Deli şapkacı Humpty Dumpty kurgu mu, gerçek miydi?

19.yy’da Charles D. adını taşıyan ve meşhur olmuş üç adam vardı: Charles J. Dickens, Charles R. Darwin ve Lewis Carroll adıyla tanınan Charles L. Dodgson.…

Tarih Dedektifi Tarih Dedektifi

DELİ ŞAPKACI CHESHİRE KEDİSİ HUMPTY DUMPTY KURGU MU GERÇEK Mİ? 

…Her şey bir rüya; ama sonuna kadar ortaya çıkmasını istemiyorum…

“…En azından bu sabah kalktığımda kim olduğumu biliyorum; ama o zamandan beri bir kaç kez değişmiş olmalıyım. Ne demek istiyorsun? dedi Tırtıl; açıkla! Korkarım kendimi açıklayamam efendim dedi Alice; çünkü kendimde değilim anlıyor musunuz?…”

 19.yy’da Charles D. adını taşıyan ve meşhur olmuş üç adam vardı: Charles J. Dickens, Charles R. Darwin ve Lewis Carroll adıyla tanınan Charles L. Dodgson.

 Dodgson, “Alice Adventures In Wonderland”ı  (1865) ilk yayınladığında edebi çevreler onu: “Çocuklar için büyüleyici kitapların yazarı” olarak lanse etti. İlerleyen zamanlarda kitabın sadece çocuklara hitap etmediği anlaşıldı. Kitap büyükleri de içine alan ve titizlikle kurgulanmış parlak bir zekanın ürünüydü. (Illustrated London News, 16 Aralık 1865:19).

 Matematik öğrenimi görmüş Dodgson; diyakozluk (rahip yardımcısı) seviyesinde bir din adamıydı; ancak topluluk karşısında konuşmaktan çekiniyordu. Bu yüzden rahip olarak atanamamıştı. (Westminster Gazette, 15 Ocak 1898:8). Dodgson, kendisini ifade etmenin en iyi yolunu kitaplarda buldu ve Lewis Carroll adıyla yazmaya başladı. Gerçek hayatta bir tırtıl kelebeğe dönüşürken; onun hikayelerinde bambaşka bir şeye dönüşebilirdi. Eserleri; Charles Dickens, Emily Bronte ve Oscar Wilde rüzgarının estiği Victoria Dönemi (1837-1901) toplumunun izlerini taşıyordu.

 “Alice in Wonderland”taki çay partisinin meşhur “Mad Hatter”ı; o dönemde Birleşik Krallık’ta sıkça kullanılan: “Bir şapkacı kadar deli!”* sözünden esinlenerek yaratılmıştı. (Daily News, 08 Aralık 1924:8).  

 “- Şapkacılar neden diğer beyefendilerden daha deli? - Adam çatlak efendim! Öfkeli ve deli bir şapkacı gibi tepindi.” (Tipperary Free Press, 20 Haziran 1827:1).

 1830’ların başında Southwark’ta başkanlığa seçilen Mr. Harris, çevresinde tanınan bir şapkacıydı. Bir süre sonra tuhaf davranışlar sergilemeye başladı. Çok geçmeden de aklını kaçırdı. (Northern Advertiser, 16 Ekim 1888:3).

 18. ve 19.yy’da cıva bileşikleri keçe şapkalar yapmak için kullanılırdı. (Daily Mirror, 12 Kasım 1993:40). O yıllarda cıvadan zehirlenerek akli dengesini kaybeden şapkacı vakalarına çok sık rastlanıyordu. “Mad as a hatter” deyiminin yaygınlaşma sebebi de buydu.

 Cıva zehirlenmesinin insanı delirttiği; akciğerlerde hasar oluşturduğu; tat, işitme, ve görme kaybına neden olduğu kanıtlanmıştı.(Cork Constitution 10 Ocak 1866:3). Zamanla “Mad Hatter Sendromu” tıp literatürüne yerleşti. El titremesi, asabiyet ve öfke patlamaları bu sendromun ilk belirtisiydi. (Daily Mirror, 25 Eylül 1968:24).

 1905 yılında İç İşleri Bakanlığı,“cıva zehirlenmesi” vakalarının acilen bildirilmesine ilişkin bir duyuru yayınladı. (Morning Leader, 14 Ağustos 1905:5). Cıva ve cıva buharından  kaynaklanan zehirlenmelerde; barometre- termometre imalatçıları ile şapkacı ve kürkçü atölyeleri tehlike bakımından ilk sıradaydı. (Nottingham Evening Post, 14 Ağustos 1905:6).

 “Mad Hatter” benzetmesi siyasetçilerin de diline yerleşti. Başkan Churchill’in parlementodaki konuşmasında “Mart Tavşanı ve Çılgın Şapkacı” üzerinden yaptığı bir gönderme o dönemde epeyce konuşulmuştu. (Northampton Chronicle and Echo, 29 Mayıs 1925:2).  

 Kitapta geçen bir başka karakter; sürekli sırıtan ve ortadan kaybolan: “Cheshire Cat”ti. Cheshire, Ortaçağda Palatine kontluğuna bağlıydı ve burada kediler gülmekten kendini alamıyordu. Daha sonra halk arasında dişlerini göstere göstere gülenler için: “Grin like a Cheshire Cat” deyimi kullanılmaya başladı. (Derry Journal, 12 Şubat 1839:4).

 “…Kapıyı tılsımlı bir şekilde çaldı; sonunda yüzünü çarpıtarak ve “bir Cheshire kedisi gibi sırıtarak” haykırdı!” (Kentish Weekly Post, 05 Eylül 1809:2).

 “…Her gün pencereye bakıyor; bir gün ağzını ve çenesini yukarı kaldırıyor, bir başka gün Cheshire kedisi gibi sırıtıyor. - Şimdi bu ifade The Lancet için uygun değil- ”(Morning Herald, 17 Ocak 1825:4).

 1850 yılında “Cheshire kedisi gibi sırıtmak” deyimini araştıran bir İngiliz muhabir, şu bilgilere ulaştı: 19.yy’da Birleşik Krallık’ın en popüler peynirleri Cheshire’da üretiliyordu. (Nottinghamshire Guardian, 26 Aralık 1850:6). Bir dönem bu peynirler Bath kasabasında kedi şekline getirilmiş olarak satıldı. Peynirler kedi şeklinde kalıplandı ve “t” şeklinde bıyıklar eklenerek gülümseyen bir ifade oluşturuldu. (Manchester Courier, 14 Aralık 1850:3).

 “Humpty Dumpty” karakteri ise eski bir İngiliz çocuk tekerlemesinden esinlenilerek yaratılmıştı.  

 …“Humpty Dumpty bir duvarın üzerinde oturuyordu. Sonra büyük bir düşüş yaşadı. Altmış adam; hatta Kralın tüm atları, Kraliçenin bütün adamları bile onu ayağa kaldıramadı.” (London Courier and Evening Gazette, 02 Şubat 1813:4).

 Humpty Dumpty’nin düşmesi; halk arasında giderek yaygınlaşan bir söyleme dönüştü. Dağılan bir şeyi eskisi gibi bir araya getirmenin güçlüğünü anlatmak ya da gözden düşmek anlamında bu benzetmeye sıkça başvuruldu.

 “…Etiyopya’nın derisini beyazlatacak kadar büyücü değil; öte yandan bu Humpty Dumpty’yi kamuoyunun gözünde tekrar bütün yapamaz.”(True Sun, 19 Ağustos 1834:3).

 “…Majestelerinin Humpty Dumpty’nin talihsiz durumunda kalmaması umudunu dile getireceğim; Humpty Dumpty’nin istemsizce yaptığı harcamalar…”.  (Bradford Observer, 15 Mart 1849, 2).

 “…Türk tahvillerine karşılık efsanevi Humpty Dumpty benzetmesi. (Belfast News-Letter, 20 Mart 1877:3). “…Humpty Dumpty’nin başında bir fes ve Osman’ın kılıcıyla kuşanmış  oturuyor. Humpty Dumpty’yi devirmek için hafif bir rüzgar esintisi…” (Chelmsford Chronicle, 11 Mayıs 1877:7).

 “…Avrupadaki Türk gücünün -Humpty Dumpty’nin büyük düşüşünden sonra olduğu gibi- geri dönülmez bir şekilde parçalandığını varsayın.”. (The Examiner, 06 Nisan 1878:26).

 20.yy’da tıp alanında; protein-DNA kompleksinin hızlı parçalanışını anlatmak için “Humpty Dumpty Modeli” ve nörolojik bir bozukluğu ifade için “Humpty Dumpty Sendromu” (HDS) terimleri ortaya çıktı.

 Görüldüğü gibi Alice in Wonderland; Lewis Carroll’ın salt fantezi dünyasından ibaret  olmayan; Birleşik Krallık’ta yaşayanların ortak hafızasını yansıtan kurgusal bir gerçekliktir.

 …Gücü ele geçiren; aynadaki kraliçe kadar egoist olabilir. İnsan bir duygu karşısında bir şeyler yiyip içmeden de küçülüp büyüyebilir. Peşinden koştuğu tavşan Humpty Dumpty’ye dönüşebilir. Belki de her şey bakış açımızdan ibarettir.

 *İngiliz arşivlerinde 19. yy öncesinde bu konuya dair yazılı bir kaynağa rastlamadım. Eski Anglo-Sakson dilinde zehir kelimesi “atter” olarak yazılıyormuş. “Zehir insanı delirtir” ifadesinin buradan geldiğini söyleyenler mevcuttur. (Daily Mirror, 11 Aralık 1942:3).