Çanlar Kaçak için mi çalıyor?

Bu tür dizilerin aksiyon sahnelerinde daha ciddi bir tablo niye yaratılamıyor? Masraf olur diye mi korkuluyor yoksa ‘Bu kadarı bizim izleyiciye yeter’ diye mi düşünülüyor, anlamadım ki..

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

ATV’nin yeni sezon dizileri belli olurken ‘Kaçak’ özellikle dikkatimi çekmişti. Çünkü yer altı dünyasının aksiyonuyla izleyiciye çekici geleceği konusu bir yana, kadro çok iyi seçilmişti. Nitekim ‘Kesin iş yapar’ gözüyle baktığım dizi, kendisinden hayli umutlu olan ATV yönetimini de, geçtiğimiz sezon ekrana veda eden işleriyle yeterli verimi alamayan Süreç Filmi de hayal kırıklığına uğratmadı.

Ne var ki son haftalarda bu tablo ufak ufak değişmeye başladı. Kanal D’nin ‘Küçük Ağa’sı, Star’ın ‘Kurt Seyit ve Şura’sı derken ‘Kaçak’ta bir düşüş gözlenmeye başlandı. Tabii bu gerilemeyi sadece yeni rakiplerin ortaya çıkmasına bağlamak doğru değil.

‘Çanlar Kaçak için mi çalıyor’ diye sordurtan aksaklık, ağırlıklı olarak senaryodaki gelişim sürecinde! Bu düzeltilmezse gitti gider.

Bu olumsuz gidişatta senaryonun kan kaybındaki rolünü daha net görebilmek için öncelikle ‘Kaçak’ın niçin beğenildiği üstünde durmak lazım.

GÜÇLÜ KADRO VE ERTAN’IN TADI

‘Muhteşem Yüzyıl’da Mimar Sinan olarak bir görünüp kaybolan Gürkan Uygun’un ‘Kurtlar Vadisi’nden üstüne yapışan Memati karakterini gölgede bırakan Serhat tiplemesiyle karşımıza çıktığı ‘Kaçak’ta, erkek ağırlıklı yapının ağır basmasına karşın, sergilenenlerin benzeri yapımların aksine her kategoriden izleyiciyi çekecek türden olması bu başarıda büyük rol oynadı.

Ancak asıl faktör, oyuncuların kendileriydi. Dolayısıyla ‘Arka Sokaklar’ veya ‘Akasya Durağı’ gibi işler nasıl ki senaryoları pek dişe dokunur bir içeriğe sahip olmasa bile, oyuncuları sayesinde beğeniyle izlendiler, ‘Kaçak’ da tıpkı onlar gibi bu avantajla sevdirdi kendini.

Serhat’ın ve İsmet Ali’nin birbirlerine düşmanlıklarına rağmen normal karakterler olarak karşımıza çıktıkları yapımda Dadaylı ve Doktor, esprileriyle havayı yumuşatırken Berk Akman’ın canlandırdığı Ertan ‘Kaçak’ için apayrı bir güç oldu.

Ertan karakterini, kimi zaman sevgiye susamış bir ruh haliyle sunan, kimi zaman düşünceli romantik erkek modunda canlandıran, kimi zaman da eli kanlı psikopat durumuna sokan Berk Akman’ın bu değişken oyunculuğu ‘Kaçak’ta belirgin biçimde öne çıkmakta. Özellikle de Özlem Yılmaz’ın canlandırdığı Nurgül’le olan sahnelerinde yarattığı aşk-intikam ikilemi, hayli cılız kalan ‘Serhat-Merve’ ilişkisine oranla izleyicideki beklentiyi sürekli canlı tutmakta.

Yani şu sıralar senaryosu dişe dokunmaz hale gelen ‘Kaçak’ı izlettiren en büyük faktör, Ertan! Bu saptamayı yaptıktan sonra gelelim senaryonun aksayan yönlerine…

SENARYO, DERİNLİĞE VE MANTIĞA SAHİP DEĞİL

Bizim dizilerin en büyük hatası, ilk bölüme çok şey sığdırıp hızlı bir giriş yapmaları! Sonrasında soluklar tükeniyor. Serhat ile İsmet Ali arasındaki geçmişe dayanan husumeti temel edinerek yola çıkan ‘Kaçak’ da aynı hataya düştü.

Başlangıç bölümlerinde malzemesinin çoğunu harcayan senaryo, geçmişte yaşananları flasback’lerle verme dolgusunu da bol bol kullanıp bu faktörü de kısmen devre dışı bırakınca, mecburen başladı oradan buradan uydurmaya.

Dara düşenlere altın dağıtıp ‘Hızır’ servisi kıvamına sokulan Serhat-Dadaylı-Doktor üçlüsünün hedefi, bir de ‘Şahin Göz’ ilavesiyle hikâyenin başlangıç rotasından hayli saptırıldı. ‘Düşmanımın düşmanı dostumdur’ modunda yürütülen aksiyonda, kafaya göre takılmalar da aldı başını gitti.

‘Kurtlar Vadisi’yle yarışırcasına adam öldürülen ‘Kaçak’, içi boşalan senaryosundaki mantıksızlıklarda da benzer biçimde onunla yarışa girişti adeta!

Asıl kahramanlarımızın sinek gibi havada uçuşan kurşunlardan şerbetliymişçesine korundukları dizide, sürekli tesadüf eseri postu kurtaran Serhat’ın bu olağanüstü şanslılığı bir yana, Rus mafyasının bu denli aciz verilmesi de, diziyi ciddiyetsizleştirme adına, hiç hoş olmadı.

Gücüyle nam salmış Rus mafyasının elinden dandik atraksiyonlarla kurtulan üç silahşorumuz sanırsınız Süpermen kesildi başımıza… Onca eğitimli adam ve silah gücü vız geliyor.

Onlar, ‘Rus mafyası da neymiş’ dercesine ortalıkta boy gösterip adaleti kendilerince sağlamaya baş koyarken, onlara bu gücü veren senaryo boş durur mu? Durmuyor… Ve bizimkilerin dayanıklılığını uluslararası rakiplerle sınamakta kararlı olduğunu Uzakdoğu’dan esintiler katma cevvalliğiyle gösteriyor. Hey maşallahhh…

Bici Efendi’nin bici bici adamı titretiyor milleti, deviriyor maketleri. Ama oraya buraya bıçaklarını fırlatıp keskin bakışlarla etrafa hava atan arkadaşın da forsu bir yere kadar…

Zira takır takır boşaltılan kurşunların araba camlarına değmediği, uçan kuştan haberi olan Serhat’ın eski karısının Ertan’la birlikteliğini bir türlü duyamadığı, onca kavgaya gürültüye rağmen polisin olaylara Fransız kaldığı ‘Kaçak’ta bizim Uzakdoğu savaşçısı da senaryonun emrinde nihayetinde. Senaryo vur diyor vuruyor, kaç diyor kaçıyor.

Bici ve adamlarını, bir kadını ateş edip öldüremeyecek derecede beceriksiz yapan senaryo, arabanın camından attığı bıçaklarla korumaları deviren Uzakdoğulu arkadaşı, işadamının evinin kapısında şaşkın ördek gibi bakışan Serhat ve diğerlerinin yanından arabayla vınlattırabiliyor.

Nerede kaldı onun bıçak atıcılığı? Böyle saçma aksiyon olur mu? Bunlar nasıl mafya böyle ki topu birden üç kişiyle baş edemiyor? Tırıs tırıs kaçıyorlar. Yahu insan hiç olmazsa bir tanesine bir kurşun değdirir veya o afili arkadaşın Ninja yıldızlarından birini attırır.

Bu tür dizilerin aksiyon sahnelerinde daha ciddi bir tablo niye yaratılamıyor? Masraf olur diye mi korkuluyor yoksa ‘Bu kadarı bizim izleyiciye yeter’ diye mi düşünülüyor, anlamadım ki…

Neticede; karakterlerinin tüm şirinliklerine rağmen erimeye geçen dizideki izleyici mantığıyla dalga geçen sahneler o denli çok ki, saymakla bitmez. Bu tür aksaklıklar üst üste geldikçe, yola çıktığı konusunun ciddiyetini kısa sürede tüketen ve sadece üç silahşorun gücüyle yürütülmeye çalışılan ‘Kaçak’ın rakiplerine karşı eli de zayıflatıyor, izleyici ilgisini kaybediyor.

Ertan’ın esprili kötülüğü ve ‘Ertan-Nurgül’ birlikteliği olmazsa ‘Kaçak’ta elle tutulur bir şey kalmadığı aşikâr!

İlaveten, Gürkan Uygun ve Berk Akman’ın 21 Mart Cuma günü ‘Beyaz Show’a katılacaklarını düşünürsek, ‘Kaçak’ın senaryosuna acilen çekidüzen vermesi ve izleyiciyi küçümseyen mantığını toparlaması kaçınılmaz oluyor. Beyaz’a konuk olan dizilerin çoğunun akıbeti malum… Reytingler daha da düşerse, yeni dizi hazırlığındaki ATV’de çanlar her an ‘Kaçak’ için de çalabilir ona göre!

Anibal GÜLEROĞLU

[email protected]

www.twitter.com/guleranibal