Dizilerde kadının adı yok!

Başarılı yapımlar arasında ‘Med Cezir’, ‘Güneşi Beklerken’, ‘Karagül’ gibi kadınla erkeklerin eşdeğer olduğu diziler bulunmakla birlikte, çoğunlukta ‘başkarakter’ ibresi erkeklerden yana.

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Acilen ‘kadın yıldız’ aranıyor

Türkiye’nin marka yüzü, Hollywood yıldızı Julianne Moore… Ülkemizin tanıtım filminin çekimleri de Los Angeles’te sürüyor. ‘Vatana, millete hayırlı olsun’ diyorum ama bir yandan da düşünmeden edemiyorum… 2012’de yüzün tamamının nakledildiği ilk başarılı operasyonu gerçekleştiren ülke olarak, ‘yüz nakli’ becerisi tescillenen Türkiye neden ‘marka yüzü’ olabilecek yeterlilikte bir kadın yıldız yetiştiremiyor diye!

Julianne Moore kim? Ne özelliği var da bizim kadın oyunculara fark atabildi? Bu tercih sadece yabancı merakından mı? Elbette ki, çeşitli sebepler sıralamak mümkün. Ancak Moore’un en büyük özelliği, çevirdiği filmlerdeki yeteneğiyle adını dünyaya duyurabilen başarılı bir oyucu olması. Bizde bu nitelikte bir kadın oyuncu var mı? Maalesef yok. Olmadığı da, hem filmlerimizin halinden hem de dizilerimizin kısır döngüsünden belli.

DİZİLERİ ERKEKLER TAŞIYOR

Kadın oyuncu eksikliğinden bahsederken vurgulamak istediğim şey, ‘rolünün hakkını veren’ isimlerin azlığı. Yoksa cast ajanslarının listeleri, dizilerde yer alma hevesiyle yanıp tutuşan kadın oyuncu adaylarıyla dolu. Aynı şekilde dizilerin içinde de bolca bulunmakta. Ama ne yazık ki, şöyle diziyi taşıyacak, başroldeki erkekle eşdeğer performans sergileyecek birileri yok denecek kadar az.

İstedikleri kadar büyük paralar alsınlar, reklamlarda boy göstersinler, sözleşmelerine özel madde koydurarak hava atsınlar hiç önemli değil. Dünya çapında adını duyurup beğeni toplamayı geçtim, bizim kadın oyuncu portföyünde dizilere can verecek yeterliliğe sahip isim bulmak, samanlıkta iğne aramak kadar zor. Hele ‘yıldız’ sıfatı taşıyanı tam bir hayal.

Zaten birkaç eski ismin dışında, bu özellikteki kadın oyuncuların yeterince değerlendirildiği de söylenemez. Kadın oyuncu seçimindeki kriterler meydandayken, onlar da olsa olsa tiyatro sahnelerinde sergileme fırsatı buluyorlardır yeteneklerini.

Yani kısaca, dizilerimiz ve dahi filmlerimiz rol kalitesi yüksek yerli kadın oyuncu özürlüsü!

Bu eksikliğin neticesinde de, karakter ağırlığı ya erkeklerin omzuna yükleniyor ki bu durumda dizileri erkekler taşımış oluyor. Ya da Türkiye’nin marka yüzü seçimindeki gibi, ithal kadın oyuncuların getirisine bel bağlanıyor.

Misal, ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ dizisi, Erkan Petekkaya’ya tam uyan Ali Kaptan karakterinin kötülüğü ve Wilma Elles’in canlandırdığı Caroline olmasaydı o kadar beğeni toplar mıydı? Nitekim dizi, Ali Kaptan gittikten sonra epeyce çaptan düşmüştü. Caroline karakterinin dolapçılıkları da azalınca tam yetersiz kalmıştı. Neyse ki imdada 12 Eylül darbesinin işkenceciliği girmişti de durum idare edilmişti. O bitti ama örneklediği gerçek değişmedi.

Bir başka örnek, son demini yaşayan ‘Muhteşem Yüzyıl’… TRT’nin ‘Bir Zamanlar Osmanlı Kıyam’ dizisinden tutun da yüksek maliyetle büyük fiyasko yaşayan Kanal D’nin ‘Fatih’ine, pek çok tarihi yapım ekranda kaybolup gitmişken ‘Muhteşem Yüzyıl’ başarısını neye borçlu? Tarihi gerçekliklere gösterilen özene mi, olağanüstü dikkatle işlenen senaryoya mı, yoksa büyük prodüksiyona mı? Elbette ki, hiçbirine. Hürrem rolündeki Meryem Uzerli’nin kanlı canlı ve de haykırışlı oyunculuğu ile Hürrem’in kavgacılığını alevlendiren Okan Yalabık’ın İbrahim’i olmasaydı zor kırardı reyting rekorlarını. Hürrem değişti, karaktere ilgi azaldı. İbrahim gitti, bu kez ağırlık Kanuni’ye, Rüstem’e ve şehzadelere verildi. Yani ithal Hürrem’ini kaybeden ‘Muhteşem Yüzyıl’ı son deminde erkekler omuzlamak zorunda kaldı. ‘Muhteşem Yüzyıl’ın yurt dışında halen eski Hürrem’le anılıp prim yaptığını da unutmayalım!

KADIN OYUNCULAR ‘YAN KARAKTER’ GİBİ!

Türkiye’nin marka yüzü olarak bir Hollywood yıldızı seçilmiş ve ülkemizin tanıtımı Julianne Moore’a teslim edilmişken yerli kadın oyuncu sıkıntısı çektiğimiz daha net çıkıyor ya karşımıza… Bu hakikate bağlı olarak gelişen bir diğer olumsuzluk da, yapımlarımızdaki kadınların ‘yan karakter’ gibi değerlendirilmesi. Geneli, o kadar pasif ve silik ki!

Başarılı yapımlar arasında ‘Med Cezir’, ‘Güneşi Beklerken’, ‘Karagül’ gibi kadınla erkeklerin eşdeğer olduğu diziler bulunmakla birlikte, çoğunlukta ‘başkarakter’ ibresi erkeklerden yana.

Pazartesilerin lideri ‘Karadayı’ya bakacak olursak, Kenan İmirzalıoğlu’nun ve Yurdaer Okur’un yarattığı Turgut Savcı’nın performanslarını kısın bakalım geriye ne kalıyor? Bergüzar Korel’in Feride’sinin gücü yeter mi izleyiciyi çekmeye? Erkeklerin yarattığı canlılık olmasa kim ne yapsın ağladı ağlayacak bir kadın karakteri?

ATV’nin ‘Kurtlar Dünyası’nın adı üstünde zaten. O bir yana, ‘Kaçak’ dizisi de erkeklerle yürüyen yapımlardan. Gürkan Uygun başta olmak üzere bütün aksiyon erkeklerde. Merve ve Nurgül, olsa da olur olmasa da babında, yan karakter gibi yer almakta dizide. Bütün yük erkeklerde olduktan sonra, başrol kadın oyuncusu, demenin ne anlamı var?

Öte yandan ‘İntikam’da başkarakter Yağmur… Ama orada da, etkileşim açısından yine erkekler ağırlıkta. Zaten Hakan, Emre, Ali tiplemeleri olmasa dizinin hiç izlenesi kalmayacak.

Neticede, dizilerimin başarısı için ya kadın oyuncusu çok iyi olacak ya da senaryo erkekler üstünden yürüyecek. Aksi takdirde yapımın işi zor. Eşit rol dağılımının olduğu yerde, varlık gösteremeyen kadınlarla yaratılan başarısızlıklar meydanda. Bu büyük eksiklik giderilmedikçe ‘Niye diziler istenen sonucu veremiyor’ diye kafa patlatmak boşa. Acilen kadın yıldız gerek!

Anibal GÜLEROĞLU

[email protected]

www.twitter.com/guleranibal