Kertenkele’nin Sungurlar’la imtihanı…

Anlaşmalı bölüm sayısından daha önce finale giden ‘Kurt Seyit ve Şura’ gibi iddialı yapımlar da dâhil olmak üzere pek çok işin 10 bölümü göremeden ekrana veda ettiği günümüzde dizilerin ekran başındakilerin gönlünü çelebilmesi büyük beceri isteyen bir iş. Eski dönemlerin az seçenekli sürecine kıyasla izleyiciye bir...

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Ancak daha da beteri, kazanılan beğeninin sürekli kılınabilmesi! Bir bakıyorsunuz başlangıçta iyi giden yapım sonrasında kan kaybı yaşamaya başlıyor. Diğer yandan kimisi totaldeki izleyiciden rağbet görüp AB grubunda hayli gerilerde kalırken, kimileri de tam tersi bir tabloyla karşılaşıyor. Bu noktada her zaman vurguladığımız gibi, yegâne belirleyicilik, yapımın hitap özelliği. İçerik ve söylem dili olarak sergilenen performans hangi kesime denk düşerse dizi orada yüksek bir sıralama yakalıyor.

Asıl büyük başarı, her iki grubun beğenisini çekebilmek ama bu da her diziye nasip olmuyor neticede. Dolayısıyla öne çıkan çekişme genellikle totalde kendini gösteriyor. Bu kategoride kim başı çekiyorsa avantaj onun.

Böylesi rekabetin son örneği total ile AB farklılığı yaşayan STV yapımlarından olan ‘Sungurlar’ ile ATV’nin tartışma yaratan dizisi ‘Kertenkele’ arasında gözlemlenmekte…

SUNGURLAR’IN YÜKSELİŞİ SÜRPRİZ Mİ?

Bilindiği üzere, terörün tüm şiddetiyle yaşandığı günlerde Sungurlar Timi’nin aksiyonunu konu edinerek barışçıl sürece yönelik detaylar ortaya koyan ‘Şefkat Tepe’ dizisi STV’nin başarı çıtasını yükselten işlerdendi. Gün geldi devran döndü ‘Şefkat Tepe’nin de rotası değişti.

‘Kurtlar Vadisi’nin büyük ilgi görmesinin ardından dönemin politik gelişimlerini ve sosyal yapısını popüler kültüre hitap edecek tarzda dizileştirme modasının hızla yayıldığı ve ‘Sakarya Fırat’ın da başarı yakaladığı gerçeğinde ekrana gelen ‘Şefkat Tepe’nin noktalandığı yerden devreye sokulan ‘Sungurlar’ çıktı bu türün meraklılarının karşısına. Hem de aynı tempoda ilerlemeyi sürdürerek. Eskinin yenisi dizinin yol haritasının yönlendirmesiyse, siyaset arenasındaki gelişmelere paralel olarak yapılandı.

Bu doğrultuda gerçek hayatta yaşananlardan ilhamla kurgusunu aktaran ve bir nevi mesajcı görevini üstlenen dizi, isim değişiminin dışında söylem dilini de kendince yenileyerek geliştirdi. ‘Şefkat Tepe’nin haksızlıklara başkaldırı mesajcılığını sürdürmekle birlikte Meryem karakteri üstünden de, en güncelinden Suriye ve terör olayındaki olumsuzluklara dalarak devletin operasyonel hatalarına vurgulama yapılmaya başlandı. Böylece haksızlığa ve ezilmişliğe dair duygusal söyleminin yanı sıra Naza ve Havin’in kaçırılmasıyla Suriye’nin tehlikeli yüzüne dikkat çeken kurgunun, öykülemesinden ziyade deşifre yönü ağır basar oldu.

Peki, ‘Şefkat Tepe’nin zaman içinde değişime uğrayan kurgusal yapısından miras olarak huzura gelen ‘Sungurlar’ın izleyici kitlesinde bir değişim oldu mu? Kesinlikle hayır.

Mert Kılıç’ın canlandırdığı Serdar Yüzbaşı’nın kahramanlıklarıyla çekiciliğini artıran dizi, ‘Şefkat Tepe’nin koltuğunu doldurmanın ötesinde, Meryem ve Yavuz ile yansıtılan Sungurlar’ı yok etme planları üstünden otoriteye başkaldıran içeriğiyle Cumartesi gecelerinin birincisi! Anlaşılan içeriği hangi yönde ilerlerse ilerlesin, köstekleyici unsurlar istediği kadar devreye girsin izleyici STV’nin bu tarz yapımlarını baş tacı etmeyi sürdürecek.

Çünkü gerek vurgulayıcı saflıktaki anlatım dili ve kendini öne çıkartmaya yeltenen çatışmacı mesajcılığı, gerekse yıllardır takipçisini koruyan ‘Arka Sokaklar’ gibi izlenmesi kolay basit ve hızlı aksiyon tarzı her daim yüzeysel takılan total izleyici kesimini çekme avantajı yaratacaktır. Dahası sadece Yeşilçam tarzı filmlerdeki gibi işlenen vurdulu kırdılı yalın kahramanlıklar değil, insanların gerçek yaşamda baskıcılığa dönüşen fikir zıtlaşmalarına ve yönetimsel yanlışlıklara karşı duydukları tepki dürtüsü de ‘Sungurlar’ın ilgi görmesinde bir etken.

Kısacası, daha elit beğenisi olduğu varsayılan AB grubundakiler nezdinde itibar görmese de, halkın çoğunun içselleştirebileceği bir temaya ve sunuma sahip olan yapısıyla ‘Kiraz Mevsimi’ni, ‘Kertenkele’yi ve diğerlerini geçen ‘Sungurlar’ın yükselişi, kimilerince küçümsense dahi kesinlikle sürpriz değil!

KERTENKELE DÜŞÜŞE Mİ GEÇTİ?

‘Sungurlar’ın rekabetinde Cumartesi dizisi olarak ekrana gelerek bir anlamda bilek güreşine tutuşan ‘Kertenkele’, başlangıç itibariyle komedisini başarılı bulduğum yapımlardan. Öte yandan ‘imam’ ve ‘din’ olgularını aşağıladığı gerekçesiyle topa tutulup haksız yere eleştirilen dizinin konu itibariyle gelinen noktada, verimlilik konusunda kafalarda soru işareti yarattığı da bir gerçek.

Şimdi reyting sıralamasını baz alarak değerlendirme yapacak olursak… ‘Sungurlar’ın totaldeki birinciliğine karşın onunla kimyasal bir çatışmacılık havasında yorumlayabileceğimiz özellikteki ‘Kertenkele’nin durumu ne?

İlk bölümüyle totalde beşinci, AB’de ise yedinci olan yapım hakkında yaratılan tartışmaların uyandırdığı merak sonucu üçüncü bölümde kıl payı birincilik elde etti. Ama bu yükselişini koruyamadı ve son tahlilde üçüncülüğe geriledi ki bu da ilk bölüme göre başarı. Dolayısıyla ‘Kertenkele’nin bu performans tablosunu başarısızlık olarak yorumlamak hata olur.

Ancak ‘Sungurlar’ın güncelle paralel yol alıp söylemini ‘taş vurma’ mantığı üstüne kuran dinamik içeriğine karşın ‘Kertenkele’nin komedi-aşk temalı statik hikâyesi daha gerilemeye müsait. Kayıp kardeş olgusu ve hırsızın doğru yola dönme ihtimaliyle gelişeceğini varsaysak bile, ‘Kertenkele’nin senaryosu şayet bundan sonra iyi yapılandırılmazsa birkaç bölüm sonra rahatlıkla kısır döngüye düşebilir.

Zira kertenkeleliğini evlerin balkonuna tırmanıp kurtarıcılık vazifesini ifa ederek sürdüren Ziya Hoca’nın nükteli vurgulamalarının zayıflayarak uyanık hırsızlıktan gittikçe âşık ev erkeği kimliğine dönüşmesi… Hicabi’nin sorgulayıcı komedisinin alışkanlık yaratıp ilginçliğini yitirmesi ve ‘kedicik’ muhabbetine bürünüvermesi… Mahallelinin saygıyla karışık kuşkucu tavırlarından yaratılan mizahın bildik mahalle dizileri havasını uyandırmaya başlaması… Ziya Hoca’nın geçmişini araştırmaya dahi lüzum görmeden damat olarak kabullenme derecesinde saf Ekrem Bey’in ölmeden önce torununu evlendirme takıntısıyla yarattığı abartılı ısrarcılığın ve ailedeki kadın çekişmelerinin kanıksanması… Zehra’nın süreç içinde hayranlıktan aşka dönüşecek duygularının sürprizsizliği… Ünsal Komiser ile Deli Kenan’ın yaratıcılıktan uzak, çocukça komikliklerle ilerleyen yol haritası şimdilerde durumu idare eden ‘Kertenkele’nin ilerisi için tehlike sinyallerini veren türden detaylar.

Diyeceğim o ki ‘Kertenkele’ başarı yolunda, mağdur ve mazluma düşkün olup mitleştirilecek kahraman sevdalısı total grup izleyicisinin birincisi ‘Sungurlar’la imtihan edilirken rakibini küçümsememeli. Ekran ötesi gövde gösterisine dönüşen rekabetçilikte tuş olmamak için senaryosunu daha sağlam gelişime tabi tutup ilginçleştirmeli! Aksi takdirde bir noktadan sonra ‘Huzur Sokağı’ gibi monotonlaşıp geriler ve tepkilere karşı gözü pek ‘Kertenkele’ de yarattığı içerikle zümreleri kaynaştırma sınavını kaybeder.

Anibal GÜLEROĞLU

[email protected]

www.twitter.com/guleranibal