AKP - Cemaat kavgası nasıl biter?

Askeri vesayetin geri dönmesi ya da Erdoğan’ın tam anlamıyla bir otokrat haline gelmesi bu olasılıkların ilk akla gelenleri. Ama hiç hesapta olmayan karanlık fikirler de bu atmosferde güçlenebilir.

Gökhan Kaya Gökhan Kaya

AKP-Cemaat kavgası memleketi uçurumun eşiğine mi sürüklüyor?

Tuhaf zamanlar yaşıyoruz.

Her gün bomba bir haberle, operasyon üzerine operasyonla uyanıyoruz. Cemaat-AKP, Yürütme-Yargı çatışması gerçeküstü bir hal aldı.

Üç beş sene önce insanların kendi konumlanmalarını inşa ettikleri argümanları şimdi rakipleri kullanıyor. AKP ve Radikal Ulusalcılar Balyoz ve Ergenekon davalarının yeniden görülmesi gerektiği konusunda uzlaşıyor.

Cemaat ve CHP ise seçimler öncesi Erdoğan’ın ‘tek adamlık’ girişimlerine karşı birleşiyoruz mesajı veriyor.

Daha yakında inşa edilmiş ‘hakikatlar’ söylemde hala yerinde ama karşıtları tarafından kullanılıyor. Deyim yerindeyse bir ‘saçmalaşma’ dönemi yaşıyoruz.

Askeri vesayeti geriletiyor diye AKP’yi destekleyen sol arkasına dizildiği davaların ‘komplo’ olduğunu söyleyen bir AKP ile karşı karşıya.

AKP ise dün övdüğü savcıların ‘darbeci-komplocu’ bir gizli örgüt olduğunu ilan etti, birçok çevre ‘yeşil Ergenekon’ operasyonunun adım adım yaklaştığını iddia ediyor.

Post-modern çağda hakikat oynak, özne belirsizdir denir ama bizim memlekette dansöz oldu.

Bu meselenin, durumun, halin bir de kimsenin bu harala gürele içinde pek de üzerinde durmadığı bir sonucu olabilir. Vatandaş bu duruma bakıp, inandığı şeylerin aslında palavradan ibaret olduğunu hissettiğinde ne yapabilir?

Bu soru önemlidir. Hakikat kayarken, elden uçup giderken vatandaş mutlaka tutunacak bir şey arayacaktır. Bu ne olabilir?

Büyük olasılık ‘sabit’ bir şey. Sabit, oynaklık göstermeyen, arkasına sığınabileceği, güvenilir…

Bu sabit şeyler ise siyasi alanda genelde radikal gruplar tarafından savunulur; Allah’ın temsilciliğidir, Askerin vesayetidir, büyük keskin dönüşüm sözleridir, aşırı milliyetçiliktir…

Yolsuzluk-rüşvet davaları ve ‘hakikatların’ yerinden edilme süreci kuşkusuz siyaset kurumuna güvensizliğin ve demokrasi dışı-karşıtı siyasi eğilimlerin yükselmesine, güçlenmesine neden olabilir.

Somut olarak söylemek gerekirse; Askeri vesayetin geri dönmesi ya da Erdoğan’ın tam anlamıyla bir otokrat haline gelmesi bu olasılıkların ilk akla gelenleri. Ama hiç hesapta olmayan karanlık fikirler de bu atmosferde güçlenebilir.

Bana kalırsa AKP ve cemaat tutuştukları oldukça sarsıcı kayıkçı kavgasında bu olasılığı unutarak, sorumluluktan uzak davranışlar sergiliyorlar.

Daha önce Medyafaresi'ndeki bir yazımda TSK’nın zayıflamasının bir ‘Bağımsız Yargı’ sorununa yol açtığını, rejimin yeniden dengesizleştiğini söylemiştim. AKP referandumda kısa vadeli ve konjonktürel bir HSYK düzenlemesi yapıp bu sorunu derinleştirdi. Bugün de Yargı’ya ‘terör operasyonu’ düzenleriz mesajları vererek meselenin kangren haline gelmesine yol açıyor.

Ülkemizin bir türlü çözülemeyen, tekrarlayan tarihsel güçler dengesi sorununun yaşanılan ‘güvensizlik’ ortamı ile birleşmesi demokrasimiz açısından elim sonuçlar doğurabilir.

Yaranın kaşınmasındansa erken seçime gitmek ya da erken seçime kadar ‘operasyonları’ ertelemek en mantıklı adım gibi gözüküyor.

Memleketin iyiliği için özellikle AKP’yi sağduyuya davet etmek artık tüm vatandaşlarımızın görevi.

https://twitter.com/karaolorin