Oyunbozan ezber bozacak mı?

İlk etapta ‘Yine mi intikam ve aşk’ denebilir. Ancak bu mantıktakilere ‘Peşin hükümlü olmamak’ gerek derim.

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

‘Oyunbozan’ ezber bozabilir!

Güzel başlangıçlar yapan ancak süreç içinde eski çekiciliklerini kaybederek izleyiciden yeterli ilgiyi göremez hale gelen diziler peş peşe ekrana veda etmeye hazırlanırken, yerlerini dolduracak yeni projeler de birer birer gün yüzüne çıkmakta. Bunlardan biri de TRT 1’in sevilen yapımlarından ‘Filinta’da yarattığı başarılı öyküyle senaryo gücünü ortaya koyan Altuğ Küçük ve Ümit Saat tarafından kaleme alınan ‘Oyunbozan’…

‘Filinta’daki Boris Zaharyas performansıyla çok sevilen bir kötü karakter ortaya çıkartan Serhat Tutumluer’in de kadrosunda bulunduğu yapım, Show TV’nin yeni dizisi olarak izleyicisiyle buluşacak. Peki, Barış Kılıç, Tuvana Türkay, Serhat Tutumluer, Gulçin Santircıoğlu, Kenan Bal gibi isimlerin başrollerinde ekrana gelecek olan ‘Oyunbozan’, birbirinin kopyası gibi durup izleyiciyi bezdiren yapımların ezberini bozabilecek mi?

Bu noktada, içerik ve oyunculuk kalitesi her daim belirleyici bir etken olamasa da ben, ismiyle Okan Bayülgen’in başrolde olduğu polisiye komedisini anımsatan… Buna karşılık konu itibariyle çok farklı duran ‘Oyunbozan’ın kalıpları yıkacağını düşünüyorum. En azından temennim o yönde. Tabii temenniler her zaman gerçekleşenlerle uyuşmayabiliyor. Bunun yorumunu, dizinin pek yakında ekrana gelmesinden sonraya bırakıp ümit verici gördüğümüz işlere yaptığımız üzere, ‘Oyunbozan’a dair bir ön değerlendirmede bulunalım.

OYUNBOZAN’IN DERİNLİKLİ KONUSU İLGİ ÇEKİCİ

Günümüz rekabetçiliğinde boy göstermeye niyetlenen bir yapımın öncelikle sahip olması gereken özellik, ilgi çekicilik! Yani senaryo, sadece sonu başından belli bir aşk üçgenine odaklanınca veya takipçilerinin kaldırılmaması yönünde çaba sarf ettikleri Güneş’in Kızları’nda olduğu gibi gizemler vaat edip sonrasında umulanı veremeyen biçimde işi rayından çıkartınca kaybedilen izleyiciyi toparlamak zorlaşıyor ve maalesef dizinin çöküşü kaçınılmaz oluyor. Yani işi baştan sona sıkı tutmak ve hoşa gidecek ilginçlik yaratmayı ihmal etmemek lazım. Bu açıdan Emre Kabakuşak’ın yönetmenliğindeki ‘Oyunbozan’ dizisi oldukça avantajlı diyebilirim. Zira her bölümüyle dizilerin kısır döngüsünü kırıp film çekiciliğinde bir tablo sunan ‘Filinta-Bir Osmanlı Polisiyesi’nin usta kaleminin tescilli başarısıyla yolunu çizecek. Anlayacağınız kalemi, konunun iyiliğinin garantisi.

Bununla birlikte Süreç Film yapımcılığındaki dizinin isminin neden ‘Oyunbozan’ olduğunu, intikam peşindeki Emre ile kardeşinin amansız hastalığının derdine düşerek çaresizleşen Ece arasındaki gelişmelerle adım adım gösterecek olan yapımın konusuna ben umutlu yaklaşsam da, herkes aynı düşüncede olmayabilir. İlk etapta ‘Yine mi intikam ve aşk’ denebilir. Ancak bu mantıktakilere ‘Peşin hükümlü olmamak’ gerek derim. Esasa vakıf olmadan en baştan iyi-kötü şeklinde kestirip atmanın hatasını çokça gördük. Mesela eleştirilen ‘Yeter’in iyiliği veya herkesçe övülerek beklenen ‘Gecenin Kraliçesi’nin övgüleri boşa çıkartması gibi!

Dizinin konusu bir yana, beklentisi düşük olanlar için şu kadarını söyleyeyim… Buradaki ‘Oyunbozan’ öyle çok sıradan bir intikam-aşk dönüşümü olmayacak, kesin. Çünkü bir kez daha altını çiziyorum… Diziye olumlu bakmamızın güvencesi, özenli fikir yaratıcılığı başarısını gösteren kaleminin düşün dünyasının genişliği! Nitekim ‘Filinta’da hızlı-akıcı gelişime rağmen kendini tekrara düşmeyen ve ilginçliğinden ödün vermeyen bölümler çıkartmıştı izleyicinin karşısına. Bu detay, dizinin yola çıkışı için büyük avantaj. Tespitimizi kalın çizgilerle yapmanın ardından gelelim bizi büyük beklentilere sokan ‘Oyunbozan’ın konusuna…

Serdar Orçin, Ceren Erginson, İlayda Akdoğan ve Ozan Dolunay’ın da yer aldığı dizinin öyküsünün çıkış noktası, medya imparatoruna karşı beslenen kin… Bu kinin sebebi nedir, Doktor Emre’nin Mahir Yamaner’e karşı geçmişten husumeti neye dayanıyor diye düşünürsek… Büyük ihtimalle medya imparatorunun karanlık işleri yüzünden yaşanan aile dramı çıkacak karşımıza… Ki bu fikre kapılmamızın sebebi de, Yamaner’in bürokrasi ve iş dünyasının önemli kişilerine dair şantaj dosyaları oluşturup bu yolla gücüne kavuşmuş olması. Zaten ‘Oyunbozan’ın özellikli yönü de bu nokta! Zira sığ sularda gezmek yerine derinlere dalmaya müsait bir kapı açıyor senaryoya… Bu da, ‘Filinta’ misali ayrıntılı işlenirse, ilgi çekmeye uygun bir hale dönüştürebilir diziyi. Ayrıca güncele dair pek çok mesajcılık çıkabileceği gibi medyanın karanlık dünyasına yorum getirmek açısından da hayli enteresan sahneler yaratılabilir bu malzemeden.

Öte yandan tüm yapımlarda olduğu gibi işin bir de aşk ayağı var. Mahir Yamaner’den alınacak öcün kurbanı cephesindeki karakter, yani Ece burada girecek devreye. Çaresizlik sonucu Doktor Emre’nin teklifini kabul edip Yamaner Ailesi’nin içine düşecek olan Ece sayesinde ‘Oyunbozan’ yüzünü açığa çıkartacak olan yapımın bu süreçteki gelişmelerinden de sürprizler bekleyebiliriz haliyle. Yeter ki, aşk halleri abartılmasın, bozulacak oyunlara ağır basmasın.

Kısacası; Evet. Yine zenginle fakiri harmanlayan büyük ve güçlü aile işi ‘Oyunbozan’… Doğrudur... Dizilerde sıkça karşılaştığımız üzere, intikamcılıkla gelişen bir konusu olacak. Dahası… İçeriğinde bir kez daha, pek çok olumsuzlukla baş etme durumundaki imkânsız aşkı da barındıracak. Ama tüm bu bildik öğelere karşın, özgün yaratıcılıkla farklılığını sunma potansiyelini de bize hissettirecek. Bunu, derinlikli intikamcılık konusuna destek yaparak öne çıkacak. Önemli olan izleyicinin bu farkı fark edebilmesi!

SERHAT TUTUMLUER YİNE KÖTÜYÜ ‘İYİ’ YAPACAK MI?

Bir yapımın başarısında ilgi çekiciliğin altını çizdik ve ‘Oyunbozan’ın en önemli avantajı, Altuğ Küçük ile Ümit Saat’in emeğiyle yaratılan konusu dedik. Ancak bu kadarı bir işi baş tacı etmek için yetmiyor ne yazık ki! Yanı sıra oyuncu kadrosu da önemli bir etken, ekrandaki işlerin tutmasında. Fakat bu detaya odaklanırken, son dönemlerde sıkça yaşanan hayal kırıklıklarına sebep olan yanılgıya kesinlikle düşmemek lazım. Sırf isimleri üstünden yıldızlaştırılmış oyuncu popülerliğinin, dizilerin ilgi görmesinde yeterli olmadığını ispatlayan birçok örnek var önümüzde… Yani sırf ismi çokça anılıyor diye oyuncu seçimi hata. Bununla birlikte ismi çokça anılan ama bunun hakkını verenleri de ayrı kefede değerlendirmek doğru olur. Nasıl ki, canlandırdıkları karakterleri izleyiciye benimseten, en kötü kişiyi bile dizinin vazgeçilmezine dönüştürmeyi başaranlar… Altuğ Küçük ile Serhat Tutumluer’i bir kez daha buluşturan ‘Oyunbozan’ bu açıdan da avantajlı.

Gerçek şu ki; Artık dizileri çekici kılan, kötüler! Bundan dolayı da iyilerden ziyade kötülük peşinde koşturup, öyküdeki herkesin hayatını çomaklayan karakterler daha önemli hale geliyor. İzleyici kötü karakterin yaratacağı olayların beklentisine kapılıp takipçi oluyor. Misal, Serhat Tutumluer sayesinde yazıldığının ötesine geçebilen ve rolün misyonunu aşan Boris Zaharyas! Dizinin ilk sezonu onun çevirdiği dolaplarla ilginçleşmiş, su gibi akıp gitmişti. ‘Oyunbozan’daki Serhat Tutumluer’in performansı bu açıdan önemli. Kendisinin yine kötüyü ‘iyi’ yapacağını ve Yamaner kimliğiyle yeni bir ‘popüler kötü’ yaratacağını umuyorum. Eğer dizinin içeriği de buna uygun hale getirilir ve kötü karakter daha önceden olduğu gibi ustalıkla dizayn edilirse mesele yok. Yamaner Ailesi ile yaşanacak çatışmacılık izleyici tarafından kolayca benimsenir.

Kötü karakteri güçlendirirken ‘Oyunbozan’ın diğer oyuncularının canlandıracakları karakterlerle uyumlarına da dikkat etmek lazım tabii... Doktor Emre’nin intikamı için bir anlamda Ece’yi kurban edişini izlerken bu intikamcılığın gerekçesinin mantıklı biçimde bize yansıtılması… Ece’nin de girdiği Yamaner hapishanesinde yaşayacağı sıkıntıların ve oyun bozucu tavırlarının tutarlı olması… Hepsinin, karakterin gerektirdiği biçimde bize aktarılması önemli. Aksi takdirde tek başına Serhat Tutumluer’in kötücül karakterinin veya senaryo kalitesinin bir işe yaramayacağı kesin.

Sonuçta; Show TV’nin yeni dizisi ‘Oyunbozan’da iş var diyorum! Ekrandaki ezberi bozabilir. Marifet, var olan işi dişli rakiplere yem yapmadan görünür kılabilmekte ve ezber bozmak için çıkılan yolu kestirmeden noktalama zihniyetinin ötesine geçebilmekte. İlaveten Show TV’nin de diziyi daha göz önüne çıkartması, izleyiciye duyurması iyi olur. Gerisi, ekran yolculuğunda gösterilecek teveccühe bağlı.

Anibal GÜLEROĞLU

[email protected]

www.twitter.com/guleranibal