloganıyla eğitim tarihinde önemli bir yer edinmiştir. 

Yeni maarif modelinin konuşulduğu şu günlerde yeni müfredat; “insan merkezli yapay zeka” teknolojileri için bir önsöz müdür? Yoksa bir önceki yüzyılda uygulanan modelin minör versiyonu mudur? Bunu; “Ali Yazarken Veli Bozmadan” öğreneceğiz :)