Kederinden ölen köpek: LAL

Kıtlık ve salgın dönemlerinde itlaf edilen köpeklerin yanı sıra, sanata ilham kaynağı olmuş köpekler de vardır. Kimileri için hor kullanıma açık bir hediye ya da zengin evlerinin bahçe duvarında ürkünç bir resim yahut da hiç bir zaman sahibine ait olmayan bir isimden ibarettir köpek...

Tarih Dedektifi Tarih Dedektifi

Anlatıcı insan, anlatılan köpek olunca başlığın “lal” olması pek şaşırtmasın sizi. Bir köpeğe en çok yakışan sıfat nedir? Bağlılığı gönülden, içten olan, doğru bilinen kimseler için kullandığımız “Sadık!” elbette.

İnsanlar ve köpekler arasındaki bağ oldukça eskilere dayanmaktadır. Antik dönemde diriler alemi gibi ölüler diyarının da hâmisi olan “köpek”, asırlar boyu insan neslinin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Savaşta yararlılık gösterdiği için anıtı dikilen köpekler vardır.

Kıtlık ve salgın dönemlerinde itlaf edilen köpeklerin yanı sıra, sanata ilham kaynağı olmuş köpekler de vardır. Kimileri için hor kullanıma açık bir hediye ya da zengin evlerinin bahçe duvarında ürkünç bir resim yahut da hiç bir zaman sahibine ait olmayan bir isimden ibarettir köpek...

Evcil olmadan özgürce gezmek, yiyecek bulmak, dilediğince üremek gibi basit; ancak anlatıcının işine gelmeyen “lal” istekleri vardır köpeklerin... Tabii bazıları bunun dışında tutulabilir... 1920’lerde Hollywood’ta fırtınalar estiren; sessiz sinemanın ünlü ismi Rudolph Valentino’nun köpeği: “Kabar” gibi. (Rudolph Valentino: His Romantic Life and Death, Ben - Allah Newman Company, 1926:22).

Valentino’nun köpek dostu olduğunu bilen bir hayranı, ona Avrupa gezisi sırasında henüz bir kaç aylık olan Doberman Pinscher ırkı bir köpek hediye etti. 1922’de Fransa’nın Alsace kentinde doğan “Kabar” ismindeki bu köpek sahibine günler geçtikçe daha da bağlandı; onun yanından ayrılmak istemedi; bazı geceler odasında uydu. Neredeyse bütün gezilerinde Valentino’nun yanında oldu. Ta ki sahibinin seyahate giderken onu Los Angeles’taki Falcon Lair malikanesinde bıraktığı güne kadar...

15 Ağustos günü Manhattan Ambassador Hotelde kalırken fenalaşan Valentino, hastaneye kaldırıldı. Acilen apandisit ameliyatına alındı; ancak bir kaç gün sonra peritonit (enfeksiyon) nedeniyle 23 Ağustos 1926 günü New York Polyclinic Hospital’da henüz 31 yaşında iken yaşamını yitirdi. (“Surgeon Explains Valentino’s Death”, New York Times, 04 Eylül 1926:3).

O gün sahibinden kilometrelerce uzakta olan “Kabar”, bir şeylerin yolunda gitmediğini anladı; çok huzursuzdu, bütün gün kederli biçimde uludu. Valentino’nun kardeşi Alberto bu kalbi yaralı köpeği bir türlü yatıştıramıyordu. Acı haberin Hollywood’taki eve ulaşmasından sonra bu hisli köpek aniden hastalandı. Bir ara sahibini aramak için evden kaçtı, haftalar sonra geri döndü.

Bir türlü düzelmeyen köpek yemek de yiyemez oldu ve 1929 yılının Ocak ayında acılar içinde öldü. (“Valentino’s Dog Follow Master”, Chicago Daily Tribune, 03 Şubat 1929:3). Türk basınında bu haber: “Kederden Ölen Köpek” başlığıyla yer buldu. (Son Saat, 06 Nisan 1929:5).

Alberto Valentino onu Calabasas’taki Los Angeles Evcil Hayvan Mezarlığı’na gömdü. “Sadık Köpeğim Kabar - Sahibi Rudoplh Valentino yazan mezar taşını da özenle yerleştirdi. Öldükten sonra “Kabar”ın ruhunun, Valentino’nun Falcon Lair’deki evinde (özellikle onun doğum günlerinde) ya da mezarının başında gezindiğini görenler oldu. (“The Greatest Dog Devotion in Hollywood History - Valentino and Kabar-“, The Vintage News, 18 Nisan 2019).

Evcil hayvan mezarlığını ziyaret edenlerden bazıları “Kabar”ın mezar yeri civarında bir şey tarafından yalandıklarını ya da nefes nefese kaldıklarını iddia ettiler. Gizemli, siyahlı bir kadının yılda bir kez mezarı ziyarete geldiğini söyleyenler oldu. (Cecilia Rasmussen, Los Angeles Times, 20 Nisan 2003). Valentino’nun ölümünden birkaç yıl sonra Falcon Lair malikanesi satıldı.

Ancak şâyialar devam etti. Komşular bazı geceler ürkütücü ışıkların parıldadığını, hayalet benzeri figürlerin hareket ettiğini gördüklerini söylediler. İlerleyen zamanlarda evi kiralayan başka sakinler de benzer söylemlerde bulundular. (https://www.pbssocal.org, Hadley Meares, 14 Ocak 2016).

Hollywood’un efsaneye dönüşen hikayeleri bitmez elbette ama köpekleri konuşurken ölümünden sonra heykeli dikilen “Old Drum”u da anmadan geçmek olmaz.

1869 yılının bir sonbahar gecesinde Missouri-Warrensburg’ta Charles Burden, dışardan gelen acı bir silah sesiyle irkildi. Burden’ın en sevdiği köpeği “Old Drum”, kayınbiraderi tarafından, hayvanlarını taciz ettiği gerekçesiyle vurularak öldürülmüştü. (The Windsor Review, 23 Aralık 1915:3). Bu olay mahkemeye taşındı, dava aylarca sürdü.

Senatör ve avukat George Graham Vest büyük bir kararlılık ve sabırla mahkemeyi ikna ederek, o güne kadar eşine rastlanmamış hukuki bir başarıya imza attı. Senatör Vest’in jüri önünde yaptığı duygu dolu tarihi konuşma ve “Bir adamın en iyi arkadaşı köpeğidir!” söylemi büyük ses getirdi.“* İlerleyen yıllarda “Old Drum”un bronz bir büstü Missouri Yüksek Mahkemesinde sergilenmeye başladı.

Bir insanın sahip olabileceği en fedakar dostun bir köpek olduğu gerçeğini kabul eden Missouri Senatosu, 2017 yılında “Old Drum”u resmî olarak “Missouri’nin Tarihi Köpeği” ilan etti. (https://news.mobar.org, 26 Ağustos 2021). *Senatör Vest’in meşhur konuşmasından alıntıdır.

“... Sayın Jüri üyeleri! Bir insanın bu bencil dünyada sahip olabileceği, kesinlikle bencil olmayan, onu asla terketmeyen nankör ya da hain olmayan tek dostu köpektir! Bir adamın köpeği refahta ve yoksullukta, hastalıkta ve sağlıkta onun yanındadır."

Diğer tüm dostlar terkettiğinde o kalır. Zenginlik kanatlanıp itibarı yerle bir olduğunda, o sevgisinde güneşin gökyüzündeki yolculuğu kadar sabittir. Ölüm efendisini kucağına aldığında da, tüm dostlar kendi yollarını takip etseler bile o asil köpek, orada mezarının başında bulunacaktır... Gözleri hüzünlü, ölüme kadar sadık ve gerçek...

20.yy’ın ilk çeyreğinden sonra köpeklere dair anılar, yerini acı hatıralara bırakır. Bilhassa İkinci Dünya Savaşı döneminde köpek itlafı, organize bir eyleme dönüşecektir. İngiltere’de savaşın başlangıcından bitimine kadar binlerce köpek planlı şekilde katledilmiştir. (Norwood News, 15 Eylül 1939:6).

Kıtlık endişesi nedeniyle, evcil hayvanları imha için çağrı yapılmış; pek çok insan, köpeklerinin öldürülmesi için hayvan hastanelerine akın etmiştir. (Sheffield Daily Telegraph, 04 Eylül 1939:3). RSPCA (Royal Society for the Prevention of Cruelty to Animals) yetkilileri, toplu katliamın oldukça gereksiz olduğu açıklamasında bulunsa da iki milyona yakın kedi ve köpek çoktan itlaf edilmiştir.

Londra’daki kedi ve köpeklerin ise en az yarısının imha edildiği bilinmektedir. (Daily News, 09 Eylül 1939:5). 1930’lu yıllarda bu hususta Türkiye’deki vaziyet de farklı değildi. Salgın hastalıklar gerekçe gösterilerek binlerce kedi ve köpek katledilmişti. Bazı köpekler ise “hâmileri tarafından” Himaye-i Hayvanat Cemiyeti’nde özel tabancalarla öldürüldüler. (Son Posta, 11 Eylül 1930:5). 13 Haziran 1932 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan bildiriye göre; sahipsiz bütün köpekler itlaf edilecek, sahipli köpekler başıboş dolaştırılmayacak; gerektiğinde ağız ve burunlarına maske takılacaktı.

Ayrıca köpek itlafında kullanılacak zehir masrafının ilgili belediyece karşılanacağı ve gerekirse kurşunla da öldürülebilecekleri vurgulanmıştı. Bildirinin ardından belediyeler derhal harekete geçti. Zehirlenen köpekler, sokaklarda yavaş yavaş can çekişerek ölüyorlardı. (Haber, 08 İkinciteşrin 1934:1).

Savaş yıllarında ise pek çok kedi ve köpek yiyecek bulamadığı için öldü. Hayvanları Koruma Cemiyeti’nce toplanan köpekler de fennî şekilde aralıklarla imha ediliyordu. (Akşam, 23 Temmuz 1937). Bir insanın gerçek dostu köpek; bir köpeğin gerçek dostu insan olamayacak kadar insandı köpek...