Çocukluktan genç kızlığa Birsu Demir

Pek çoğumuz onu ‘Oben’ karakteriyle tanıyıp sevdik. Ailenin zaptiyesi gibi davranarak erkek çocuklarına taş çıkartan, uçana kaçana efelenen küçük kız, ‘Âlemin Kralı’nın küçük prensiydi adeta. Sonra bir baktık o eski halinden eser kalmamış

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

BİRSU DEMİR; ‘HİÇBİR ŞEYDEN PİŞMAN DEĞİLİM’

O küçük Kız, serpilip alımlı bir genç kız olmuş. Evet… Bugünkü köşemin konusu, ‘Son Çıkış’ dizisindeki Kevser rolüyle oyunculuk yolunda sağlam adımlarla ilerlediğini ortaya koyan, Birsu Demir.

S.1 - ‘Merhaba Sevgili Birsu’ diyerek söze başlamak istiyorum. Küçük yaştan beri oyunculuk sektöründesiniz ve hızla ilerliyorsunuz. Yanılmıyorsam 8 yaşından bu yana setlerdesiniz. Bir yandan eğitim, bir yandan oyunculuk… Yoğun temponun çocukluğunuzu, genç kızlığınızı yaşamada nasıl bir etkisi olduğunu; bu dönemde yaşadığınız zorlukları açıklayabilir misiniz? Geçmişe dönmek mümkün olsaydı yaşadığınız bu süreci değiştirir miydiniz?

Dokuz yıldır bu sektörün içindeyim ve oyunculuk kariyerimin daha çok başında olduğumu düşünüyorum. Bu süre içinde güzel işler yapmaya çalıştım ama bir taraftan da eğitimimi hiç aksatmadım. İkisini birlikte yürütmek zor olsa da eğitimimin oyunculuğuma katkısı çok büyük ve ömür boyu bir şeyler öğrenmeye devam edeceğim.

Geçmişe dönmek istesem hiçbir şeyi değiştirmezdim çünkü çocukluğumu doya doya yaşadım.

Sultanahmet’te büyüdüm, çocukluğum babamın turizm işinden dolayı hep hareketli bir ortamda ve dünyanın her yerinden gelen insanlarla iç içe geçti. Paten de kaydım, dublaj da yaptım, tiyatro da yaptım… Hiç bir şeyden geri kalmadım. Sonuçta insan sevdiği mesleği yapıyorsa zaten mutludur o yüzden hiçbir şeyden pişman değilim.

BU İŞİ ZORLA YAPAMAZ VE YAPTIRAMAZSINIZ

S.2-Oyunculuğa adım atışınız nasıl oldu? Tesadüf mü yoksa bilinçli bir durum mu? Bu noktada, çocukların istemleri dışında, aileleri tarafından yönlendirildiğini söyleyebilir misiniz? Şöyle ki, çocuk büyüdüğünde aslında bambaşka bir yol çizebilecekken küçük yaştan yetenekli görülüp oyunculuğa teşvik edilerek bir anlamda hayatı değiştirilmiş olmuyor mu?

Oyunculuğa adım atışım fazlasıyla bilinçli bir durumdu. Çünkü anaokulundan ortaokula kadar çevremdeki tüm öğretmenlerim oyunculuk yapabileceğim konusunda aynı fikirdeydi. Sadri Alışık drama kursundaki hocam Birgül Ulusoy’un üzerimdeki desteği çoktur. Ben ilk sahne tozunu Sadri Alışık tiyatrosunda Kerem Alışık’la GÜLLÜ adlı oyunda yuttum. Sekiz yaşında olsan da artık yeni bir şeylere yön vermeye başladığını hissediyorsun. Gittiğim ajanslarda, dublajlarda zorla getirilen ve dizilerde de zorla oynatılan çocuklar da gördüm. Çocuk mutlu mu hayır, ama annesi mutlu ve gurur duyuyor. Bu işi zorla yapamaz ve yaptıramazsınız. Ama şu an tanıştığım abilerim ve ablalarım var, ailelerini mutlu etmek için farklı üniversiteler okumuşlar ama kendileri mutlu değiller. Onlar da kendi mesleklerini yapmıyor ve oyunculuk eğitimi almaya çalışıyorlar ve gerçekten de çok yetenekliler. Kendi kararlarınızı verip istediğiniz mesleği seçebilmelisiniz, ancak öyle işinizi yaparken mutlu olabilirsiniz.

OYUNCUYA SAHİP ÇIKACAK MENAJER ŞART!

S.3 - Medyadan takip ettiğimiz kadarıyla bu sektörün sorunlarıyla çocukluktan karşılaştığınızı da görüyoruz. Mesela Sue Ellen rolüyle yer aldığınız ‘O… Çocukları’ filminden sonra emeğin karşılığını alma konusunda problemler yaşanmıştı. Daha sonra sosyal medyada isminize açılan sahte hesaplara karşı da isyanınız oldu. Bu tür istismarların oyunculuk motivasyonunu etkilediğini düşünüyor musunuz? Oyunculuktan vazgeçmek istediğiniz anlar hiç oldu mu?

Sektörün sorunlarına gelince, eğer yolun başındaysanız sağlam bir ajansa ya da iyi bir menajere sahip değilseniz hakkınızı aramanız çok zor. Bunu da zamanla öğrendik ben ve ailem. Bu işte sadece maddi haklarınızın korunması değil manevi anlamda da sizi koruyacak arkanızda duracak, size sahip çıkacak bir menajerinizin olması şart. Sosyal medyada benim adıma açılan sahte hesaplarla ilgili en çok üzüldüğüm beni seven, bana ulaşmak isteyen küçük hayranlarım oluyor. Ben olduğumu düşünüp o hesaplarla konuşuyorlar ve kandırılıyorlar.

Önüne geçilebilir mi? Bilemiyorum…

Tüm olumlu ve olumsuz yanlarına, uzun set saatlerine ve okula rağmen oyunculuğu seçtiğim için hiç pişman olmadım ve vazgeçmeyi düşünmedim!

OBEN’İ UNUTTURACAK İŞLER DE YAPACAĞIM…

S.4 -Gelelim şu an rol aldığınız ‘Son Çıkış’ dizisine. ‘Alemin Kralı’nın adeta maskotuna dönen ve sizi aleme tanıtan Obama lakaplı Oben karakteri, atarlı-erkeksi tavırları olan bir kız çocuğuydu. ‘Son Çıkış’taki Kevser de maskülen bir genç kız. Benzer tiplerde izleyici karşısına çıkmanın oyuncunun yaratıcılığına negatif bir etkisi olmuyor mu, sizce?

Oben karakteri uzunca bir süre üstümde kaldı maalesef ama bu kadar çok dizide oynamama rağmen Oben karakterine teşekkürü borç bilirim. Âlemin Kralı’ndan sonra pek çok dizi ve sinema film teklifi aldım. SON ÇIKIŞ’a kadar hiçbirini istemedim çünkü hepsi Oben’in birebir kopyasıydı. Şu an benzer bir karakterle izleyici karşısında olduğuma inanmıyorum. Çünkü bu kızın maskülen olması için bir sebebi var. O da, hayata karşı dik durması ve çevresindekilere karşı kurduğu kalkan. Buradaki, son çıkışı arayan kayıp çocukların hikâyesi. Kimsenin görmek, duymak istemediği, sadece arka sokaklarda yaşadıkları için ötekileştirilen çocuklar bunlar. Kevser de aşkı arıyor, sevgiyi arıyor aslında. Herkes gibi makyajı da seviyor, saçıyla uğraşmayı da seviyor ama o sokaklarda o ailenin içinde ayakta durabilmek için hep sert olmak zorunda. Yolunda daha çok başındayım ve zamanla Oben’i unutturacak işler de yapacağım.

YOK OLAN GENÇLİK SADECE ARKA SOKAKLARDAKİ DEĞİL…

S-5 -‘Son Çıkış’ dizisi bana göre ekranın en ilgi görmesi gereken yapımı. Zira yola çıkış hedefinde uyuşturucu gibi kötü bir alışkanlığın pençesine düşmeye müsait gençliği uyarmak var. Günümüzde ekrandan sevilerek fenomenleştirilen isimlerin dahi uyuşturucuyla birlikte anıldığını düşünürsek ‘Son Çıkış’ın önemi daha da artıyor. Sizin bu konuda yaşıtlarınıza ve tüm topluma vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Rol aldığım için söylemiyorum ama Son Çıkış çok gerçek bir iş. Elbette bizim yeteri kadar duyulmadığımızı düşünüyorum. İnsanlar aşk hikâyesi görmek istiyorlar ya da havuz başı partileri güzel kızlar yakışıklı erkekler… Tabi bizim hikâyemizde de aşk var ama maddi sıkıntılar ve yokluk da var… Hayatta her şey laylaylom geçmiyor. İstedik ki birilerinin gözünün içine bakarak “Bak böyle başlıyorsunuz, böyle oluyor sonuçları ama ASLA GEÇ DEĞİLDİR dönüşü olan bir yol bu” diyelim. Bilmeyenler de küçümsemesin, dışlamasın çünkü buralardan geliyoruz demek istedik. Ne diyebilirim ki başka… Burada sadece yok olan gençlik arka sokaklardaki değil, yurtdışında eğitim almış baron dediğimiz (Lostra) şahsın kızı da yok olabiliyor uyuşturucu yüzünden. Eğitim bile bazen yeterli gelmiyor.

‘ACABA YANLIŞ YOLDA MIYIM’ DİYE DÜŞÜNDÜĞÜM OLUYOR

S-6 -Son olarak… Gelecekle ilgili planlarınız neler? Eğitim, aile, oyunculuk denklemini nasıl kuracaksınız? Bir de, Otel Divane’de elde kamera çekim yapan Peri olarak Güney Kore dizilerini sevdiğinizi söylemiştiniz. Gerçek hayatta da Güney Kore yapımları izliyor musunuz? Güney Kore’den uyarlama bir dizide rol almak ister miydiniz?

Eğitim hayatımda hep olacak. İlk hedefim yurtdışı ama önümde çok seçenek var. Türkiye’de sınırlı kalmak istemiyorum dünyaya açılmak istiyorum. Şu anda İtalyanca öğreniyorum ileride İtalyanca bir tiyatro oyunu ya da sinema filminde oynamak isterim mesela. İstedikten sonra yapamayacağın hiçbir şey olmadığını düşünüyorum. Bazen üzüldüğüm zamanlar da oluyor. Eğitimden çok nasıl göründüğünle ilgilenildiğini görünce, ‘Acaba yanlış yolda mıyım’ diye düşündüğüm oluyor. Her şeye rağmen yolumdan vazgeçmeyeceğim. Kendini geliştirebilen, eğitimini alan herkesin bir gün fark edileceğine inanıyorum. Güney Kore dizisi ya da Brezilya dizileri fark etmez, mesleğimle ilgili her şeyi öğrenmeye çalışıyorum. İzliyorum, okuyorum, bilgi sahibi olmaya çalışıyorum. Kendimi ifade edebileceğim hatta köşe rol diyebileceğimiz uç nokta karakterlerde kendimi göreceğimi umuyorum…

Sevgiyle…

Medyadan yeterli ilgiyi görmese de gerçekte ekranda apayrı bir yere sahip olan ‘Son Çıkış’ın Kevser’ini, hayata tutunmaya çalışan çocukların mahallesine uğurlarken Birsu Demir’le yaptığımız söyleşiyi de, ‘Teşekkürler sevgili Birsu… Eminim sizi daha pek çok yapımda göreceğiz. Bu meydanda, hem başarılarınıza hem de adım adım büyüyüşünüze şahitlik etmiş olacağız’ diyerek noktalıyoruz… Bir sonraki yazıda ekranın Vandam’ı, Tolga Canbeyli’yle röportajımızın yer alacağı duyurusuyla!

Anibal GÜLEROĞLU

[email protected]

www.twitter.com/guleranibal