Dizilerin mesajcı yüzlerine bakış…

Oğuz Atay’dan alıntılar yapan, Cemal Süreyya şiirleriyle içeriğini tatlandıran… ‘İnandığımız yerden kırıldık’ diyen… Hayatın kısa olduğunu söyleyip yaşam koşturmacasına kapılarak duygulardan uzaklaşan insanlara ‘Bir kalbiniz vardı.

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

‘Kendisinden bir şey öğrenilemeyecek tek insan yoktur’ demiş romantizmin temsilcilerinden olan asker kökenli Fransız edebiyatçı Alfred de Vigny. Aynen öyle. Yaşam yolunda karşınıza çıkan her insan iyi veya kötü bir ders verir hayata dair. Yapılması gerekenleri veya asla yapılmaması lazım gelen davranışları bu insanlarla yaşadığımız tecrübelerden öğreniriz. İyiyle kötüyü ayırmak kişinin karakterine bağlıdır tabii.

Nitekim sürekli iç içe olduğumuz medya ve hayatın içinden yaratılan kurgular da benzer bir görevi yerine getirirler. İzlenen haberlerden çıkartılacak mesajlar, algı kapasitesine ve dünya görüşüne bağlıdır. Ancak mesaj açısından gerçekçi değerlendirme için sunulan haberlerin de alabildiğine gerçek, özgür ve yansız olması gerekir. Ne yazık ki olumsuzlukların peş peşe sıralandığı günümüzde sıkça yaşanan yayın yasakları ve benzeri kısıtlamalar, haberlerin uyarıcı mesajcılığını da sekteye uğratmıştır.

Öte yandan ekranların vazgeçilemezine dönüşen diziler de eğri veya doğru mesajlarla yüklü biçimde gösterir yüzünü. Kuşkusuz demokrasi ve çağdaşlık kriterlerini tamamlamamış yerlerin yapımlarıyla, uyutma taktiklerinin yürürlükte olduğu yerlerinkiler arasında mesajcılık adına fark çoktur. Kimi sosyal sorumluluk türünde yapıcı uyarılarla konuşturur karakterlerini. Kimisi de siyasi vasıflarla yaratır söylemlerini. Velhasıl dört bir yandan mesajlarla yüklüdür hayat. Hal böyle olunca da, ‘Olumluları cımbızlayıp çıkartanlara ne mutlu’ diyerek dizilerden bazılarının mesajcı yüzleri nelermiş bakmakta fayda var.

POYRAZ KARAYEL’İN MESAJCILIĞI BİR BAŞKA

‘Bilemezsin Albayım bilemezsin… Bizim kaderimiz bu, anlamını bilmediğimiz kelimeleri yaşamak’ diyerek akışına yaşamın bam teline basan ‘Poyraz Karayel’, sadece duvar yazılarıyla değil sevimli kahramanlarıyla da adeta mesaj deryası.

Oğuz Atay’dan alıntılar yapan, Cemal Süreyya şiirleriyle içeriğini tatlandıran… ‘İnandığımız yerden kırıldık’ diyen… Hayatın kısa olduğunu söyleyip yaşam koşturmacasına kapılarak duygulardan uzaklaşan insanlara ‘Bir kalbiniz vardı. Onu hatırlayın’ diye nasihat eden ‘Poyraz Karayel’den nasiplenmeyen konu yok gibi. Başlangıcından bugüne hayvan sevgisinden vatan sevgisine, doğa korumacılığından eğitim konusuna her alanda sözü olan bölümlerle çıkmakta izleyicisinin karşısına. Ne yazık ki onun esprilerle bezeli bu güzel mesajcılığı Çarşamba gecesinin yüklü temposunda yeterince fark edilememekte.

‘VATANIM SENSİN’İN DÜŞÜNDÜRÜCÜ MESAJCILIĞI

İhanetle aşkı sorgulatan bir içeriğe sahip olan ‘Vatanım Sensin’, tarihi dokuda yol alırken aynı zamanda gayet gerçekçi ve ölçülü bir mesajcılıkla senaryosunu kurmayı başaranlardan. Öyle ki, savaşın içinden barışçıl bir düşündürücülük sunuyor izleyicisine.

Bu yönüyle benzeri az bir yapıya bürünen dizinin düşmanı, yani İzmir’i işgal eden Yunan’ı küçümsemek veya abartılarla karalamak yerine onların da insan olduğu gerçeğinin altını çizmesi dikkat çekici! Yunan komutanın oğlu Leon’un ‘Kalbinde sevgiye yer olmayanın vatanını sevmesinin mümkün olmayacağı’ şeklindeki sözü… Ya da Yıldız’ı eve kapatmak isteyen damat adayına karşı Ali Kemal’e söylediklerindeki insani ve kadın haklarına yönelik gerçekler takdire değer. Aynı şekilde Yunan komutanın karısı Veronika’nın Azize’ye yardım etmesi de kadın dayanışması adına alınacak mesajlardan.

Kısacası; Mustafa Kemal’in anısını da, dönemsel sürecin doğallığında ihmal etmeyen ‘Vatanım Sensin’, savaş ve işgal olgularını ‘insan’ gerçeklerinden soyutlamadan ele alan… Düşündürücü mesajcılığıyla, olumlu biçimde değerlendirilmesi gereken dizilerden.

‘CESUR YÜREK’İN MESAJCILIĞI ZARARLI MI?

Cesaretle çarpan yüreğinden ve bileğinden başka güvenecek dalı olmayan Ömer’in kişisel hak arayışından genel adalet dağıtıcısına dönüşen hikâyesinde ilk etapta öne çıkan ayrıntı, istihbaratçılarla-mafyayla iç içe yaşanan olayların, silahların konuştuğu bir dünyada geçmesi… Ki bundan dolayı da haliyle bir kaba kuvvet durumu hâkim dizinin geneline.

Kuşkusuz bu tarzda yaratılan tek dizi ‘Cesur Yürek’ değil. Ancak önemli olan buradaki şiddet söyleminin dozunu kaçırıp yanlış ve zararlı mesajcılığa sebep olmamak! Nitekim sağlık çalışanlarının tehdit edildiği ameliyathane sahnesinden dolayı tepki çekti. Kızanlar haksız mıydı? Kesinlikle hayır. Zira kabul edilemez bir özendiricilik vardı sahnede.

Özetle; Doktorların şiddetle burun buruna yaşadığı toplumumuzda bu tarz aksaklıklar yaratılmaması gerektiğinin altını çizmek yerinde olur. Bunun dışındaysa, ‘Cesur Yürek’in benzerlerinden daha zararlı bir mesajcılığa sahip olmadığını söyleyebiliriz.

‘KALBİMDEKİ DENİZ’DEN MAHALLE BASKISINA DAİR…

FOX ekranının kadın karakterleriyle dikkat çeken dizisi ‘Kalbimdeki Deniz’, kocası tarafından aldatılan kadın tablosunun ötesinde, kadının en güçlü düşmanının yine kadınlar olduğu gerçeğine saptamada bulunan bir mesajcılıkla yol almakta.

Erkeklerin dünyasında çocuklarıyla ayakta kalmaya çalışan Deniz üstünden dul kadınların karşılaştıkları güçlükleri akılda kalıcı biçimde aktaran yapımın en önemli mesajcılığı da, mahalle baskısı üstüne oldu… Ki bu konuda Yeşim Ceren Bozoğlu’nun usta oyunculuğuyla hayat verdiği Fikriye’nin yaptıkları oldukça gerçekçi örnekler durumunda!

‘O HAYAT BENİM’ DE MESAJCILIKTAN EKSİK KALMIYOR

Efsun’un kendine özgü konuşmaları… Sultan’ın paragözlükle yaptığı dolapçılıklar… Bahar ile Ateş’in çilekeş halleri… Ve küçük Nuran’ın sevimli varlığıyla bu sezonu da ayakta kalarak yürütmeyi başaran ‘O Hayat Benim’, ilk bölümden bu yana çeşitli mesajcılıklar sergilemiş bir yapım. Mesela Efsun’un DNA ve hamilelik testleriyle insanlara bu tarz tetkiklere güvenmeme konusunda yol gösteren yapım, Hülya’nın kocası ve Mehmet Emir’le de azgın tekeliğin varacağı kazık yeme noktasını yansıttı.

‘O Hayat Benim’in şimdilerdeki sosyal mesajcılığıysa, Arda üstünden yürümekte… Toplu taşım araçlarında ağzını kapamadan hapşırıp çevreye mikrop salanlara laf sokuşturmak için ‘O mendiller bir tek halay başında işe yaramıyor’ diyen Arda, geçim sıkıntısı konusunda da ‘Millet asgari ücretle kaç boğaz geçindiriyor. Onlar mı adam, sen mi adamsın’ diyerek hem asgari ücretin azlığına hem de ailesinden gelen zenginlikle hava atanlara göndermede bulundu. Yanı sıra Reyhan, aile içindeki tacizleri yansıtmak adına; Ganimet ise geç yaşta evliliğe niyetlenenlere mesaj vermek için birebir. Anlayacağınız paranın konuştuğu yerde iyi olmaya niyetlenmenin hayalciliğini Sultan ve Efsun’la sergileyen ‘O Hayat Benim’ dizisi de mesajcılıktan eksik kalmayanlardan.

‘HAYAT ŞARKISI’NDA HER TELDEN MESAJCILIK

Çokça yazdığım üzere ‘Hayat Şarkısı’, kadının şeytani yüzünü gösteren gelişmelerle dolu bir yapıya sahip. Bir kez daha kısaca değinirsek… Hülya ile bir yandan erkek tacizinin mağduriyetine dair mesajcılık yapan dizi, bir yandan da hırslı kadınların işi nerelere vardırabileceklerine dair örneklik etmekte.

Türk aile yapısının ne denli karmaşık olduğunu yansıtan düzende Bayram Cevher deseniz şirinlik ve babacanlıkla işlerini halleden otoriter aile reisi kisvesi altında çok şey söylemekte. Süheyla da özellikle Filiz’e yaptığıyla kadın acımasızlığının mesajını çok net koydu ortaya. Hülasa, ‘Hayat Şarkısı’ tıpkı hayat gibi her telden mesajcılıkla yol almakta.

‘UMUDA KELEPÇE VURULMAZ’, GENÇLİĞE TEKMİL MESAJ

Bana göre ekranda gençliğe yönelik en mesajcı iş, ‘Umuda Kelepçe Vurulmaz’… Zira önceden de yazdığım üzere, suçlu gençlerin dünyasına farklı bir pencereden bakmakta. Fırsat tanındığında onların da yaşıtları gibi kendilerini geliştirip hayatlarını düzene sokabileceklerini örnekleme kapasitesi yüksek olan senaryonun her kesimden gençle yol almasıysa gençliğe topyekûn mesaj vermek adına hayli mantıklı bir yaklaşım. Bunun dışında iyilikle kötülüğü derin hatlarla ayırmaması; kötülerin içinde de iyi bir taraf bulunabileceğini, her kötülüğün arka planına inilmesi gerektiğini işaret etmesi de dizinin mesaj değerini artıran detaylar.

MESAJLAR İÇİNDE MESAJ BEĞENMEK

İzleyici, diziler ve mesajlar… Kişisel gelişimin eksik kaldığı, televizyonun yegâne eğlence aracı olduğu yerlerde iç içe geçmişlikleri artan bu üçlünün üstüne daha çok yazıp konuşacağız. Zira ‘Bir gazete; yalnız haberleri olduğu gibi veren bir şey değildir. Onun amacı insanları düşündürerek, kızdırarak o konuda bir şey yapmaya özendirmelidir’ diyen Mark Twain’den günümüze, medya ve kurgu dünyası çok gelişme göstermiş olsa dahi içeriklerindeki mesajcılık özelliği her daim baki kalmıştır, kalacaktır.

Neticede; Dizilerdeki mesajcılık ayrıntıları bu sıraladıklarımızla sınırlı değil kuşkusuz. ‘Muhteşem Yüzyıl-Kösem’ ve ‘Diriliş Ertuğrul’ dizileriyle tarihten farklı yorumlar sunup kendi bakış açılarında mesajcılıklarını geliştiren… ‘Kertenkele-Yeniden Doğuş’ ile süper karakterlerin aksiyonundan komedi yaratıp vatanseverlik üstüne mesajlar çıkartan… ‘Cesur ve Güzel’ sayesinde güçlü ailelerin bir kasabayı, yönetiminden vatandaşına, nasıl baskılayabileceğini gösteren… ‘Aşk ve Mavi’ ile halı dokumacılarının emeğine arka çıkan… ‘Seviyor Sevmiyor’da, sevgiyi gerçekten hak edenlerin hep acı çektiğinin altını çizen… ‘Bodrum Masalı’yla tatil dönüşü çocuklarınızı gittiğiniz yerde bırakıyor musunuz? Köpeğinizi de bırakmayın diyen… ‘Paramparça’da zenginliğin mutluluk getirmediğini her açıdan sergileyen… ‘Kırgın Çiçekler’de istenmeyen kızların aile dramlarıyla kadın-koca-evlat-taciz denklemini sorgulatan… ‘Bana Sevmeyi Anlat’, ‘Gülümse Yeter’, ‘Kara Sevda’ ve ‘Kiralık Aşk’ gibi yapımlarla aile bireylerinin attığı kazıklara yoğunlaşan… ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ ve ‘İçerde’yle sempatik mafya âlemi yaratarak kabadayılığı parlatan… Ve ‘Arka Sokaklar’la vermedik mesaj bırakmayan ekranlarda mesajlar içinden mesaj beğen durumu hâkim.

Bu mesaj cümbüşünde isteyen, istediği yerden anlayıp yorumlamakta serbest haliyle… Lakin ‘binmişiz bir alamete’ misali yol alınırken sapla samanın birbirine karıştığı, yapıcı değil yıkıcı ve baskıcı türden sosyal medya mesajcılığının giderek yaygınlaştığı günümüzde, insanların kendilerine sunulan mesajlara en akılcı biçimde yaklaşmaları da temennimiz!

Anibal GÜLEROĞLU

[email protected]

www.twitter.com/guleranibal