‘Yasak’ın saatini ileri alıp yerine yabancı sinema koymakla reytinglerde farklı bir sonuç elde edemeyen ATV’nin yeni dizisi ‘Hatasız Kul Olmaz’, Orhan Gencebay’ın sevilen parçasıyla aynı adı taşımanın ötesinde, insan yaşamının genelini kucakladığından, içeriğin katmanlılığı bir yana isim olarak dahi tek başına çok derin bir anlam taşımakta.
Bu derinlikte karşımıza çıkan en büyük gerçek; insanı, insana anlatmanın zorluğu... ‘Anlattıkların, karşındakinin anlayabildiği kadardır’ diyen Mevlana, bu zorluğu ne de güzel özetlemiş. Diğer yandan onun alabildiğine net biçimde ortaya koyduğu bu hakikate karşın, hatasız kul olmayacağı bilinciyle hareket edenlerin içlerindeki ‘insanı ve yaşamsal değerleri fark yaratarak yansıtma’ çabasının her alanda varlığını sürdürdüğü de bir gerçek.
Dizilerdeki yorum sıradanlığının kıskacını ‘Kılıç Günü’, ‘Kızılelma’ gibi tepkilerle övgüleri birlikte karşılayan yapımlarla kırmaya çalışıp, kendine has tarzını en son ‘Hatasız Kul Olmaz’ ile izleyiciye aktaran Osman Sınav’ın çalışmaları da, bu doğrultuda ele alınması gereken kayda değer işlerden. Reyting sonuçlarının aksine…
ZAFER YAHUT HİÇ…
Aksiyon türü dâhilinde yarattığı mafyavari işlerini ‘hata’ olarak niteleyip hatasız kul olmayacağını bizzat kendi üstünden örnekleyen Osman Sınav, jenerikte Orhan Gencebay’ın ‘rock’laştırılmış parçasını kullandığı yeni dizisinde insanı insana anlatırken somurtkan bir nasihatçiliğe bürünmek yerine, hayatla özdeşleşen hoş bir dramayla çıkıyor karşımıza.
Ona bu yeni işinde ilham kaynaklığı eden, insandan topluma açılan fikirlere arka planında yer veren metinlerin yaratıcısı Mustafa Kutlu… Kutlu’nun, adını Aristo’nun siyah-beyaz keskinliğindeki mantığından alan, ‘Zafer Yahut Hiç’ eserinden ilhamla yolunu çizen ‘Hatasız Kul Olmaz’, insan paradoksları üstüne tür harmanı!
Küçük sırları bilemeyen küçük insanların yaşadığı küçük bir kasabadaki karakter çeşitlemesini biraz espri, biraz aksiyon, biraz aile, biraz kültür ve çatışmacı aşk halleriyle bir araya getiren yapımın özü de, iç içe geçmiş öykülerde verilen insanın iç gerçekliği…
Kaçtığı Amerika'dan geri kaçan Genel Cerrah Ferit, Öğretmen Oya, Hemşire Neriman, Belediye Başkanı Samet, Komiser Bulut, Samet Başkan'ın kızı Canan, dedikoducu Optik, Karadeniz şiveli Kahveci, tarihi eser kaçakçısı Kolsuz, taksici Dozer, hazineci Ceneviz, kazanın izlerini bedeninde taşıyan Dilber... ‘Zafer Yahut Hiç’ eserinin orijinalitesinden gelen bu karakterlerin her birinin hikâyesi ve diziye katkısı bambaşka...
Aşkı, yaşamın ağır yükünde özlem duyulan bir sığınak olarak işleyen ‘Zafer Yahut Hiç’ten ‘Hatasız Kul Olmaz’a dönüşen bu insan halleri, ekranda sık yer almamakla birlikte ses getiren dizilerdeki etkileyici rolleriyle izleyicinin hafızasına kazınan kadroda başarıyla vücut bulmakta. Hepsinin kendi içindeki uyumu bir yana, zıtlık abidesi gibi duran Murat Han ve Ertan Saban’ın birlikteliği tam isabet. Başroller sadece belli isimlerin egemenliğinde olacak değil ya!
Bu isabetliliği destekleyen ayrıntı ise yine kışkırtıcı bir müzik eşliğinde verilen aksiyon! Osman Sınav imzası taşıyan işlerde etkileyici müziklerin varlığı, hiç de yabancısı olmadığımız bir durum zaten… ‘Hatasız Kul Olmaz’ dizisinde de bu değişmiyor. Sahnelerin bütünlüğünü tamamlamak için seçilen parçalar, en az karakterler kadar olaya hâkim ve etkileyici.
KATMAN KATMAN MESAJLAR…
Oya-Bulut tartışması ve ‘çırpı bacak’ atışmasıyla açılışını yapan dizide, ‘Çarşı’ amblemli şapkadan başlayan mesajcılık genele yayılmış…
Küçük yerleşim yerlerindeki dedikoduculuk hallerini kahvehanelerde boş boş oturup önyargılarla insanlara dair ahkâm kesen erkeklerle örnekleyen ve bunun için Optik karakterini rol model seçen ‘Hatasız Kul Olmaz’, buralardaki doktor ve ambulans eksikliği sorununu yansıtmak için de dayak yiyen kadın figürüne ilk müdahale sahnesini yaratmış…
Böylece bir taşla iki kuş vuran dizide, geleneksel değerlerin de altı çizili… Taşranın aksine şehirlerde yok olmaya yüz tutan komşuluk gereklerini, cenaze evi üstünden anlatması gibi.
İnsanları bozan temel unsurun para olduğunu resmetmek için yaratılan espriyle karışık mafya halleri, öykünün sosyal ve toplumsal çarpıklıklarını dile getirmekten sorumlu ayrıntılar.
Oya ve Dilber karakterleriyle, mutsuz evlilikler yaşayıp ayrılmış kadınların çocuk konusundaki sorunlarına değinen dizide Reis karakteri de, kızını korumayı vazife edinmiş dürüst başkan olarak karşımızda. Kadın-erkek ağırlığını eşdeğer işleyen ve bir anneye mini etek giymenin yakışıp yakışmayacağını, erkeksi baskıdan ziyade ‘çırpı bacak’lık halleriyle, gerçekçi bir eleştiriye tabi tutan yapımda kadınların yumruk atma tutkusu da göze çarpanlardan.
Sevdiğini alamayanlara, aldığını sevmeyi tavsiye eden ‘Hatasız Kul Olmaz’da, ilişkiler ve toplumsal konulardaki yapılandırıcı mesajların yanı sıra manevi hatırlatmalar da mevcut…
Kader ve varoluş gerekçesi üstüne saptamalarını aralara serpiştiren dizinin farklı katmanlardan yüzünü gösteren çok yönlü mesajcı kimliğine ve esprili diline karşın yeterli ilgiyi yakalayamamasına gelince… ‘Hatasız Kul Olmaz’ın hatasından değil, ‘Hatasız izleyici olmaz’ gerçeğini yansıtan izleyicinin yoğun Pazar ekranındaki alışkanlıklarından vazgeçememe huyundan kaynaklanmakta. Neticede ‘Hatasız Kul Olmaz’ı gözden kaçıran hata eder!
Anibal GÜLEROĞLU
www.twitter.com/guleranibal