FOX'un Bana Sevmeyi Anlat dizisi de yolcu mu?

Cuma akşamlarından Pazartesi cehennemine yollanarak soru işaretleri yaratan ‘Bana Sevmeyi Anlat’ da yolcu mu? Bu dizi, kapı önüne konacaklar listesinde yer almayı hak eden türden bir performansa sahip mi?

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

FOX’un bu dizisi de yolcu mu?

‘Eski odunu yakın, eski arkadaşa güvenin, eski eserleri okuyun’ demiş Bacon… Eskilerin değerini anlatan bu güzel söze karşılık yenilik peşinde koşmaktan usanmayan insanoğlu ne acıdır ki, eskileri kolayca harcamakta sakınca görmez. Bunu yaparken kendince çeşitli bahaneler üretip haklı çıkmaya çalışmayı da ihmal etmez. Tabii bazı hallerde eskilerin kökten gelen güçle yenileri yıkıp geçmesi de mümkün. Lakin eskiyle yeninin mücadelesinde vefasızlık ve haksızlık galip gelir çoğu zaman.

Nitekim insan eliyle yaratıldığı için aynı haksızlıkların yaşanması kaçınılmaz olan dizi dünyasında da eskilerin yeniler karşısında mücadele vermesi bir hayli zor. Ya yeri doldurulamayacak derecede başarılı olmak, ya güçlü destekle ekrana çıkmak, ya da reytinglerde belli bir getiriyi garantilemek lazım. Kısacası ekran ömrü, yapımdan ziyade reytinglerin maliyeti karşılama oranına bağlı. Bu durum özellikle yüksek bütçeli dizilerin ekran yolculuğunu daha kritik hale getirmekte. Cepten çıkanın üstünü doldurarak geri dönüş sağlayamayana kesin tavır, ‘güle güle’…

En taze örnek, FOX’un yeni sezon için erkenden devreye soktuğu ve ilk bölümleriyle yüz güldürüp devamını getiremeyince finale yolladığı ‘Familya’sı. Görünen o ki, tarım arazilerini binalarla doldurma hevesine dokundurmayı da hedefleyen yapımın dramla komediyi harmanlayan öykü dili, ünlü kadrosuna rağmen izleyiciyle kimyayı tutturmayı başaramadı. Hoş zaten bu tarzda komedilerin, iğneleyici absürtlüklerin bizdeki algılara sınırlı ölçüde hitap ettiğini ve başka seçenek olduğunda, ekran başındakilerin onlara yöneldiğini çeşitli örneklerle biliyorduk. Dolayısıyla FOX’un final kararı da sürpriz yaratmadı.

‘Familya’yı, Uğur Yücel’in ve BKM’cilerin artık farklı tarzda işler üretmesi gerektiğini işaret ederek uğurlarken… Ve dahi Star’ın ‘Yüksek Sosyete’si gün değişimiyle tehlike sinyali verirken şimdi bir başka FOX dizisi daha topun ağzında görünüyor. Cuma akşamlarından Pazartesi cehennemine yollanarak soru işaretleri yaratan ‘Bana Sevmeyi Anlat’ da yolcu mu? Daha da önemlisi bu dizi, yenilerin hevesiyle kapı önüne konacaklar listesinde yer almayı hak eden türden bir performansa sahip mi?

‘BANA SEVMEYİ ANLAT’ YENİ OTURMAYA BAŞLADI

Sevmek, sevilmek… Zor işler. Hele sevgiyi anlatmak hepsinden beter. Zira her yiğidin bir yoğurt yiyişi olduğu gibi herkesin sevme anlayışı, sevgi olayını yorumlayışı farklı. Kimi sulu cırtlak sever, kimi ağırbaşlı… Kimi yaygaracılıkla, şamatayla anlatır sevgiyi; kimi sakin ve yavaş adımlarla sergiler sevgi hallerini. FOX’ta ‘Bana Sevmeyi Anlat’ diyenler de kendilerince bir yol çizmişlerdi sevgiyi anlatma ve sunma konusunda. Doğruya doğru… Başlangıçta biraz yavan bulmuştum içeriği ve kimi mantıksızlıklara takılmıştım. Böyle giderse geleceğinin pek parlak olmadığını düşünmekten de kendimi alamamıştım.

Ancak bölümler ilerledikçe dizinin içeriği yerli yerine oturmaya, konusu ve karakterleri iyice açılmaya başladı. Yani tıpkı klasik romanlarda olduğu gibi giriş kısmı geçilmiş, gelişime adım atılmıştı. Dolayısıyla içerik asıl bundan sonra söylemek istediklerini söyleyecekti ve tadını sunacaktı bize. Zaten olaya, karakterler açısından bakıldığında senaryonun sözünün çok olduğu da belliydi. Bu tablo karşısında tam dizinin akıbetiyle ilgili yanıldığımı düşünmeye başlamışken ve alışılmışın ötesinde farklı bir şeyler izleyeceğimiz için sevinirken bu kez de reytingler aksi yönde gelişir oldu. Başlarda tepede yer alan yapım, ‘Arka Sokaklar’ın zirveyi kaptığı yeni sezonda dördüncü bölümüyle hafiften reyting kaybına geçti ve devamını da düşüşle getirdi. ‘Aşk ve Mavi’yle bir darbe daha yiyen dizi, kendini yeni yeni bulmaya başlamışken bu düşüşün ana sebebi neydi? Gerileme sadece yeni sezona bağlanabilir miydi?

‘BANA SEVMEYİ ANLAT’IN ACI GERÇEĞİ

FOX’un reklam kısıntısına pek gitmeden izleyicinin dikkatine sunduğu dizilerden olan ‘Bana Sevmeyi Anlat’ın reytinglerdeki tablosu gerçekten de kendini sorgulatan türden. Cuma gecesinin birincisiyken, kademeli olarak gerileyip 17’inciliğe düşmek elbette ki sadece yeni sezona bağlanamaz. Kuşkusuz bu bir etken ancak asıl mesele dizinin kendisinden kaynaklı.

Gerçek şu ki, dizinin kalitesine kimsenin söyleyecek sözü olamaz. Buna karşılık ‘Bana Sevmeyi Anlat’ın bir acı gerçeği var ki o da, senaryonun izleyicinin anladığı dilden konuşmaması. Şimdi yapımı kötüleyeceğimi filan sanmayın. Aksine buradaki saptamam ‘Anlamayana davul zurna az’ durumuna dair! Ne acı değil mi, bir yapımın başarısında öyküsünün farklılığının veya oyuncu becerisinin yerine, içeriğin izleyici dilinden konuşmamasının etkili olması? Yazık ki, böylesi yaklaşımları sıkça yaşar hale geldik. Bu bir anlamda kültürel algının hangi seviyelerde olduğunun da göstergesi… Ve maalesef Deniz Akçay’ın başarılı senaryosuyla hayat bulan ‘Bana Sevmeyi Anlat’ da bu acı gerçekten nasiplendi! Üstelik de çifte kavrulmuşundan.

Şöyle ki, repliklerde taşralı ağzıyla ‘Anneciim, ablacım vs.’ gibi sıfatlara yer verilse de, abartıya ihtiyaç duymayan dingin karakterlerinin tarzıyla Total grubunun zihnine hitap edemedi. Daha net ifadeyle söylem-eylem arasında denkliğin yakalanamaması basit konuların abartılı aktarımına ilgi duyan Total’i diziden uzaklaştırdı. Misal, gerçek dünyadaki medyatik patronlarla da asla uyuşmayan Canan’ın zarafeti, izleyicinin alıştığı yaygaracı orta karıştırıcısı zengin kadın tipiyle örtüşmedi. İki yüzlü Haşmet’in romantik mafyatikliği, çifte karılı ağır abi mafyalarına prim verenleri cezp etmedi. Öte taraftan Alper’in titiz babalığı-amcalığı ve saygılı erkek örnekliği de hoyratlığın-maçoluğun prim yaptığı, kadına tepeden bakan cool tiplerin öne çıkartıldığı ekranda hazımsızlık yarattı. Leyla’nın samimiyeti, akılcı dürüstlüğü ve edepsizlikten uzak tavırları deseniz… Bizim sarsak ya da saflıkta abartılı kadın karakterlerin romantik komedileriyle dejenere olmuş izleyici kitlemiz için oldukça yabancıydı. Keza, Engin-Ezgi çiftinde de şamatacılık olmadığından bu kanatla da Total’e inilemedi.

Peki, AB için dizinin durumu ne oldu? Bak işte olayın bu yönü tam bir muamma… Son Cuma gecesi Total’deki 17’inciliğe karşın AB’de sekizinci olmuş ama Güldür Güldür Show, O Ses Türkiye gibi yapımların da gerisinde kalmış. Yani bizim elitler de akışın sakinliğini tercih etmek yerine ‘Nerede hareket orada bereket’ demekte. Anlayacağınız her kesimin önceliği, aşama aşama gelişen kalite yerine, boş muhabbetlerle bir çırpıda sergilenen gırgır şamata-eğlence! Ayrıca kimisi Kadir Doğulu ile Seda Bakan’ı yakıştırmayıp tavır alır… Ki, bence çok da güzel ve kaliteli bir çift oldular! Kimisi, şöyle en okkalısından ‘baba’ sıfatının eksikliğinden yakınarak diziyi es geçer… Yani sebepleri say sayabildiğin kadar. Tabii bu süreçte ‘Bana Sevmeyi Anlat’ın durumu fark edip ağızlara göre lokma vermemesini, kendi hatası olarak görmek de mümkün. Aslında mevcut reyting garabetinde AB’nin sonuçlarını da fazla büyütmemek lazım diyorum. Çünkü beşer şaşıyorsa, reklam pastasının ağız sulandırıcılığında reytingler niye şaşmasın?

Hal böyleyken diziye asıl darbe, gün değişimi… ‘Bana Sevmeyi Anlat’a yapılan haksızlığın tuzu biberi oldu! 12’inci bölümünde Total’de 23’üncü, AB’de 18’inci olan yapımın bölüm reytingi başlangıca nazaran yarı yarıya düştü. Bunun sorumluluğu kimde peki? Ne Total’de, ne AB’de, ne de senarist Deniz Akçay ile yönetmen Mesude Erarslan’da… Kesinlikle yapımcı ve kanalda, bu sonucun vebali. Hadi kanal, yeni ve muhteşem dizisini Pazartesi ateşine atmak istemedi diyelim… Gerçi o yapım da kalitesine nazaran izleyici tarafından bilinçli yanlılıkla ve haksız biçimde görmezden gelindi ya… Onu yazdık önceden.

Kanal tercihini geçtik, ya dizinin yapımcısı nasıl oldu da kabul etti yapımını iyice silikleştirecek bu anlamsız ve riskli değişimi? Elindeki sürüyle iş arasında ‘Bana Sevmeyi Anlat’ı baştan gözden mi çıkartmıştı, yoksa popüler isimlerle işi kolayca yürütme avantajı mı ağır basmıştı da bu dizi ötelenmişti? Dahası sokaklarda gün değişimini duyuran reklam afişlerinin direklere asılması, yapımcının ve kanalın bu ölümcül sürgüne karşı vicdan rahatlatma gösterisi miydi? Cevaplar ne olursa olsun durum apaçık meydanda. Yenilerin avantajı, eskilerin emek isteyen varlığına tercih edilmekte! Bu arada emekler heba olmuş kimin umurunda.

Sonuçta; İzleyici algısına hitap edecek tutkuyu veremeyip sakin sakin takılan ‘Bana Sevmeyi Anlat’ hiç hak etmese dahi topun ağzında. Ali Rıza Bey ve Hayriye Hanım’la ‘Yaprak Dökümü’ nostaljisi yaşatan Ay Yapım ve yenilerinin derdine düşen FOX eliyle ‘Mezardan önceki son durak’ kıvamına sokulan Pazartesi gecesine atıldı bir kere. Bu da en kestirmeden yolcu edileceğinin habercisi. Böylesi ‘ucuz harcama’ uygulamalarına dizilerin müdavimleri de alıştı ne yazık ki. Ses etmiyorlar harcanmalara. En acısıysa, yapımcıların, kendi bünyesindeki yapımları kanallar nezdinde gözetmek açısından eşit davranmadığı… Kimilerini yere göğe sığdıramazken, kimilerine ‘üvey evlat’ muamelesini reva gördüğü gerçeğinin, farklı dizilerin bu duruma düşmesinde payının bulunması! ‘Yolcu olma’ noktasında yanılmak temennisiyle…

Anibal GÜLEROĞLU

[email protected]

www.twitter.com/guleranibal