Kedi Özledi

‘‘Hoppalaaa… Twitter’ın öyküsüyle ‘Kedi Özledi’ ne alaka?’’ diyebilirsiniz. Siz deyin efendim… Biz de hemen şu cevabı yapıştırırız:

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Nankörlük ve sırlarda ‘Kedi Özledi’ formülü…

Bugün birbiriyle ilişkili iki konu üstünde duracağım. İlki, Twitter’ın kurucularından Nick Bolton’ın kaleme aldığı ve şirketin kuruluş öyküsünü anlatan ‘Hatching Twitter’ isimli kitabının televizyon dizisine uyarlanması… İkincisiyse, geçmişin kahramanlarıyla günümüze eleştiri getiren ‘Osmanlı Tokadı’nı ekrana yerleştiren yönetmen Mustafa Şevki Doğan’ın ‘Kedi Özledi’ isimli yapımı.

‘‘Hoppalaaa… Twitter’ın öyküsüyle ‘Kedi Özledi’ ne alaka?’’ diyebilirsiniz. Siz deyin efendim… Biz de hemen şu cevabı yapıştırırız:

Ortalık çil çil paralar dolu ayakkabı kutularıyla çalkalanıyorken… Halk kendi ismini taşıyan bankanın önüne protesto için ayakkabı kutusu bırakırken… RTÜK, ekranlara operasyonlarla ilişkili yayın kısıtlaması getirirken… Ve dahi değme senaryolara taş çıkartan görevden alma aksiyonlarıyla, yavuz hırsız durumları hayret, gaflet, balık hafızası bağlamında izlenirken… Ağladı, ağlayacak edasıyla ‘Beş kere beş 25 elde var Ayten’ bağlantısı kuruluyor da, biz neden dizileştirilecek Twitter kitabının kazanç sağlayan sırlarıyla, ‘Ben Bilmem Eşim Bilir’ demekte ustalaşan İlker Ayrık’ın ‘Kedi Özledi’ filmindeki nankörlüğe köprü kurmayalım? Moda bu!

Hem bizim yaptığımız ilişkilendirmede öyle milyon kere sitem de yok. Demode kalmamak adına yarattığımız konu kaoslu yazıda mesele büyük kazançsa, her durumda kendine göre mevcut… Nankörlük mesajlarıysa, cümle ortamda bolca. Üstelik en basitinden ilişki durumu, her iki konunun da simgesinin hayvanlar âleminden olması! Birinde mesajlarıyla olur olmaz şakıyan kuş, diğerinde her an taraf değiştirmeye hazır sadakatsizliğiyle mırıldanan kedi…

Aslında her ikisinin özellikleri de cuk oturuyor, bir anda fazlasıyla hareketlenen ve ilk şokun ardından dizginlenen gündeme. Lakin ‘siyaset mimarları’ denen gizemli karakterler ortalığı hallaç pamuğu gibi atarken, mamasını kaptırmamak için nankör kedi misali pençelerini çıkartanların senaryoları değil konumuz. O nedenle ‘Bağlantı kurmayı bildikten sonra her konu birbiriyle ilişkilendirilir’ diyerek, rotamızdan sapmadan dönelim aslımıza.

***

New York Times yazarı Nick Bolton’ın “Dev marka nasıl doğdu?’dan daha fazlası. Hazırsanız kuş cıvıltıları eşliğinde, ihaneti ihtirası bol, yeni bir pembe dizi başlıyor” açıklamasıyla müjdelenen yapım, Twitter dünyasının bilinmeyen sırlarını hangi katakullilerle görselleştirecek? İlgi çekecek mi? Ne zaman gerçekleşir, uyarlama meraklılarımızın ilgisini çeker de hemen akabinde yerlileştirilir mi? Bu soruların cevapları şu an için bilinmeyen.

Fakat bu konuda sabır gösteremeyenlerin merak giderici seçenekleri mevcut. Başlangıçta, titreşim fonksiyonlu bir anlam ifade eden ‘Vibrate’ ismiyle sunulması düşünülen, ancak bunun belden aşağıya bir isim olabileceği fikriyle ‘Twitter’a dönüştürülen iletişim ağının kuruluş aşamasında yaşananları öğrenebilmek için, dizisini beklemeden kitabından da okuyabilirler. Ama ihanetle nankörlüğün, aşk ve kedi bağlamındaki duygu yoğunluklu inceliklerini görebilmek için mutlaka ‘Kedi Özledi’ üçlemesinin ilkini izlemek gerekiyor.

Nasıl bağladık ama! Büyüklerimiz kadar usta olamasak da, birbirinden farklı iki konunun bağlantısını tamamladığımıza göre kimilerinin fazlasıyla yadırgadığı isim ilginçliğiyle ve revaçtaki ekran yüzleriyle dikkat çekip mutlu olmak için gerçek aşkın anahtarını elde tutmanın yeteceğini söyleyen ‘Kedi Özledi’yi masaya yatırmaya geçebiliriz.

SİLİKONLU KONULARDA KİMSE MASUM DEĞİLDİR

Evet… Dünyanın en ünlü soyguncularından biri olan, bugünkü değerlerle 2.9 milyon İngiliz sterlini çalarak ‘Yüzyılın soyguncusu’ unvanıyla tarihe geçen ve pek çok punk müziği grubuna ilham veren mevta Ronnie Biggs’in, Sex Pistols ile birlikte gerçekleştirdiği ‘No One Is Innocent’ isimli parçada vurgulandığı gibi, yaşam oyununda gerçekten de ‘Kimse Masum Değildir’!

Adamı şeytana uyduran arkadaşlara alet olup operasyona heveslenen kıymet bilmez Kadir’in, yol arkadaşı Kıymet’le 10 yıllık beraberliğinin içine ediş öyküsü olan ‘Kedi Özledi’ de, bu gerçeği cinsellikle yoğrulmuş romantik komedi kıvamında dillendirenlerden…

Yol arkadaşlığında her an çelme takmaya hazır olan insanların birlikteliklerindeki basit ama teğet geçilen gerçeklerin yaratacağı olumsuzlukları, İlker Ayrık ve Algı Eke’yle karşımıza getiren yapımın ana teması, ilişkilerin inişli-çıkışlı evreleri… Bu kadar denk düşer yani!

‘Yalanda, ayrıntı kullanırsan inandırıcı olursun’ diyerek karşı tarafı aldatmanın inceliklerini öğreten yapımda, masumiyeti bozduran olgu, operasyonların kutu kutu para şişkinliği yerine silikonlu çıtırların çekiciliği… Silikonlu konular olur da masumiyet kalır mı? Ucundan, accık da olsa bozuluveriyor işte. Sonrası, yapılan hataları bir yerlerden destek alarak telafi kargaşası…

Üçü bir yerde hatunların seksapelli görselliğini, kendini ‘Galip Derviş’teki rolüyle kanıtlayan Algı Erk’in ‘Ben çok hazırım’ oyunculuğuyla birleştiren ‘Kedi Özledi’ yorumunda, silikon çekiciliğine kapılarak masumiyetinden olan erkek tarafına da kendisiyle eşdeğer nankörlükteki kediden medet ummak kalıyor.

***

‘Arada, eşine hissettirmeden başka heyecanlara da yürüyeceksin ki ilişkin uzun ömürlü olsun’, mantığındaki erkeklerin dümen suyunda ‘Aşk mı yoksa kedi mi daha nankör’ diye sorgulayan ‘Kedi Özledi’, her ne kadar adı ‘Aşk’ olan kedi sayesinde olayları yoluna koysa bile sağlıklı ve kalıcı ilişkiler için özünde nankörlük olan bir canlıdan medet ummanın yanlışlığını da düşündürmekte! Neden köpek değil de, kedi?

Galada İlker Ayrık ve Algı Eke’nin kucağına kurulan sarışın tombiş tüy yumağının gözleri de dâhil olmak üzere, tüm kedilerin bakışlarında bir hırçınlık, çıkarcı özgürlük vardır. Adeta tepeden bakarlar sahiplerine. Gerçekte siz kediye değil kedi size sahip olur ya o da ayrı bir konu. Yani bir yerde kadın niyetine algılanan kedi ile sahibi arasındaki ilişkide, sevgi ve bağlılık genellikle tek taraflıdır. Dolayısıyla kedi, rahatı yerinde olduğu sürece sahibinin özlemini çekmez ki duygusallıkla komediyi buluşturan filme ‘Kedi Özledi’ demek inandırıcı gelsin. Tabi bir de beklenmeyen ayrılıkları ifade etmek için ‘kara kedi girdi’ deyimi var.

Oysa sadakatte bir numara olan köpek çıkar gözetmeden sunar bağlılığını. Bakışlarından sevgisini okuyabilirsiniz. Kırgınlığını bir köşeye çekilip suskunlaşmasından, hatta bir yerlere saklanmasından anlayabilirsiniz. Kısacası, kediyi aşkla-özlemle bağdaştırmak büyük bir zıtlık.

Peki, durum böyleyken niyedir kedi tutkusu? Cevap ayrıntıda gizli… İnsanoğlunun doğası da tıpkı kedi gibi nankörlük ve çıkarcılıkla yoğrulduğundan! Dostluğu ve sadakati umursamayıp özlemi de kedi kadar yaşayan insan, genellikle kendine bağlı olanı değil tepeden bakanı baş tacı eder. Eh bu durumda ‘Köpek Özledi’ denecek değil ya…

***

Yavruyken sokakta bulunup Kadir tarafından Kıymet’e hediye edilen ‘Aşk’ isimli azmanlaşmış kedi üstünden yaptığımız bu yorumu bir tarafa bırakıp filme gelecek olursak, anlık kararların doğuracağı olumsuzlukları trajikomik bir dille işleyen yapımın devam bölümlerinin nasıl getirileceği sorusu da takılıyor akla.

Hadi burada durum, ‘Ama Ben Sana Çok Aşığım’ parçasıyla ve İlker Ayrık’ın yatak sahnesi abartısıyla kurtarılıyor da, birliktelikten ayrılığa oradan da kavuşmaya dönüşen klişenin üçlemesi tamamlanırken ne yapılacak? Nankör yaratıklar cinsinden kedinin özleme durumu nasıl oluşturulacak? Sağlam bir öykü gelişimi bulunmazsa devamlarının ilgi çekmesi zor!

İsmi ‘Romantik Komedi’ olan romantik komedi filmindeki gibi ortalığı kızıştıran arkadaşların öykülerine değinme ihtimali kuvvetli… Ne de olsa alışkınız, bu tür yapımların aynı yolda yürütülmesine. Nasıl ki kimse masum değilse, kimse de bekâr kalmaz böylesi Amerikanvari romantik komedilerde. Salıver kediyi ortalığa, başlasın hemen çöpçatanlığa. Ya tutarsa…

‘Kedi Özledi de ne ya!’ diyenlerin tepkisinden yola çıkıp yaptığımız kediler ve devam filmleri konusundaki fikir jimnastiğinin ardından sonuca geldiğimizde; özlü sinema filminden ziyade dizi mantığında yansıtılan ‘Kedi Özledi’, konusuyla olamasa bile dizilerden alışkanlık yapan sempatik oyuncularıyla, renkli ortamlarıyla seyirciyi kavrayan bir yapım. Bundan dolayı da ‘Keşke televizyon dizisi olarak düşünülseymiş’ diyesi geliyor insanın. Neden olmasın?

Anibal GÜLEROĞLU

[email protected]

www.twitter.com/guleranibal