Kara Para Aşk'ta Tuba'yı, Fatmagül'e çevirmeyin

Zavallı Engin Akyürek, Kerim olarak ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’ dizisi boyunca, reytinglere büyük katkıda bulunan Fatmagül’ün ağıtlarıyla ve durgunluğuyla boğuşmaktan yorgun düşmüştü. Şimdiyse Ömer kimliğinde, çabucacık gönlünden düşürdüğü Sibel’in olayını çözmeye çalışır görünürken...

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

‘Kara Para Aşk’ta olumsuz motivasyon

Bir yapımı izlettiren nedir? Bu sorunun cevabı, ülkemizdeki değer ölçülerine göre, sadece ve sadece başrollerdeki kadın ve erkek oyuncunun izleyici gönlündeki yeri olmakta!

Öyle yabancıların ön plana çıkarttığı senaryo mantığı, mekân zenginliği, çekim kalitesi gibi önemli ayrıntılara karşı gösterilen hassasiyetin bizde pek yeri yoktur. Olsaydı, pek çok değerli senaryo üç beş bölüm sonra çöpe atılmazdı.

Dolayısıyla bizim ekranlarımızda özellikle drama türünden bir yapımın tutması isteniyorsa, öncelikle ‘esas’ kızı ve oğlanı canlandıracak oyuncuların, hayran kitlesi bol isimler arasından seçilmesine dikkat etmek gerekir. Tabii bir de bu isimlerin birlikteliklerinin, hayranları arasında yaratacağı memnuniyet oranı hesaba katılır. Sonrası teferruat.

Bu bize göre ‘çookkk’ önemli temel ayrıntı layıkıyla yerine getirildikten sonra içeriğin işleniş biçimi ve senaryo mantığı o diziyi yaratanların takdirine kalmıştır… Ki, genelde bunlar da başlangıçta iyi gibi durmalarına karşın, birkaç bölüm sonra başlarlar falso vermeye.

KADINA YÖNELİK ŞİDDET MERAKI

ATV’nin ‘Kara Para Aşk’ının gidişatını bu gerçekler ışığında değerlendirecek olursak, Engin Akyürek ve Tuba Büyüküstün birlikteliği, dizinin ilgi görmesi adına zaten başlı başına bir avantaj olarak karşımıza çıkmakta. Bana göre de bu ikilinin yarattığı tablo gayet olumlu.

Ancak buna karşın, farklı gibi görünse bile aslında yabancı yapımlar arasında pek çok benzeri bulunan ve bu nedenle pek de bizden sayılmayacak senaryosuyla, ‘Kara Para Aşk’ta göze çarpan kocaman bir olumsuzluk var… Ki, o da ‘kadın’ olgusuna yönelik bakış açısı ve sergilenen tavırlar!

Daha en başından itibaren kadına, çıkarlar uğruna kullanılacak bir obje gibi yaklaşan ‘Kara Para Aşk’taki bu kadını ezme merakını kim nasıl izah eder bilemiyorum ama ortadaki bariz gerçek, iki kadın senaristin kaleminden çıkan bölümlerdeki mantığın, hemcinslerini rencide eden türden olduğu…

Sibel’in ölümüne üzülmekten ziyade babası yaşındaki Ahmet’le ilişkisi olma ihtimalinin üstünde yoğunlaşıp ‘kadın’ kavramına en baştan darbe indiren dizi, herkesi memnun eden ‘bekâret’ ispatıyla kurtarılan namus belasının ardından şimdi de kadına şiddete merak sarmış durumda.

Bunun için de, Erkan Can’ın canlandırmasıyla payına düşen kötülükleri layıkıyla sergileyen, millete zehir soslu et yollama fantezisindeki Tayyar karakteri yaratılmış… Hem de özene bezene ayrıntılarla.

Hayvan hakları ile adak konusundaki fikir tartışmasını, ‘kurban kesme’ olayıyla bünyesine taşıyan dizide, konuşmasın diye Metin’in annesinin dilini kesen Tayyar Efendi’nin en son Pınar’ı konuşturmak için mumla yakma tehdidiyle yaptığı şiddet gösterisi, kadınlar adına hiç hoş kaçmayan bir eziyet iştahı.

Toplumdaki erkeklerin şiddet merakı, sözde namus bekçiliğiyle kadına yaklaşımı aşikâr! Kadınlar erkekler tarafından dövülüyor, kaçırılıyor, tehdit ediliyor, tavuk boğazlanır gibi öldürülüyor. Bu gerçeğe aldırmadan bir de dizilerde bunu körüklemek, kadınları kirli işlerinde kullanan Tayyar tipiyle kadına yönelik şiddeti teşvik etmek hangi mantığın ürünü olabilir? Toplumca şiddet sever olunmasından nemalanma arzusunun mu? Yoksa bilinçaltlarındaki yaratıcılıkların(!) paylaşılma isteğinden mi?

Şayet amaç sadece senaryoyu geliştirmekse, eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmeden de Tayyar’a kötü adam profili çizilebilirdi rahatlıkla. Böyle hasta ruhları harekete geçirebilecek sadistliklere hiç gerek yoktu.

Türk kadınlarının hayal ettikleri aşkları dizilerde görmek istediklerini söyleyen ve seyircinin adalet duygusunu önemli gören bayan senaristler, keşke bu sahneleri yazarken de şiddete meyilli Türk erkeklerinin içlerindeki canavarları uyandırabileceklerini ve onlara ilham verebileceklerini bir parça düşünselerdi!

KÖTÜLER YİNE ÇEKİCİ

Arda-Pelin-Çiğdem üçgenindeki ilişki sürecinin inandırıcılıktan uzak, kerhen işlendiği ‘Kara Para Aşk’ta, wasabi’li-tekneli-yılan balıklı lüks ayrıntılarla keyif çatarak kaçırılma durumu yaşayan Metin-Nilüfer yakınlaşması da bir garip detay.

Stockholm Sendromu’nu tersine işletip rehinesine aşık olan Metin karakterini yaratan senaryo, kısa sürede çaresizliğin pençesindeki Nilüfer’i de bu yakınlaşmaya ortak edip çift yönlü bir sendrom tablosu çıkarttı ortaya. Bu tabloda, kendi gerçeklerini yaratmakta gayet başarılı olan Metin karakteri de, Saygın Soysal’ın mükemmel canlandırmasıyla dizinin en etkili erkeğine dönüşüverdi.

Yöresel yemek tanıtımının, ‘Yemek yiyen insan mutlu insan’ fikir empozesindeki kadın dayanışmasına vardığı dizide, en ayakları yere basan kadın tipiyse, Ömer tarafından yüzü güldürülen Aslı…

Her ne kadar olabildiğince tuhaf bir görünüme ve kötü abla moduna sokulmaya çalışılmış olsa da, ‘Aklın yolu birdir’ diyen Aslı karakterinin yıllar boyunca Elif’in gölgesinde kalan kişiliği oldukça gelişmeye müsait. Kişilerin ve olayların arka planını sorgulayarak gerçekçi saptamalar yapan Aslı, Hazal Türesan’ın şimdilik kısıtlı duran rolüne karşılık, Bahar’a hep inanan Elif’in aksine daha güçlü bir kadın figürü olarak kendini ispatladı.

Bu iki karakterin bir kez daha açığa çıkarttığı gerçek ise ‘kötü’ kavramını dizilerde çekici kılarak ayakta kalan senaryoların farkında olmadan kötülük teşvikçiliği yaptığı!

YENİ FATMAGÜL’ÜMÜZ ELİF Mİ?

Toygar Işıklı’nın müziğiyle ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’yi çağrıştıran, müzik ve yapım şirketi dışında Engin Akyürek’in varlığıyla da bazı durumlarda aynı havayı solutan ‘Kara Para Aşk’ın bir diğer motivasyonu, kadın ağıtı ve acizliğinin her zaman iş yaptığı mantığını körüklemeye hizmet etmesi!

Zavallı Engin Akyürek, Kerim olarak ‘Fatmagül’ün Suçu Ne’ dizisi boyunca, reytinglere büyük katkıda bulunan Fatmagül’ün ağıtlarıyla ve durgunluğuyla boğuşmaktan yorgun düşmüştü. Şimdiyse Ömer kimliğinde, çabucacık gönlünden düşürdüğü Sibel’in olayını çözmeye çalışır görünürken, yavaş yavaş nişanlısının yerini almaya başlayan Elif’in kaprisleriyle uğraşmakta.

Doğrusu ‘20 Dakika’daki plancı, güçlü kadın rolünün ardından Tuba Büyüküstün’e, Fatmagül benzeri ağlaklığı veya acizliği hiç yakıştıramıyorum. Zaten sinirlenince yanakları aşağıya sarkıp acayip korkutucu olduğu söylenen Elif’in Sıtkı olayındaki korku tavırları, gereksiz tepkileri ve ağlama halleri de fazla zorlama duruyor.

Herhalde ‘Karadayı’da koskoca hâkime hanımı erkeğin lafından çıkmayan süt dökmüş ev kedisine çeviren mantık, ‘20 Dakika’daki kadın figürüyle beklenen reytingi toplayamayan Tuba Büyüküstün’ü de, gözyaşı ve acizlik olgularıyla çekici kılmaya niyetlenmiş.

Neyse ki henüz bu konuda Fatmagül kadar abartıya kaçılmış değil. Umarım kaçılmaz da! Yoksa güzelim ‘Kara Para Aşk’ da heder olur, Engin Akyürek de… Ve tabii abartılardan bıkan izleyici kesimi de…

Anibal GÜLEROĞLU

[email protected]

www.twitter.com/guleranibl