Önce tahminimi söyleyeyim; Bir olağanüstü durum olmazsa, Erdoğan’ın köşk seçiminde yüzde 60 civarında oyla ilk turda ipi göğüsleyeceğini tahmin ediyorum.
Kendisi de kazanacağından emin olmalı ki, en güçlü rakibi için sadece ‘saksı’, ‘vazo’, ‘monşer’ gibi alışık olduğumuz üslubunun dışında gayet yumuşak(!) ifadeler kullanıyor. Durum ciddi olsa, kim bilir neler duyardık.
Peki zafere giden bir insanın yüzünün gülmesi, keyfinin yerinde olması gerekmez mi?
Katılır mısınız bilmem ama ben Başbakanı çok keyifsiz görüyorum. Adaylığının açıklandığı toplantıdan bugüne güldüğünü görmedim.
Acaba Erdoğan’ın gerginliğinin altında yatan, Köşk’e çıktıktan sonra kontrolü kaybetme endişesi olabilir mi?
Başbakan, seçilene kadar kendisinden sonra partinin ve hükümetin başına kimin geçeceğinin konuşulmasını yasakladı. Yeni dönemi kendisi dizayn edecek. Üç dönem engeline takılmayan bir ismi Başbakan yapacak, partinin de başına getirecek. Peki işler onun planladığı kadar kolay gidecek mi?
Adaylık konuşmasında bir kez bile adını anmadığı, kafasındaki Cumhurbaşkanlığını tarif ederken, sürekli yan gelip yatmakla suçladığı Abdullah Gül, bu hesapların neresinde olacak?
“Ben Ak Parti’nin kurucusuyum” diyen bir insan, bir süre için kenarda kalmayı tercih etse bile kapısını aşındıran çok olacaktır.
Üç dönem engeline takılan partinin kurucuları, ağır topları, Erdoğan’ın “ben Cumhurbaşkanı oluyorum, siz de emekli olun” tavrı karşısında kuzu kuzu köşelerine mi çekilecek?
Şu an herkes suskun, ne olacağını görmek için bekliyor. Ama emin olun ki, Erdoğan köşke çıktığı gün Ak Parti’de kılıçlar çekilecektir.
Erdoğan’ın ise yaklaşan fırtınayı görmemesi düşünülemez. Arkasında paramparça bir parti ile Köşk’te kolu kanadı kırık kalırsa, kapanmamış yolsuzluk dosyalarının yeniden karşısına çıkacağını mutlaka hesaplıyordur. Tüm bunlar da zaten bir insanın mutsuz olması için yeter de artar. Merak ediyorum ama seçildiği gün kendisini nasıl bir yüz ifadesi ile göreceğiz.