İlk bölüm itibariyle ‘Ve Kazanan’ı incelediğimizde, ekranlara yeni tat katacak kaliteli bir formata sahip olduğu gerçeği çıkıyor karşımıza. İzleyenler bilir. Diğerlerinden farklı olarak yarışmacılarını riske girme ve karar verme sürecine sokuyordu. Sadece güzel bir sese sahip olmak kazanmak için yeterli değildi anlayacağınız. Şarkı performansından sonra oylama sonucunu görmeden kendilerine teklif edilen parayı alarak pes edip gitmek de vardı hesapta… Kazanma iddiasıyla kendine güveni buluşturup her ne olursa olsun kalma cesaretini göstermek de. Bana göre, sıradan oylamalarla kazananın belli olmasından çok daha heyecan verici ve ilgi çekici bir formattı bu… Lakin herkes ben değil ki!
Öte yandan yarışmayı farklı kılan sadece format da değil. Yapımcılığını Promore Prodüksiyon’un üstlendiği yarışmanın sunucusu derseniz… Komedi yüzüyle kendini sevdiren, Ben Bilmem Eşim Bilir Ünlüler’deki ‘Anla Beni’ oyunuyla da eğlenceli anlar yaşatan Uraz Kaygılaroğlu… Es Es’ten Pis Yedili’ye ve Yedi Güzel Adam’a farklı dizilerle kendini geliştirmiş sakin duruşlu bir isim! Kanal D’nin ‘Takip’ yarışmasında bilinçli sunuculuk yönünü de kanıtlamıştı üstelik. Dolayısıyla sunucu yetersizliği de söz konusu değildi.
Düellolarında farklı türden müzikleri de karşı karşıya getirerek performans dengesini oluşturan ‘Ve Kazanan’ formatındaki en kayda değer detay ise kuşkusuz ‘jüri’ydi.
Farklı meslek gruplarından olup her hafta değişen ve düğmeye basarak tercihlerini yapan 99 kişiye ilaveten Master Jüri olarak yer alan Şebnem Ferah ve Kenan Doğulu’nun, bölümler boyu sergiledikleri duruşa, yaptıkları değerlendirmelere bakarak ‘Kaliteli bir jüri nasıl olmalı’ dersi verdiklerini rahatlıkla söyleyebilirim.
Ancak işte tam da bu noktada başlıyordu ‘Ve Kazanan’ın büyük kusuru… Bunca zamandır farklı yarışmaları takip eden izleyicimiz böylesi bir jüriye ve sakin atmosfere alışık değildi ki!
Egolarını bir iğnelik canı olan balonlar gibi şişirerek jüri masasından gövde gösterisi yapanlar… Sahne heyecanını ve kazanma kaygısını taşıyan yarışmacıları türlü söylemlerle ezen, yeri geldiğinde aşağılayanlar… Çatışmacı çirkinlikler sergilemeleri yetmiyormuş gibi yarışmacılar arasına da nifak tohumları serpenler… Nezaketi zayıflık sayıp karşılarındakine şamar oğlanı muamelesi çekenler… Nihayetinde bilgisizliği ukalalıkla kapatmaya çalışarak şahken şahbaz olanlar çıkartılmıştı hep ‘jüri’ niyetine karşılarına.
Üstelik bu yarışmaların abartılı jürileriyle pompalanan, ‘Ne kadar kavgacılık, o kadar ilgi çekicilik’ mantığını hazmetmeyi de bir güzel benimsemişti bizim izleyici bünyesi. Lafa gelince, değerlerin savunulması adına mangalda kül bırakmazdı ya ekran başındakiler… Gel gör ki icraatta, değerleri yerle bir edenlerin peşine takılmaktan da vazgeçmezdi her daim.
Nitekim Star’ın Türkiye illerinin dışında Azerbaycan, Hollanda, Almanya gibi ülkelerden topladığı yetenekli sesleri hayallerle, garanti para arasında çekişmeye sokan yarışmasını da ‘Hani benim kavgacı jürim’ beklentisiyle değerlendirdi. ‘Ve Kazanan’ın akıllı uslu jürisi bu beklentiyi karşılamayıp normal bir atmosferde yarışmanın düelloculuğunu yürütünce(ki asıl olması gereken de bu), bu güzelim format ve sunum da çoğunun ilgisini çekemedi. Bu tarz iyi işlerin harcanmasına üzülüyorum doğrusu. Seviyesizliğe prim verişin kıskacına kapılan ekran kalitemiz adına ciddi bir kayıp.
Sonuç; Sekiz yarışmacıyı rekabete sokup birincisine 100 bin TL ödül ile albüm çıkartma şansı verecek olan ‘Ve Kazanan’, başkalarına kazandırırken kendi kaybetti. Acun’un ‘O Ses Türkiye’sinin bitmesinin ardından yayın hayatına başlayan ama yarıştırırken kavga yaptırmayı beceremeyip ilk andan itibaren beklenen reytingleri toplayamayan… Ardından da sürekli yayın günü-saati değiştirilerek oyuncağa çevrilip daha da gözden düşürülen ‘Ve Kazanan’, tüm artılarına rağmen kaybedenler kulübünde yer almak üzere, gitti gider…
Ve Kazanan kaybeder!
Fox’un sırasını bekleyen ‘Sesi Çok Güzel’ yarışmasına bu gidişten ders alması tavsiyesiyle… Kazanması gereken kalitelileri alaşağı edip kavgacılığı yüceltenlere selam olsun.
Anibal GÜLEROĞLU
www.twitter.com/guleranibal