‘Uyarlama’ dedin mi bizim sinema-dizi sektöründe akan sular duruyor. Herkes gözlerini dört açıp kulak kesiliyor. Hangi ülkede, hangi iş izleyicinin beğenisini kazanmışsa anında bulunuyor.
El çabukluğu marifet, uyarlama büyük nimet! Acaba mı?
‘Uysa da uydurduk, uymasa da uydururuz’ denilerek cumburlop atlanılan uyarlamalara bakılınca, orijinallerine karşın hayli başarısız neticeler alan çalışmaların pek de nimete dönüştürüldükleri söylenemez.
Buna karşılık bir de hakkını vererek uyarlandığı halde izleyicinin keşfedemedikleri var ki, bunlara da yazık oluyor.
Son örnek; Müjde Ar’ın ve Berna Laçin’in yıllar sonra ekrana dönmesine fırsat yaratan, Sinan Tuzcu ve Burak Hakkı gibi iki güçlü erkek oyuncuyu buluşturan, Korecesi ‘Bread, Love and Dreams’ olan ‘Aşk Ekmek Hayaller’ isimli yeni dizi.
Güney Kore, sinemada ve dizi sektöründe her geçen gün ağırlığını daha çok hissettiren bir ülke… Üstelik de son zamanlarda ortaya çıkartılan işler oldukça kayda değer ve ses getirir nitelikte. Altın Aslan Ödüllü Kim Ki Duk imzalı ‘Moebius’ gibi kışkırtıcı sinema yapımları kadar büyük ilgi gören televizyon dizileriyle de adını öne çıkartmayı bilen Güney Kore, bizim sektöre de epeyce ilham kaynaklığı etmekte.
Hep Amerika’dan uyarlayacak değiliz ya…
‘Biraz da Güney Kore ekranlarında yıldızı parlayanlara el atmak lazım’ şeklinde düşünülmüş olacak ki, genç bir fırıncının yükselme hedefinde yaşadığı zorlukları işleyen ‘Bread, Love and Dreams’ isimli dizi göze kestirilmiş.
Aslında iyi de edilmiş. Çünkü hem konusu hem de toplumsal kültürüyle bizim izlence alışkanlığımıza büyük oranda hitap etmekte.
BU GÜZEL UYARLAMAYA YAZIK
Fırıncılık sektöründe söz sahibi bir adam ve onun evlilik dışı oğlu üstünden gelişen orijinal konu, araya üvey kardeşi ve çeşitli entrikaları da sokarak ilerleyen bir senaryoya sahip.
Takgu isimli çocuğun küçüklüğünden başlayıp annesinden ayrı düşme dönemlerine ve sonrasında başarı hırsıyla daldığı iş hayatına odaklanan orijinal öyküde, kıskançlık, aşk ve para savaşı dilediğiniz bollukta.
Ne kadar tanıdık öğeler değil mi?
Bizdeki çoğu dizi de bu temalar üstünden geliştiğine göre ‘Bread, Love and Dreams’ ekranlarımız için biçilmiş kaftan. Hele bir de eski dönemlerin şatafatlı günlerini arayan Show TV’nin izleyici çekme arzusunu düşünürsek uyarlama için bundan iyisi mümkünü yok bulunamaz. Güney Kore’de ‘en çok’ izlenen yapımlardan olması da reytinglerin çantada keklik olduğunu düşünmek için yeter de artar bir güvence.
Yani ‘Aşk Ekmek Hayaller’in başarısız olması için hiçbir neden yok ortada.
Ama gelin görün ki yapımıyla kaliteyi yakalayan dizide, evdeki hesap çarşıya uymayınca, sonuçlar hüsran. ‘Bu dizi iş yapar’ derken bir de bakıyoruz ‘Küçük Gelin’in ‘Yetenek Sizsiniz’i bile geride bırakıp zirveye yerleştiği Pazar gecesi ekrana çıkartılma handikabıyla açılış yapan dizinin sonuçları yerlerde sürünüyor.
Tamam, reytingler seyirci beğenisi açısından nihayetinde yüzde yüz güvenilecek kıyas araçları değil ancak akıl var mantık var.
‘Küçük Gelin’ bir yandan bastırır, ‘Yetenek Sizsiniz’ diğer yandan. ‘Güneşi Beklerken’ ile ‘Sana Bir Sır Vereceğim’ gençleri çeken diziler olarak alışkanlık yapmış. Bir de ‘Cesur Hemşire’ geldi. Kısacası ne kadar iyi olursa olsun, kendi haline bırakılan dizinin bunca hengâme arasında seçenek olarak akla düşmesi hayli güç.
Dizilerden dizi beğenen tarzında ekranını doldurmaya girişirken, yenilerini sunmayı bilemeyen Show TV bu gerçeği göremedi mi? Bu kadar verimkâr bir senaryoya sahip yapımı ne diye tutup da zorlu rekabetin arasına salıverdi?
1991 yılında ıkına ıkına oğlan yerine kız doğuran ve erkek annesi olana kadar evde söz hakkı bulunmayan Leyla’nın kader-kısmet hastane odasında terkiyle başlayan harcanmışlığını dizinin başarı şansına bulaştırmak için mi? Show, sonuçtan şikâyet edecek olmasa bile konusuyla, oyuncularıyla çok daha fazla özeni hak eden ‘Aşk Ekmek Hayaller’e yazık.
POĞAÇA ÇALAN ÇOCUKLAR DA GÜZEL
Baklava çalan çocuklardan gelişen ‘Suskunlar’ dizisi nasıl beğeniyi yakalamıştıysa, poğaça çalan Uğur’la birlikte büyüyecek olan ‘Aşk Ekmek Hayaller’ de aynı kapasiteye, hatta daha fazlasına sahip aslında.
Zira ‘Suskunlar’ın uyarlandığı yapım öykü süresi belli bir filmdi. Dolayısıyla gelişimi de bir noktadan sonra yoldan çıktı ve kendini tekrara dönüştü. Oysa ‘Aşk Ekmek Hayaller’in çıkış noktası da bir dizi. Anlayacağınız mantık çerçevesinde yol alabilmek ve başarılı olmak için malzeme hazır. Yeter ki izleyiciye bunu fark ettirmenin yolu bulunsun.
İkisini kıyaslayacak olursak ‘Suskunlar’a başlangıçta prim yaptıran çocuk oyuncu performansı burada da mevcut ve gayet iyi. ‘Tecavüz’ abartısıyla yakalanan duygusallık bulunmasa bile yine de buradaki çocuk olgusundan da azami faydalanılabilir. Ayrıca şöyle araya bir iki Ahmet Kaya parçası sıkıştırmak da çözüm olabilir. Gerçi dizinin müziği harika ama izleyici ilgisi için popüler bir şeyler lazım olunca bir öneri işte. Hem kim yaptıysa tuttu!
Bence dizilerinin tanıtımında diğer kanallara oranla daha cimri davranan Show TV, ‘Fatih Harbiye’nin peşine düşüp transfer söylentileri çıkartmak yerine elindeki bu cevherin değerini bilmeli. En azından orijinalinin başarısına saygı adına, yapıma gereken ihtimamı göstermeli.
Aksi halde ‘Anaların yüzüne evlatların çehresi düşermiş’ sözüyle öngörüde bulunulan dizide, erkek çocukların evlilik dışından geldiği gibi bu uyarlama da başarıyı bizden bulamayıp Güney Kore’den yakaladığıyla kalır.
Neticede dizilerini ne yapacağı Show’un takdiri ama ben yine de Uğur ve Ferit başta olmak üzere tüm karakterleriyle parlayıp hakkını vererek uyarlama yapmanın sorumluluğunu alacak kadar iyi bir iş çıkartarak ekrana renk katan ‘Aşk Ekmek Hayaller’i harcamayın diyorum.
Anibal GÜLEROĞLU