Curse of the Mummy
Fear of Curse of Pharaohs
Black Magic
Evil Spirits
Bu başlıklar, 1920'li yıllardaki İngiliz gazetelerinden. Konu, "bilinmeyen" üstüne olunca, konuşulacak çok şey bulunur.
Genç yaşta ölen Kral Tutankhamun'un, Krallar Vadisi'ndeki mezarının keşfinin ardından meydana gelen olaylar, bir çok teorinin ortaya atılmasına neden olmuştu.
Kral Tut'un mezarı, İngiliz egyptolog Howard Carter ve Lord Carnarvon'un girişimiyle 1922 kasımında keşfedilmişti. Mezardaki buluntular çok fazla olduğu için, H. Carter'ın ekibinin bunları tasnif etmesi aylar sürmüş; kataloglama ancak, 1923 yılının Şubat ayında bitirilebilebilmişti.
Kazıda bulunan egyptolog gazeteci ve fotoğrafçı Harry Burton, burada kaldığı süre boyunca binlerce fotoğraf çekti. (Burton, "Tutankhamun's Tomb" adlı eserinde çektiği fotoğrafların bir çoğunu yayınladı).
Kral Tut'un mezarının açılmasından kısa bir süre sonra, ani ve gizemli ölümler görülmeye başladı. H. Carter'ın kanaryasının bir kobra yılanı tarafından öldürülmesinin ardından esrarengiz ölümler birbirini izledi. (kobra, eski Mısır'ın kraliyet sembollerindendir)
05 Nisan 1923'te H. Carter'ın finansörü, aynı zamanda Rothschild'lerin damadı, Lord Carnarvon (George Herbert) ani ve gizemli bir şekilde öldü. Ölüm sebebi kayıtlara "pneumonia" olarak geçti.
Aynı gün bu haber The New York Times'ta: "Carnarvon, Firavunun Mezarındaki Böcek Isırığından Öldü." şeklinde duyuruldu. Aynı tarihli The Morning Call gazetesi, Lord Carnarvon'un Kahire'de kan zehirlenmesine yenik düştüğünü yazıyordu. The Pall Mall gazetesi ise Lord'un ölümünü "Trajedi" olarak yorumladı.
Lord Carnarvon, H. Carter'ın kazı çalışmalarını finanse etmesi yanında, basınla ilişkileri güçlü biriydi. Bu yüzden basın, bu olayları dikkatle izledi. Bilhassa The New York Times gazetesi, gelişmeleri sürekli canlı tuttu.
Egyptolog - gazeteci Arthur Weigall, art arda gelen ölümlerle ilgili ironik yorumlar yaptı. 06 Nisan 1923 tarihli The New York Times; Carnarvon'un ölümünün ardından Mısır'da, İngiltere'de, Fransa'da ve Amerika'da, "tanrıların öfkesi" hikayesinin yayıldığını, intikam teorilerinin yaygınlık kazanmaya başladığını yazdı.
Tanınmış yazar Conan Doyle da bu meseleye dahil olmuştu. Carnarvon'un ölümünün, Tutankhamun'un mezarını korumak için rahipleri tarafından yaratılan doğaüstü güçlerden kaynaklandığını iddia ediyordu. Ona göre bu "mumyanın laneti" idi. Doyle, bu düşüncelerini gazetelere de servis etti.
Arthur Weighall; Doyle'un sözlerini: "Doyle Blames Spirits for Carnarvon Death", "Conan Doyle Tells of an Evil Elemental", "Conan Doyle Says Spirits Killed Lord", "Says Ghosts Did It" başlıklarıyla yayınladı. Bilim insanları ise bu teorileri saçma buluyordu.
01 Kasım 1928 tarihli Servet-i Fünun'da çıkan: "Tutankhamun'un Mezarı - Mezardan Çıkarılan En Son Şeyler" adlı bir yazıda: "Firavunun mezarını karıştırmanın tekin olmadığı yolunda, birtakım manasız dedikodulara Lord Carnarvon'un vefatı meydan vermişti." yorumu yapıldı.
Mezarın açılmasının ardından kazı ekibinde görevli kişilerin bir çoğu, çeşitli nedenlerle hayatını kaybetti. Gerçekleşen ölümler içinde en dikkat çekici olanlar; keşfe dahil olan lordların, şüpheli ölümleriydi. Lord Carnarvon'dan hemen sonra köpeği de ölmüştü.
Bunu, 26 Eylül 1923'te Carnarvon'un kardeşi Colonel Aubrey Herbert'in beklenmeyen ölümü izledi. Aubrey Herbert, Orta Doğu'daki keşif faaliyetleri ve casus Lawrence'la olan yakın temaslarıyla biliniyordu. Colonel'in rutin bir "dental operasyon sonrası septik şok" a girerek ölmesi, firavunun laneti mevzusunu tekrar gündeme getirdi.
The New York Times, bu haberi 28 Eylül 1923'te şu başlıkla duyurdu: "Carnarvon's Brother Dıes - Death of Aubrey Herbert Revives Superstition on Pharaoh's Tomb".
15 Ocak 1924'te Kral Tut'un röntgenini çeken, London St. Thomas Hope Hastanesi radyoloji departmanı sorumlusu Sir Archibald Douglas Reid, parmaklarında başlayan bir iltihaptan ötürü öldü. Ölümü kayıtlara "radyodermatitten kaynaklanan enfeksiyonunun yayılması" şeklinde geçti.
1928 nisanında, kazı ekibinden egyptolog Arthur C. Mace, arsenik zehirlenmesinden öldü.
26 Mayıs 1929'da Lord Carnarvon'un diğer kardeşi Hon. Mervyn R. Herbert, sıtmaya bağlı sepsis nedeniyle öldü. Ölümü kayıtlara "malarial pneumonia" olarak geçti. İki gün sonra ölüm haberini The New York Times böyle duyurdu: "Mervyn Herbert, Dıplomat, Is Dead".
15 Kasım 1929'da H. Carter'ın sekreteri Hon. Richard Bethell, Mayfair Bath Club'teki yatak odasında boğularak ölmüş halde bulundu.
Bethell'in şüpheli ölümünü, 16 Kasım'da The New York Times: "Tutankhamun Curse Recalled By Death; Richard Bethell, Once Howard Carter's Secretary, Latest of 10 Excavators to Die" haberiyle duyurdu.
R. Bethell'in ölümü, 21 Kasım 1929 tarihli Cumhuriyet gazetesinde: "Bir Alim Daha Öldü!" başlığıyla yer buldu. Gazete, "Tutankhamun'un Mezarında Gerçekten Uğursuzluk Var mıdır?" sorusuyla, kazıya katılan sekiz kişinin peşpeşe gerçekleşen ölümlerini masaya yatırdı.
20 Şubat 1930'da ise R. Bethell'in babası Lord Westbury, 7. kattaki odasının penceresinden atlayarak intihar etti. Eve gelen polisler odada; oğlu R. Bethell'in kazıda bulduğu bazı eşyalarla birlikte Tutankhamun'un mezarından çıkan alabaster (Antik Mısır'da süs eşyalarında kullanılan bir taş) bir vazo buldu.
Lord Westbury intihar etmeden önce odaya, artık korkulara dayanamayacağını ifade ettiği "I really cannot stand anymore horrors!" notunu bırakmıştı. Gazeteler, bunu ölüm korkusu olarak yorumlayıp, firavunun laneti teorisine dayandırdı.
10 Nisan 1930 tarihli Daily Times'ta Lord Westbury'nun soruşturma dosyasına ait ayrıntılı bir haber yayınlandı. Kazı çalışmalarının öncüsü H. Carter, art arda gerçekleşen ölümleri firavunun lanetiyle ilişkilendirmeyi "tommy rot" yani zırva olarak nitelendirdi; bilimsel çalışmalarını sürdürdü.
1932'de Royal Botanik Garden (Kew, Surrey) yetkilisiyle temas kurarak, Tutankhamun'un mezarından aldığı bitki örneklerinin, botanik laboratuvarında incelenmesini talep etti. Kazı çalışmalarına dair yayın faaliyetlerini de ölümüne kadar devam ettirdi.
H. Carter, 2 Mart 1939'da "Hodgkin's Lymphoma" hastalığına bağlı enfeksiyonun, immun sistemini çökertmesi nedeniyle öldü. Ertesi gün The New York Times: "Egyptolog Howard Carter 64 Yaşında Öldü!" başlığıyla bu haberi duyurdu. Ardından: "Firavunun laneti, onu acılar içinde öldürdü!" diyenler oldu. Çünkü Tutankhamun'un mezarı açıldığında mumya, reçinelerle lahite sabitlenmişti; lahitten çıkarılıp fotoğrafı çekildiğinde ve röntgen alındığında kralın vücudu epeyce hasar görmüştü.
Egyptolog ve filolog Sir Alan Gardner, H. Carter'la kazı çalışmalarında bulunduğu sıralarda, bir tableti deşifre etmiş; oldukça çarpıcı bir söze rastlamıştı.
Hiyeroglifte: "Death will slay with his wings whoever disturbs the peace of the pharaoh" yazılıydı. Bu söz, ölülerin huzurunu kaçırmanın bedeline dair tılsımlı bir işaret miydi?
Mezar kazıcıları, binlerce yıldır talan ve yağma faaliyetlerini sürdürüyorlar. Mezarlarını korumak isteyenlerse; kimine göre tılsımlı güçlerle, kimine göre akılcı yöntemlerle buna çözüm üretmişler.
Ancak kaçınılmaz olan bir şey var ki; o da başkasına ait bir malı çalmanın ya da ona zarar vermenin er geç sahibine bir felaket getireceği gerçeği.