Zira rahmetli Mehmet Ali Birand’ın boşluğunu doldurmaya başlayan Fatih Portakal’ın usta ve sevimli haberciliği sayesinde FOX Ana Haber’i reyting sıralamasında ikinciliğe yerleştiren kanal, mevcutlarıyla gayet iyi yürütüyordu durumu. İlaveten haftanın üç gecesinde ekrana gelen yabancı filmleriyle de beğeni topluyordu. Ancak görünen o ki bu kanala yetmemiş, dizi eksikliğini giderme arzusu depreşmiş. ‘Kördüğüm’ de bu hamlenin ilk adımı… Devamı gelecektir elbet.
Açıklandığı üzere birinci bölüm tanıtımını yapan dizi Ocak’ta izleyicisiyle buluşacak. Lakin asıl mesele sığınmak için etraflarına ördüklerini, içinden çıkamayacakları kördüğüme dönüştüren insanların öyküsünü anlatacak olan dizinin yayındaki gücü! Yarışmacılıktaki performansı ne kadar olabilir? Sezonun yenileri arasında hayal kırıklığı yaşatanların çoğunlukta olduğu bir gerçek. Dolayısıyla bize sunulanlardan hareketle ön tahlilde bulunalım dedik…
‘KÖRDÜĞÜM’DEN, ‘KÖRDÜĞÜM’E YOL MU DÖŞENDİ?
Bir proje, mutfakta pişip sofraya gelene kadar türlü değişim yaşıyor. O nedenle ilk duyurulara itibar etmemek lazım. Ama üstüne atlamak adetten olunca bilgi karmaşası yaşanması kaçınılmazlaşıyor. Pek çok yapımda olduğu gibi FOX’un yenisi de bunu yaşattı magazin takipçilerine. Cansu Dere’nin, Ozan Güven’in adları geçmişti. Bambaşka bir kadro yaratıldı. ‘Ya Her Şeyim Ya Hiçim’ denilerek çıkılmıştı yola… Sonra bir baktık isim de değişmiş, ‘Kördüğüm’ oluvermiş. Hadi oyuncularla anlaşmazlık olabilirdi ama isim değişimi niyeydi? Vardı elbet bir hikmeti ya… Endemol Shine Türkiye yapımı olup dudak uçuklatan maliyetlerle telaffuz edilen ‘Kördüğüm’ün adını ilk duyduğumda hafızam, eskilere gidiverdi. Niye mi? Çünkü bizde ‘Kördüğüm’ çoktu… Müzik-şiir-roman halleri ve 80’li yıllarda Orhan Gencebay ile Gülşen Bubikoğlu’nu bir araya getiren filmi dışında dizisi de daha önce çekilmişti.
Bilen bilir… ‘Pazar Keyfi’ içinde 20 dakikalık mini dizi olarak verilen bir ‘Kördüğüm’ vardı ekranlarda. Özellikle ünlülerin pek rağbet ettiği Can Tanrıyar imzalı bir yapımdı. Az emekle çok getiri sağlayınca 55 dakikaya çıkartılmış yaz dizisi oluvermişti. Beğeneni olduğu kadar, ‘klip’ gibi görüp ‘reklam’ diyenler de çokça çıkmıştı. Peki, nasıl bir diziydi?
Öncelikle düşük maliyetle beklenenin üstünde reyting getirisi sağlayan bir iş olmuştu eski ‘Kördüğüm’… Aşk üçgeni ve tesadüfler üstüne kurulu konusunu kısaca hatırlatmak isterim…
Karakterlerini ve aşkları savuran bir finalle izleyicisine veda eden ‘Kördüğüm’ün hikâyesi, evli ve bir kız çocuk babası zengin işadamı Kemal Atalay’ın başka kadına âşık olmasıyla başlamıştı. Kemal, karısı Zeynep ve sevgilisi Melis arasında bir aşk üçgeni oluşunca da ‘Kördüğüm’ün ağırlığı hissedilmişti. Melis vurulunca Kemal karısına ihanetini açıklayıp sevgilisi için kan istemişti. Sonra hapislik, hayal kırıklıkları… Bir de Kemal’in kızı Selin, Zeynep’in daha sonra evlendiği doktor vardı ki... Ne desek az. Yani bazı zamanlarda oyunculuklarıyla, çekimleriyle komikleşen nev-i şahsına münhasır bir işti. Bir bütün olarak değerlendirdiğimizdeyse her açıdan enteresan bir yapıdaydı açıkçası. Geldi geçti ama izini de bıraktı akıllarda.
Eskinin Can Tanrıyar imzalı magazin-klip özelliklerine de kayan ‘Kördüğüm’ü böyleyken, Ömer Faruk Sorak’ın yarattığı ‘Kördüğüm’ün öyküsü ne âlemde peki? Yeni ‘Kördüğüm’le benzeşiyor mu? Yoksa yeni yapım, isim benzerliğinin ötesinde içeriğiyle eskisinden mi ilham almış? Ya da geçmişte popüler olan bir dizi isminin yaratacağı ilgi hesabıyla mı bu isim kullanılmak istenmiş? Bilemiyorum. Kimse alınıp gücenmesin ama… Sanki başka seçenek yokmuş gibi isimler çakışınca ister istemez akla düşüyor böylesi sorular da!
Neyse… Biz gelelim İbrahim Çelikkol tarafından canlandırılan Ali Nejat’ın zengin ve güçlü bir iş adamı rolünde karşımıza çıkacağı yeni ‘Kördüğüm’e... İki dizinin şu an için ortak noktası, öykü temelinde aşk üçgeni mevcudiyeti. Zaten hangi dizide yok ki, diyeceksiniz. Doğrudur. En kolay öykü oluşumu ve çatışmacılık için ideal bir durum olduğunda üçgenden geçilmiyor ekranlar. Buradaki aşk üçgenine dönersek… Eski ‘Kördüğüm’de iki kadın bir erkek üstüne kurulan üçgen, iki erkek bir kadına dönüşmüş. Ali Nejat başköşeye kurulmuş. Diğer köşelerinde Belçim Bilgin’in canlandırdığı idealist çocuk doktoru Naz ile Alican Yücesoy’un hayat vereceği otomobil tutkunu, hayalperest, dürüst kişiliğe sahip Umut karakterleri bulunmakta. Dizinin konusu da, umulmadık bir tesadüfle yolları kesişen Ali Nejat ile Naz arasında gelişecek aşk üstünden ilerleyecek biçimde. Bu süreçte acılar, kıskançlıklar ve entrikalar boy gösterecek doğal olarak. Ancak bunlar nasıl gelişecek? Az çok tahmin edebilsek bile şu an için net bilmemiz mümkün değil tabii.
Dolayısıyla; ‘Kördüğüm’den ‘Kördüğüm’e yaratılan ve ‘Orijinallik için keşke farklı bir ad bulunsaymış’ dediğim isimsel çağrışıma dikkat çekerken, modern zamanların metropolündeki aşk ve dönüşüm hikâyesiyle, magazinin bağrından kopup gelmiş Can Tanrıyar ürünü arasında öykü benzerliğinin olup olmadığını da izleyince göreceğiz. Temennim her daim isim ve konu özgünlüğünden yana! Lakin seri üretime dönüşen sektörün de işi zor bu noktada.
BU KADRODA BAŞARI POTANSİYELİ MEVCUT!
Başlangıç çekimleri Milano ve Como’da gerçekleştirilerek modaya uydurulup devamı İstanbul’da getirilen ilk bölümünün 2,5 milyon liraya mal olduğu söylenen ‘Kördüğüm’ün başarı potansiyeliyle ilgili görüşümüze gelecek olursak…
Gerçek şu ki, 200′den fazla İtalyan figüranın oynadığı duyurulan dizinin tanıtımı hayli göz kamaştırıcı. Zenginlik ihtişamını; model model arabalar, lüks mekânlar, havalı duruşlar, özel uçak, devasa gerdanlık, pahalı parfüm derken çok para gerektiren ne varsa hepsine resmigeçit yaptırarak ortaya seren sahnelerden etkilenmemek imkânsız.
Çocukların ön koltuğa oturtulmasının, üstelik emniyet kemeri takılmamasının ve bu da yetmezmiş gibi seyir halinde telefonla konuşup tek elle direksiyon tutulmasının nasıl vahim sonuçlar doğurabileceğini gösteren sahnesiyle dikkat çeken ‘Kördüğüm’ tanıtımından anladığımız kadarıyla ihtişam, romantizm, tesadüf, ihmal, kaza, acı, aşk, kıskançlık yüklü bir dizi bizi bekliyor… Bu özelliklerin harmanlanması, üstelik tüm bunların görselliğin ağır bastığı bir atmosferde cereyan edecek olması başarı iddiasını güçlendiren bir detay. Çünkü izleyici erişemeyeceği dünyalarda yol almayı, lüksün hayalciliğine dalmayı seviyor. Bıkmadıysa tabii…
Öte yandan bütün duygulardan bir bukle sunan ve aslında çokça aşina olduğumuz bu tablodaki esas umut noktası, kadro! Kadronun öne çıkan isimleri İbrahim Çelikkol, Belçim Bilgin ve Alican Yücesoy… Bu birliktelik çok başarılı bir üçgen oluşturulacağının habercisi gibi duruyor. İbrahim Çelikkol aşkı ve sertliği birlikte sunmayı beceren bir oyuncu. Belçim Bilgin’in çocuksu romantizme ve güçlü kadın tipine müsait bir rol yeteneği olduğunu filmlerinden gözlemledik. Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nun genel sanat yönetmenliğini yürüten Alican Yücesoy ise tiyatrodan gelen ‘her rolün adamı’ vasfına sahip biri… Başrollerde, bundan iyisi Şam’da kayısı durumu var kısacası. Ama bu üçgenin iç bayıltacak bir duygu ağırlığının yaşanmasına müsait olduğunu da hesaba katmak lazım. Burada da tüm yük yönetmende.
‘Aşk değiştirir, iktidar kirletir’ mantığından ilerleyerek zengin-yoksul farklılıklarına da değinecek olan, buna karşılık tanıtımında fakirliğe değil de zenginliğin görkemli duruşuna yer vermeyi tercih eden yapımda bu üçlünün dışında yer alanlar da severek izlediğimiz güçlü oyuncular… Mesela Naz Elmas, Murat Daltaban ve hayatında ilk kez palyaço kılığına giren Ege Aydan… Dizinin daha yayına çıkmadan ilgi uyandırması için önemli isimler! Karakterleri de iyi dizayn edilmiş olursa hiç sorun çıkmaz.
Sonuçta; Diğer ‘Kördüğüm’lerden bağımsız olarak kendi hikâyesini yazacağını düşündüğüm dizi, çatışmacı konusunun yanı sıra kadrosuyla da başarı potansiyeline sahip bir proje. Bu nedenle ekranda yeni alışkanlık yaratabilme özelliğinde. İlaveten Ömer Faruk Sorak ve yaptığı işlerle parlayan Endemol Shine Türkiye’nin kalite güvencesini de hesaba katarsak, FOX’un ‘Kördüğüm’ünün büyük ölçüde iş görür nitelikte bir yapım olduğunu… Konusunu da tam oturtursa izleyiciyi sımsıkı bağlayabileceğini söyleyebiliriz. Tabii yayın günü seçiminin başarı için çok önemli olduğunu hatırlatarak ve peşin peşin kestirip atmadan performansını izlemenin ardından yapacağımız eleştirilere açık kapı bırakarak. Bol şanslar…
Anibal GÜLEROĞLU
www.twitter.com/guleranibal