Milyarderlere kafa tutan adam: Upton Sinclair

Sinclair kitapta Chicago’da maruz kaldığı deneyimleri, göçmen bir aile üzerinden kurgulayarak işledi. Ortaya çıkardığı gerçekler, ilk başlarda çamur atmaya yönelik suçlamalar olarak ele alındı.

Tarih Dedektifi Tarih Dedektifi

MİLYARDERLERE KAFA TUTAN ADAM: UPTON SINCLAIRE

…Yirmi yaşından beri sadece insan refahı için yazıyorum. Neredeyse tüm yazılarım sınıf savaşının bir parçası…

Upton Sinclair (1878-1968) hakkında: “Sosyalizm, ifade özgürlüğü, işçi hakları için mücadele eden ve farklı türde yüze yakın eseri bulunan Amerikalı yazar” diyor genel ağ ansiklopedisi… Aslında onunla ilgili söylenecek çok daha fazla şey var…

Sinclair, yazmaya başladığı ilk dönemlerde yeterince ilgi görememişti. Kendi erken dönem mücadelesini anlattığı The Journal of Arthur Stirling’i de bu sebeple yazdı. (1903) Onun kamuoyunda tanınmasını sağlayan; çalıştığı dergi tarafından gönderildiği gizli bir görevdi. Yedi hafta boyunca Chicago’daki et paketleme tesislerinde gözlem yaptı. 

Chicago hayvan pazarındaki kötü koşulları, imalatçıların Litvanyalı göçmenlere (beyaz köle) uyguladığı insanlık dışı muameleleri ifşa etti. (Selby Times, 01 Haziran 1906:2).

ABD et endüstrisindeki aksaklıkları ortaya çıkararak kamuoyunu bilinçlendirdi. Et tesislerinde hijyenik koşullar göz ardı edildiği gibi sığır eti üretiminde domuz ürünleri kullanılıyordu. Doğmamış buzağılar ayrıştırılıp donduruluyor; kokusu giderilerek konserve şeklinde piyasaya sürülüyordu. Sinclair, ayrışmış protein zehirlenmesinden (ptomaine poisoning) kaynaklı ölüm vakalarına ilişkin de önemli bulgulara erişmişti.

Appeal to Reason dergisi tarafından önce tefrika halinde ve ardından kitap olarak yayınlanan The Jungle adlı romanı (1906)* henüz 27 yaşında olan Sinclair’in hayatını tümüyle değiştirdi. (Truth, 29 Mart 1906:50). Roman, “Kalpsiz Sermaye”ye vurulmuş en büyük darbe, en cüretkar eser olarak görüldü. O artık dünyanın konuştuğu önemli bir isimdi. Daha düne kadar adı duyulmamış bu genç; Golyat’a karşı koymak için ortaya çıkan bir Davut’tu. (Daily Mirror, 14 Haziran 1906:2).

Sinclair kitapta Chicago’da maruz kaldığı deneyimleri, göçmen bir aile üzerinden kurgulayarak işledi. Ortaya çıkardığı gerçekler,  ilk başlarda çamur atmaya yönelik suçlamalar olarak ele alındı. (Mirror, 20 Temmuz 1906:2). Ancak başkan Roosevelt The Jungle’ı okuduktan sonra oldukça etkilendi; olağandışı bir yol izleyerek halkın dikkatini tekrar Chicago hayvan pazarlarına çekti. Tutumunu sert bulduğu Sinclair’e de bir mektup gönderdi. (Dundee Courier, 02 Haziran 1906:5).

…Chicago hayal bile edilemeyecek bir cehennemdir. Belediye başkanı, belediye meclisi üyeleri, belediye meclisi hakimleri, polis, sağlık müfettişleri, yüksek ya da düşük rütbeli her memur umutsuzca yozlaşmıştır…

Sinclair The Convict (Mahkum) adlı romanında; kötü sosyal çevre tarafından üretilen suçluları ve hapishanelerin olumsuz koşullarını işledi. (Daily Citizen, 05 Kasım 1912:3).

İşçi Partisi lideri ve kadın hakları savunucusu George Lansbury’nin hapse atılmasına karşı protesto gösterileri yaptı. (Daily Herald, 12 Ağustos 1913:5). 

O dönemde küresel sermaye sahipleri denilince akla gelen ilk iki isim; Rockefeller ve Rothschild  aileleriydi. 

Rockefeller’e ait Colorado madenlerinde başlayan grevler (1913-1914) insanlığın ortak hafızasında derin izler bıraktı. Maden işçilerine insanlık dışı muamele uygulanmış; grevle başlayan mücadele katliama dönüşmüştü.

Colarado maden ocaklarının çevresinde;  işçilerin yerleşimi için Trinidad kasabası kurulmuştu. Kasabadaki her hareketten Rockefeller’lere ait şirketin yetkilileri sorumluydu. Çadır kentte kalan maden işçileri ve şirket yetkilileri arasında anlaşmazlıklar baş gösterdi. Kömür işçileri grev başlattı. Şirketin görevlendirdiği silahlı adamlar işçilere ateş açtı. Rockefeller ve madendeki diğer patronlar olayların üstünü kapatmak istedi; ancak ortalık daha da kızıştı. Rockefeller, siyasi gücünü devreye sokarak, Colorado valiliğinden  ulusal muhafızların olaya müdahale etmesini istedi. Çıkan olaylarda çok sayıda işçi öldü. Başkan Wilson’un devreye girmesiyle olaylar duruldu. (The New York Times, 22 Nisan 1914:2). 

Grevi sonlandırmayarak olayları daha da körükleyen Rockefeller’i protesto eden Sinclair, eşiyle birlikte onun ofisini bastı. (Daily News, 30 Nisan 1914:1). Tutuklanarak altı gün hapis cezasına çarptırıldı. Açlık grevine başladı. Daha sonra cezasının kalanını parasıyla ödediği için serbest bırakıldı. Hakime: “Adalet sağlayamayız; çünkü kasaba Rockefeller’in! diye bağırmıştı.” Rockefeller’in evinin önünde protesto yürüyüşlerini sürdürdü. Kendisine yazdığı bir mektupta onu açıkça katil ilan etti.   

Sinclair, maden arazisinin her yerinde Rockefeller’a ait silahlı adamların ve makineli tüfek yuvalarının olduğunu tespit etmişti. King Coal adlı kitabında (1917) Rockefeller’a ağır  ithamlarda bulundu. Batı Amerikadaki maden kamplarında yaşanan acıları ve kölelik gerçeğini ortaya koydu. (Globe, 17 Eylül 1917:3). Bu yönüyle roman, Emile Zola’nın Germinal’ine benzetildi. (Daily News, 18 Ekim 1917:2). 

…Zenginlerin hayırseverliği bana oldukça boş görünüyor; zenginler fakirlere çok eziyet ediyor; sonra biraz yardım ediyor… 

1919’da basın özgürlüğünü savunduğu The Brass Check’iyayınladı. Amerika’daki gazetelerin büyük çoğunluğunun çürümüşlüğünü ifşa etti. Kapitalizm altında basın fahişeliğine dikkat çekti. Çıkar ilişkilerinin basının üzerinde kontrol sağlamasının kamuoyunda büyük tehlike yaratacağını söylüyordu. (Daily Herald, 10 Ocak 1921:5). 

…Basının sahibi kimdir? Günlük gazetenizi  okurken gerçekler mi yoksa propaganda mı okuyorsunuz?…

Jimmie Higgins adlı romanında (1919) küçük bir kasabada yaşayan sosyalist bir işçiyi konu edindi. (Daily News, 04 Eylül 1919:4). Red Scare (Kızıl Tehlike) olarak anılan dönemde Amerika’da bastırılmaya çalışılan sosyalizm ve sınıf mücadelesini J. Higgins karakteri üzerinden anlattı. 

…Kalbimi incelemek isteyen olur mu bilmiyorum ama olursa orada iki kelime bulacaklar: Sosyal Adalet! Çünkü inandığım ve uğruna mücadele ettiğim şey budur…

1934’te Californiya valiliği için Demokrat Parti adayı oldu; ancak aleyhine yapılan ittifaklar nedeniyle seçimi kazanamadı. (Türksözü, 30 İkinci teşrin 1934:2). Seçim öncesi başlattığı EPIC (End Poverty In California) kampanyası (California’da Yoksulluğu Sonlandırma) muhalifler tarafından baltalandı. 

1943’te, Lanny Budd serisinin devamı olan ve Nazi’lerin yükseliş döneminde geçen Dragon’s Teeth (Ejderha’nın Dişleri) adlı romanıyla Pulitzer ödülüne layık görüldü. (Bookseller, 06 Mayıs 1943:9). 

1936’da yazdığı The Gnome-Mobile adlı kitabı 1967’de Walt Disney tarafından fantastik komedi filmi olarak çekildi. Orman cüceleriyle arkadaş olan bir erkek ve kız kardeşin öyküsünü anlattığı eserde; cüceler hakkındaki klişe kalıpları yok etti. Cüceler her zaman kel, huysuz ya da yaşlı adamlar değildi; güzel, becerikli, kız cüceler de vardı. (Daily Mirror, 08 Temmuz 1967:15). 

Üç kez evlilik yapan Sinclair, 1968 yılında New Jersey Bound Brook’taki huzurevinde, 90 yaşında hayatını kaybetti. (Daily Mirror, 27 Kasım 1968:4).

…Kitaplarım kırk dile çevrildi ve milyonlarca insan onları okudu. Bu milyonlarca kişinin bulduğu şey yalnızca sosyal adaletin savunulması değil; aynı zamanda gerçek sosyal adaletin yalnızca demokratik süreçle elde edilebileceği ve sürdürülebileceğine dair sarsılmaz inançtı…(Sinclair, The Autobiography of Upton Sinclair, New York, 1962).

* Kitap Türkçe’ye Chicago Mezbahaları (1968) adıyla çevrilmiştir.