Oyunculuk deney, gözlem ve analize dayanır. Bir sanat dalı olmasına rağmen bu yönüyle bilimle örtüşür.
Kendini ve başkalarını gözlemlemek zamanla bizde refleks haline gelir. Yani bir role hazırlanmasak bile gündelik yaşamda bu alışkanlığı sürdürürüz.
Karşımızdaki kişinin duruşundan, tavrından, konuşmalarından veriler elde edip onun sosyal statüsünü, içinde bulunduğu fiziksel koşulları, duygu durumunu, ana motivasyonunu vs. kafamızda şekillendiririz.
Bunu elimizde olmadan yaparız. Bir nevî meslekî deformasyon...
Diğer yandan, iyi bir gözlemci olmak hayatta bize çok yardımcı olur. Farkındalık önemlidir.
Günümüzde sosyal medya bu anlamda bize büyük olanak sağlıyor. Özellikle görsel paylaşımlar.
Kişilerin kendi gibi görünmediğini biliyoruz ama neyi idealize ettiğini yani “aslında nasıl biri olmak istediklerini” gözlemleyebiliyoruz.
Meselâ birinin sosyo-ekonomik açıdan üst sınıf olmadığını ama olmak istediğini, gittiği popüler mekanları sürekli olarak etiketleyip giydiği kıyafetleri sergilemesinden, yediğini içtiğini göstermesinden anlayabiliyoruz.
Tek başına devamlı olarak süslenip püslenip poz veriyorsa hayatından pek mutlu olmadığını ama formunda görünmek istediğini anlayabiliyoruz.
Sürekli adının önündeki titri veya yakın olduğu ünlü/başarılı insanları vurguluyorsa kendine yeterince güvenmediğini anlayabiliyoruz.
Hep tanınmış yazarların/düşünürlerin sözlerini alıntılıyorsa aslında pek kültürlü olmadığını ama “sandığınız kadar boş bir insan değilim” mesajı vermeye çalıştığını görebiliyoruz.
Bunlar zaten görebildiklerimizdi... Ama yaklaşık bir yıldır, sosyal izolasyon sebebiyle herkes internette çok daha aktif hale geldi, paylaşımlar arttı.
Kısıtlamalardan dolayı üzerlerinde manevi baskı hissettiklerinde, insanların adeta “içi dışına çıktı” diyebiliriz.
Tanıdığımızı sandığımız kimselerin, daha önce gözlemleyemediğimiz yönleriyle tanıştık.
Yaratıcılığını öne çıkaranlar, keyifli çılgınlıklar yapanlar da oldu, daha önce zaman bulamadıkları için ilgilenemedikleri hobilerini sergileyenler de. Ama...
İyi bir gözlemci olmak insana farkındalık kazandırıyor ama her zaman neşelendirmiyor, ne yazık ki.
Olduğundan fazla görünen “içi boş” insanların da ayrımına vardık bu süreçte.
Önceden gözümüze sempatik görünen bazılarının “ar damarı çatlak” veya kelimenin tam anlamıyla dengesiz olduğunu da fark ettik.
Ve şaşırıp “meğer pandemiden önceki hayatı boyunca maske takmış, kendini hiç dışa vuramamış” da dedik.
Yaygın bir şekilde beğeni almakla saygın bir şekilde beğeni almak arasında dramatik bir fark vardır. Keşke genel yönelim saygınlığa doğru olsaydı.
Gerçek acıdır ama aynı zamanda gerçek iyidir. Kaçmak değil yüzleşmek gerekir. Bu, belki de kendini geliştirmek ve iyileşmek için büyük bir fırsattır. Böyle düşünmek istiyorum...
Çünkü bize, kendini serî şekilde teşhir eden sorunlu kişilikler ya da cahiller değil gerçekten öykünülecek kaliteli insanlar lâzım.
Maskeler düştü... Acil şifalar dilerim.