SOSYAL MEDYA SEN BİZE NELER ETTİN
İnternet yaygınlaşmaya başladığında sinsi bir şeytanın evlerimize girip akıllarımızı çeleceğini söyleyenler vardı. Bu manasız ve de akılcı olmayan bir düşünceydi şüphesiz. Ama biz interneti doğru kullanma konusunda benim hayal ettiğim ve olması gerektiğine inandığım çizgiyi de tutturamadık. Maalesef bu da acı gerçek.
Denetlenebilirliği düşük ve de kolay ulaşılabilir bilgilerin koca bir havuzda olması, elbette doğru bilgiye ulaşma açısında bazı dezavantajlar yaratıyor. Teyit etme gerekliliği giderek büyüyor. Ama bu doğru bilgiyi ayırt etme güçlüğü, yalnızca çocuklarımız ödevleri için coğrafya bilgilerini gözden geçirirken, tarih ödevi için araştırma yaparken karşımıza çıkacak sanıyor ve o haliyle kalacağına inanıyorduk. İnsan ilişkilerine bu derece sirayet edeceği sanırım hiçbirimizin aklına gelmiyordu.
Önce sosyal medyadaki tüm siteler anlamlarından uzaklaşıp karşı cinsle tanışma, kaynaşma sitelerine dönüştü. Ve bu, beraberinde gerçekten tanımamıza olanak olmayan yabancılarla güvenli alanımızı aşacak sohbetlerde bulunmamızı ve netice bazen zarar görmemizi getirdi. İhanet, kendine yeni bir alan ve kılıf buldu. Sanal sohbetler, tehlikeli buluşmalara dönüştü ve ciddi şiddet, dolandırıcılık, suistimal, istismar vakaları görülür oldu. Güzel birlikteliklerin, dostlukların başlamasına ya da devamına da vesile oldu elbet. Ancak tehlikelerini görmezden gelmeyi mümkün kılamıyor bu.
Ve son olarak, sosyal medyada herkesin istediği kişi olabilmesinin başka bir garip boyutuyla karşılaştık. Herkes her işin uzmanı oldu. İlişki koçları, psikologlar, uyku eğitmenleri, pedagoglar havada uçuşuyor. Herkes ilgi duyduğu alanda uzman ilan ediverir oldu kendini. Ve kitleler sorgulamadan adeta ‘hayran’lık derecesinde yapışarak bacaklarına, yollarını açtı bu insanların. Aylık dergileri elime alıyor ve meslektaşlarımı arıyorum haberlerin, ropörtajların sonunda. Ancak görüyorum ki alanlarımızı popüler kişilikler parsellemiş. Çünkü halk onları istiyormuş. Ana haber bültenlerinde dahi rastlıyorum, kendini iyi pazarlayanlara. Artık insanların değeri, takipçi sayılarıyla ölçülüyor. Küçücük çocuklar vitrin mankeni ediliyor, kadın bedeni de keza öyle. Artık her şey sosyal medya fenomeni olmakla mümkün görünüyor. Hayır, neredeyse ilgili bulunmuyor eğitimle.
Sosyal medyada, araştırmacı olun, yıkıcı olmayın ama sorgulayıcı olun. Egolu olmayın ancak özgüvenli olun. Saygılı olun ancak saygıda bekleyin, kimsenin askeri olmayın. Bilginin uşağı olalım hep birlikte. Bizi doğru bilgi kurtaracak. Bizi gerçek uzmanlar, dürüstlük ve kişilik haklarımız kurtaracak, unutmayalım. Hatırladıkça eşe dosta da hatırlatalım. Görüyorum ki seyirci olma eşiğini çoktan geçtik.